Buradasınız
Kader Değil Cinayet!
Davutpaşa’dan bir UİD-DER’li

Geçenlerde Tersan tersanesinde bir iş kazası yaşandı ve bu kaza sonucu bir işçi hayatını kaybetti. Şans eseri olaydan birkaç gün sonra oradaki taşeron işvereniyle konuşma fırsatı buldum. Kazanın nasıl gerçekleştiğiyle ve iş güvenliği önlemleriyle ilgili bir kaç soru sordum.
Her zaman aynı koşullarda kaynak yapıldığını, ekstra bir durum olmadığını söyledi, “olacağı varmış oldu” diyerek detay vermek istemedi. Aslında ölen işçinin “eceliyle” öldüğünü söyleyerek kazayı meşru göstermeye çalıştı. Konuyu kapatmamak için orada bulunan birkaç tersane işçisinin de fikirlerini sordum. İçlerinde deneyimli olan bir işçi, kazanın gerçekleştiği yerin kaynak işlemi için uygun hale getirilip getirilmediğine dair sorular sordu. Ve uzun bir tartışmanın sonucunda iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı ortaya çıkmış oldu. Taşeron işverenin bahanesi hazırdı: “İş bu, şu gün bitecek diyorlar, o gün bitmesi gerekiyor. Ne yapalım, oranın temizlenmesi zaman alır. Zaten tersanede çalışan işçiler de böyle alışmış, fabrikadan üç beş kuruş daha fazla kazanmak için bunları göze almak zorundalar, ne yapsınlar ki başka?”
O işin yetişmesi için maliyetin insan canı olması, patronların umurunda değil. Geçim derdi yüzünden işçiler her gün bu riski alarak yaşıyor. İşçilerin aileleri de, eşleri, çocukları da her gün bu korkuyla yaşıyor. Tüm bunların sona ermesi için her birimizin bu vahşi sömürüye karşı örgütlü bir mücadele vermesi gerekir. “İŞ KAZALARI KADER DEĞİLDİR, İŞÇİ ÖLÜMLERİNİ DURDURALIM!”
Milyonlarca İşçi Grevde, Eylemde!
BEDAŞ İşçileri Hakları İçin Yürüdü
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...