Buradasınız
Kim Bu Bizi Kıskananlar?

“Batı bizi niye kıskanıyor? İşte bu barajlardan ötürü, Yavuz Sultan Selim Köprüsünden ötürü, boğazın altından geçen Marmaray tünelinden, metrosundan ötürü kıskanıyor.” Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait. Geçtiğimiz aylarda ABD Mars’a insansız araç indirdi ve onu Çin takip etti ama belli ki yeterince köprüleri ve yolları olmadığı için bizi kıskanıyorlar! Sanırsınız ki Batı’da ne köprü ne tünel ne demiryolu var. Sanayi devrimi de zaten Batı’da değil Türkiye’de gerçekleşmiş! Yine bir Avrupalı 1 avro verip 10 lira, bir Amerikalı 1 dolar verip 8,5 lira, bir İngiliz de bir sterlin verip 12 lira almıyor da tam tersi oluyor!
İktidar ne zaman bir yatırım yapsa hemen diğer ülkelerin bizi kıskandığı propagandasına sarılıyor. “Kıskanıyorlar” denilerek siyasi propaganda malzemesi haline getirilen bu projeler, üstelik kıskandığı söylenen ülkelerdeki şirketlerin ortaklığıyla yapılıyor. Kimi zaman teknoloji, mühendislik hizmeti, kimi zaman gerekli sermaye yurt dışından alınıyor. Türkiyeli şirketler ise mühendisinden inşaat işçisine daha çok ucuz işgücü sağlıyor bu yatırımlar için. Yani yerlisiyle, yabancısıyla sermaye kârına kâr katıyor, işçiler ise ucuz işgücü oluyor. Hem de işçilerden alınan vergiler teşvik adı altında şirketlere aktarılarak sermaye ihya ediliyor.
Mesela iktidarın öve öve bitiremediği Marmaray’ın tren vagonları Hollanda’dan temin edildi. İstanbul Havalimanının yürüyen bantlarına kadar pek çok malzemesi Almanya’dan satın alındı. Yavuz Sultan Selim Köprüsünün projesi tasarımından inşaatına dek Fransız ve İsviçreli firmalar tarafından yürütüldü. Üstelik pek çok projede hisselerin yarısından fazlası yabancı şirketlere ait.
1800’lü yıllardan bu yana üretim araçlarının gelişmişlik düzeyinde ve teknolojide muazzam ilerlemeler kaydedildi. Kapitalist üretim ilişkileri dünyanın her yerine yayıldı. Dünya devasa bir atölyeye dönüştü. Ve bu atölye içerisinde uluslararası anlamda bir işbölümü mevcut. Sermaye birikimi ve teknolojik gelişmişliğe bağlı olarak, kimi ülke dünyanın tekstil başkenti olurken, başka bir ülke finans veya otomotiv başkenti olabiliyor. Gündelik hayatta kullandığımız ürünlerde dahi bu işbölümünü görmek mümkün. Mesela giydiğimiz bir kot pantolonunun ham maddesi olan pamuk Hindistan’dan, kumaşı Fransa’dan, fermuarı Japonya’dan gelebiliyor. Türkiye’deki yatırımlara yabancı firmaların dâhil olması da uluslararası kapitalizmin doğasındandır, işbölümünün bir sonucudur. Sermaye için yatırımın ne yerli ne de milli olması bir tercih sebebi değildir. Hızlı ve yüksek kârın nereden ve nasıl geleceğine bakarlar.
Hal böyleyken, nedir bu kıskanıyorlar propagandası? Bizi kim kıskanıyor? İktidarın bu söylemi, devlet kaynaklarını sermayeye aktarmanın ve yağmanın üzerini kapatmak içindir. Yıllardır bu propagandayla emekçileri kandırmaya, gerçeklerin üzerini örtmeye çalıştılar. Oysa her gün yabancı sermayeye methiyeler düzüp yatırımcıları ülkeye davet eden bu iktidar değil mi? Yurt dışı kaynaklardan dövizle milyarca liralık krediler alan, yeri geldiğinde onlarca ülkeden hammadde ve teknoloji ithal eden bu iktidarın ta kendisi değil mi? Türkiye’nin 450 milyar dolar dolaylarında dış borcu var. Bu muazzam para diğer ülkelerden alındı ve çoğunlukla da Batılı ülkelerden. Ama sanki gerçeklik bu değilmiş gibi, iktidar, ihtiyacı olan algıyı yaratmak için “bizi kıskanıyorlar” diye içi boş böbürlenmelere başvuruyor. Fakat mızrak çuvala sığmıyor.
Son zamanlarda siyasi iktidarın 20 yıllık icraatları sonucu her alandan “müsilaj” fışkırıyor. Sermaye sınıfını daha fazla zengin etmek amacıyla ülkeyi bir uçtan bir uca beton kabristanına çevirdiler, dağları delik deşik ettiler, dereleri, nehirleri kuruttular, Marmara denizini öldürdüler. Milyonlarca emekçi yoksulluk içinde kıvranırken, lüks ve şatafat içinde yeni saraylar yapmakla meşgul oldular. Gençler iş bulamadığı için intihar ederken, bürokratlara 11 ayrı yerden maaş verdiler. Patronlara yağlı ballı teşvikler sunarken, grev ve toplu sözleşme hakkımıza, kıdem tazminatımıza, emeklilik hakkımıza her fırsatta saldırmaya devam ettiler. Hakkını arayan işçiyi, madenciyi, öğrenciyi tekme tokat yere sererken, milletin anasına küfreden Cengiz ve onun sömürücü sınıfından gelen bir avuç yağmacıyı baş tacı ettiler.
“Bizi kıskanıyorlar” propagandası da tıpkı “dış mihraklar” söylemi gibi bir aldatmacadır. İktidar bu söylemle yağma ve talan düzeninin üzerini kapatıyor. İşçi ve emekçilerin duygularına seslenerek, onları milliyetçilikle, yalanlarla, manipülasyonlarla oyalayıp gemisini yürütmeye çalışıyor. Bu kıskanma retoriğinin özeti şudur; tepedekiler toplumu aptal yerine koyuyorlar, bunun başka açıklaması yok! İşçi ve emekçiler iktidarın algı oyunlarına karşı uyanık davranmak; yolsuzlukların, emeğimiz ve devlet kaynakları üzerinde sürdürülen talanının hesabını sormak için birleşmek zorundadır!
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
- Sırrı Süreyya Önder’in Kalbi ve İşçilerin Mücadelesi
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ta Kadıköy’e Çağırdı
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
Son Eklenenler
- Toplumsal belleğin, işçi sınıfı mücadelesinin ve devrimci sanatın savunucularından, yönetmen ve senarist Ali Özgentürk, 15 Mayısta, 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Sinema tarihine unutulmaz eserler kazandıran Özgentürk, aynı zamanda işçi sınıfı...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele tarihimizin en önemli sembollerinden biri olan 1 Mayıs’ta “Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur!” diyen gençler olarak alanda yerimizi aldık. Bugünü...
- Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Abi, çok yönlü bir insandı. Öldüğünde geride sadece anılar değil, iz bırakanlardan, eserler bırakanlardan oldu. Onu ölümsüz kılan şeylerden biri, barış ve kardeşlik uğruna verdiği mücadeledir. İşçi sınıfının ve ezilenlerin...
- Konak Belediyesi işçilerinin grevine dayanışma için gittim. Orada çekilen bir fotoğrafı UİD-DER’li abime gönderdim. İlk kez grev yaşamış biri olarak başka bir greve destek verirken hissettiklerimi sordu. Anlattım. Zaten UİD-DER sitesini ve abimin...
- Almanya’da Volkswagen, Ford başta olmak üzere özellikle otomotiv sektöründe kitlesel işten atma saldırısı büyüyor. Metal işçileri ise bu saldırılara grevlerle ve sınıf dayanışmasıyla karşılık veriyor.
- Türkiye’de rejimin 19 Mart’ta başlattığı gözaltı ve tutuklama saldırısına karşılık düzenlenen kitlesel protestoların ardından 1 Mayıs’ta da “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları tüm...
- Büro Emekçileri Sendikası (BES) Türkiye genelinde birçok kentte eş zamanlı basın açıklamaları yaparak Ağustos ayında başlayacak 2026-2027 toplu iş sözleşmesi sürecine dair taleplerini açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediyesine (İzBB) bağlı İZELMAN,...
- Tez-Koop-İş Sendikası 2025 yılı kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolünün bir an önce imzalanması ve işçilere alın terinin karşılığının verilmesi talebiyle 14 Mayısta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın...
- Soma Madenci Katliamının 11. yılında başta Soma’da olmak üzere çeşitli anma programları gerçekleştirildi.
- Bu 1 Mayıs’ta da her şeye rağmen alanlardaydık. “Yağmur Çamur Yağsa da Kış Kıyamet Kopsa da Biz Buradayız” dedik. İşçiler, emekçiler olarak, işçi sınıfının gençliği olarak alanlara çıktık. Biz de UİD-DER kortejinde Kadıköy’deydik. Yağmura ve soğuğa...
- 2025 1 Mayıs’ını büyük bir coşkuyla kutladık. Alanda olmak bana tarifsiz bir cesaret verdi. Binlerce işçiyle tek ses olmak, tek yumruk olmak en güzel duyguları yaşatıyor.
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu rüzgâr tribünleri için kanat üretimi yapan Amerikan menşeli TPI Compozit’in İzmir Menemen ve Çiğli’de bulunan fabrikalarında 13 Mayısta grev başladı.
- Somayı hatırlamak demek haksızlıklara, adaletsizliğe, sömürü düzenine karşı örgütlenmek demektir. Soma’yı hatırlamak demek hesap soracağımız günleri yakın eylemek için mücadele etmek demektir.