Buradasınız
Köle İbrahim’in Son Durağı Gebze Oldu
Gebze’den bir petrokimya işçisi

UİD-DER İşçi Tiyatrosu’nun aylardır hazırlıklarını sürdürdüğü ve pek çok bölgede işçilerle buluşan oyunu “Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor” 1 Temmuz günü Gebzeli işçilerle buluştu. Mısır’daki kölelerden yola çıkılarak günümüz işçisine sendikanın, grevin, iş bırakmanın, çalışmama hakkını kullanmanın ne olduğu, işçilerin birliğinin neleri ifade ettiği çok yalın bir dille anlatıldı. Oyunda geçen replikler tamamen biz işçileri ve yaşam koşullarımızı anlatıyordu. “Taş al, taş ver, taş koy” cümlesiyle her işçinin aklında kendi fabrikasında yaptığı işi canlanıverdi. Farklı olan tek şey üretilen ürünlerdi. Aynı olan ve değişmeyen tek şey ise biz işçilerin hayatı var ettiğiydi.
Oyunun sonunda İbrahim’in kafasına tekrar taş düşmesi ile İbrahim eski haline geri döndü. Ancak yanındaki kölelerin ağzından şu sözler dökülüyordu. “Ben artık eskisi olamam. Kendimi çok başka, çok güçlü hissediyorum. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” Çünkü köleler bir araya geldiklerinde neleri değiştirebileceklerinin farkına vardılar. Günümüz işçileri yani biz modern köleler için de aynı şeyler geçerlidir. Kazanılmış haklarımıza dönük saldırılar alabildiğine hızlanmışken bunlara karşı durmak, insana yaraşır bir yaşam sürmek, insanca çalışmak, üretmek için bir araya gelmekten başka çıkar yolumuz yoktur. Ancak o zaman günümüz firavunlarına yani patronlara hak ettikleri dersi vermiş olacağız.
Yaşasın İşçilerin Birliği!
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...