Buradasınız
“Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor” Avrupa Yakasında Sahne Aldı

UİD-DER İşçi Tiyatrosu Topluluğu’nun hazırladığı Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor adlı oyun 27 Mayısta İstanbul Avrupa yakasındaki seyircileriyle buluştu. Aksaray’daki Su Gösteri Sanatları Merkezi’nde sahnelenen oyunda, İstanbul’un birçok semtinden işçiler ve aileleri bir araya geldiler.
Oyuna geçmeden önce, o gün aramızda olan, İranlı göçmen sosyalist işçiler ve Vahid Sendikası yöneticileri selamlanarak “hoş geldiniz” dendi. Davetimize icabet eden yüzlerce misafirimiz, oyun başladığında, oyuncularla birlikte eski Mısır’a doğru yolculuk ettiler.Mısır’da firavunlar için piramitler inşa eden kölelerden mütemadiyen aynı sözcükler duyulur: “Taş al, taş ver, taş koy!” Kölelerden biri olan İbrahim’in başına, yükselen piramidin tepesinden bir taş düşer. O andan itibaren artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Çünkü İbrahim artık farklı konuşmaya başlamıştır. Köle olmayı kabul etmediğini, sömürülmek istemediğini söylemeye başlar. Tüm köleler için
muhteşem bir rüya başlar. Köleler, İbrahim’in başına taş düştükten sonra neden tuhaf laflar ettiğine başta anlam veremezler. Fakat İbrahim öyle güzel, öyle gerçek şeyler söyler ki bundan etkilenmemek, kölelerin elinde değildir. Başta bu tuhaflığa anlam veremeyen Yusuf ile Musa’yı da, İbrahim’in söylediklerine benzer sözler ettiği için ahalinin delisi olarak bilinen Mecnun’u da, ileri görüşlü, dik kafalı, deneyimli Bilgeköle’yi de sarıp sarmalar İbrahim’in hayali. Hatta kölebaşını bile cezp eder, içine çeker bu sözcükler. Sözler o kadar “tuhaftır!” Firavun için değerli kumaşlar üreten, görkemli saraylar inşa eden, toprağı işleyip ekin yetiştiren, kilerleri dolduran bu köleler; artık “tuhaf” şeyler istemeye başlarlar ve bunun için ayaklanırlar. İstediklerini şu sözlerle dile getirirler: “Mavi gök kubbenin altında ve bereketli toprakların üzerinde ne varsa bizim olacak!” Bu sözleri duyan seyirciden yükselen alkışlar, aslında bu düşün, tüm işçilerin hakkı ve özlemi olduğunu gösteriyordu. Firavun’un kâhinleri, ayaklanan köleleri ne kadar efsunlasa da kâr etmez. Firavun, “servet düşmanlığı suçtur” diyerek de ikna edemez köleleri. Kâhinler nihayet ne ile karşı karşıya olduklarını anlar ve Firavun’u uyarırlar: “Grev! Tüm zamanların en kuvvetli icadını keşfetmiş bu cahil köleler!” Daha önceleri, “Çalışmamak nedir bilmeyiz, biz yalnızca çalışmayı biliriz. Gün doğmadan çalışmaya başlar, gün batana dek sadece çalışırız” diyen köleler, artık üretimi durdurmuş ve ayaklanmışlardır. Başkaldıran köleler, Firavun’un saltanatını yıkar ve Firavun’u bir daha çıkmaya cesaret edemeyeceği bir deliğe gönderirler. Firavun’u bulmak için koşturan İbrahim’in başına tekrar taş düşer. Yavaş yavaş ayılan İbrahim, artık eski sünepe İbrahim’dir. “Haydi, ne duruyoruz, taş taşıyalım, birazdan Kölebaşı gelecek” diye endişelenip Yusuf ile Musa’yı hayal kırıklığına uğratır. Haklı olarak Musa ile Yusuf birbirlerine sorarlar: “Biz rüya mı gördük?” Oyunun sonu açık bırakılmış, seyircinin yorumlaması istenmiş. Oyunda yaşananlar rüya mı değil mi? Ya da oyunda olup bitenler gerçekleşebilir mi, gerçekleşemez mi? Seyirci “rüya mı değil mi?” sorusunu kendisine sorarken, perdeye Mısır ayaklanmasından görüntüler düşüyor. Bu görüntüler tüm salonu heyecanlandırdı. Herkes Mısırlı emekçilerin Mübarek saltanatına son veren ayaklanmasına sevinçle tempo tuttu. Oyun böylece son buldu.Salonu selamlamaya gelen oyuncu arkadaşlarımız, dakikalarca alkışlandı. Oyunu izleyen işçi-emekçi kardeşlerimizi kapıda uğurlarken, onları davet ettiğimiz için UİD-DER’e teşekkür ettiler.
Sohbet ettiğimiz işçi-emekçi izleyiciler, “keşke hepimizin başına taş düşse”, “işçiler de birlik olunca bugünün firavunlarını tarihe gömebilir”, “İbrahim’in başına tekrar taş düşmesine çok üzüldük”, “iyi ki çağırdınız, artık hep geleceğiz” diyerek anlattılar düşüncelerini ve hissettiklerini. UİD-DER İşçi Tiyatrosu Topluluğu’ndan yeni haberdar olanlar ise, oyunun tüm hazırlığını; kostümlerin dikimini, sahne dekorlarını, resimleri, senaryoyu, oyunculuğu, dansı, efektleri, kısaca her şeyi işçilerin hazırlamış olmasını hayretle karşıladılar. Böylesine bir oyunu ortaya çıkaran tüm işçilere teşekkür eden misafirlerimiz, oyuncu arkadaşlarımızın profesyonel oyunculara taş çıkardığını, oyunun çok güçlü ve etkileyici olduğunu söylediler. Kimi kardeşlerimiz ise “işçiler her şeyi yaratıyor; elbette bu kadar güzel bir hikâyeyi, bu gerçekliği yaşayan işçilerden daha iyi anlatan olmaz” dediler.
Köle İbrahim, önümüzdeki haftalarda da tuhaf konuşmaya devam edecek. Sarıgazi, Tuzla, Gebze ve başka bölgelerdeki dostlarımız da oyunumuzu seyretmek için bekliyorlar. UİD-DER İşçi Tiyatrosu daha nice oyunlarla işçilere ayna tutmaya devam edecek.
Umutlarım UİD-DER’le Yeniden Yeşerdi
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...