Buradasınız
Krizin Bedelini Ödememek İçin Mücadele Saflarına!

Kapitalist kriz tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gün geçtikçe daha fazla etkisini hissettiriyor. Yoğun işten atmalar, ücretsiz izin uygulamaları ve ücret kesintileri her işyerinde dayatılmaya başlandı. Patronların saldırıları bu kadarla da bitmiyor. Buna kıdem ve ihbar tazminatının gasp edilmek ve işsizlik sigortası fonunun yağmalanmak istenmesini de eklemek gerekiyor. Fatura bir kez daha işçilere kesiliyor. Ama bu krizin sorumlusu biz işçiler değiliz ve faturasını da ödememeliyiz! Krizin faturasını ödememek için işçiler olarak birleşmeli ve mücadele saflarına katılmalıyız.
Patronların düzeninin yol açtığı kriz, işçi sınıfının yaşam koşullarını her geçen gün daha da kötüleştiriyor. Krizi atlatmak için patronlardan ve işçilerden “fedakârlık” beklendiği söyleniyor. Patronlar ve onların sözcüsü medya “krizin yükünü eşit yüklenmek” gerektiğini propaganda ediyor. Ama patronlar bugüne kadar işçilerin sırtından kazandıkları servete dokundurtmuyorlar, işçiler ise işten atılarak açlığa ve sefalete terk ediliyor! Faturayı eşit paylaşmak bu mu?
Biz UİD-DER’li işçiler olarak, krizin yanlış politikalardan kaynaklanmadığını biliyoruz. Kriz sermaye sisteminin bizzat kendi yapısından kaynaklanıyor. Fakat işçi kardeşlerimizin büyük bir çoğunluğu bu gerçeğin farkında değil. Patronların ve onlarla ağız birliği etmiş olan medyanın yalanlarına kanıyor, krizin faturasını ödemeye razı oluyor. Bu yalanlara karşı durmanın tek yolu örgütlenmek ve mücadeleye atılmaktır.
Mücadeleden başka çaremiz yok, hiçbir işçi tek başına patronlara karşı duramaz, hiçbir işçi tek başına kurtulamaz. Bu yolda sendikalarımıza da büyük görevler düşüyor. Sendikalar işçilerin mücadele örgütleridir, ama hâlâ tam olarak harekete geçmiş değiller. DİSK, KESK ve Tük-İş’e bağlı muhalif sendikalar krizin faturasını ödememek için bazı doğru talepler ileri sürdüler. Ancak militan sınıf sendikacılığı anlayışıyla mücadele edilmeden bu çok önemli talepleri hayata geçirmek mümkün değildir. Tüm sendikaların daha mücadeleci bir çizgiye sahip olması ve harekete geçmesi, tabanın bindireceği basınca bağlıdır. Bu basıncı oluşturmanın yolu taban örgütlerimizi yaratmaktan geçmektedir.
Ekonomik krizden sendikasız işçilerin çok daha fazla etkilendikleri açıktır. Bu nedenle, sendikalı sendikasız her işyerinde, işçilerin kendi taban örgütlülüklerini oluşturmak için harekete geçmeliyiz. Eğer tabanda örgütlenir ve işyeri komitelerimizi kurarsak patronların saldırılarına örgütlü bir cevap verebilir ve sendikalarımızı da daha mücadeleci bir çizgiye çekebiliriz. Patronlar işçileri işten attığı ya da ücretsiz izne çıkardığı zaman işyeri komiteleri işçileri harekete geçirmeli ve saldırıları geri püskürtmek için işe koyulmalıdır. Nitekim işyeri komitelerini kuran kimi işyerlerindeki işçiler, patronun saldırısına anında karşı durmuşlar ve sendika da işçileri desteklemek zorunda kalmıştır.
İşten atmaların ve ücretsiz izne çıkartmaların olduğu her işyerinde muhasebe defterleriyle birlikte üretimin kontrolü de işyeri komiteleri üzerinden işçilere açılmalıdır. İşyerlerinin kapatılmasına izin vermeyelim. Kriz gerekçesiyle kapatılmak istenen işyerlerinde işçiler üretimi kendi yönetimlerinde devam ettirmelidirler. Üreten işçiler yönetmesini de bilirler.
Krizin faturası patronlara!
Patronların muhasebe defterleri işçilere açılsın! Üretimde işçi denetimi!
Kriz gerekçesiyle kapatılan fabrikalar işçilerin yönetimine!
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...
- Bundan 1162 yıl önce, 863’te köleler Abbasi İmparatorluğuna isyan ettiler ve bataklığın ortasında bir şehir kurdular. Bu şehrin adı El-Muhtare idi, yani “Özgürlük Kenti”… Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirlerinin Basra Körfezine dökülmeden önce...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci...
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...