Buradasınız
MAS-DAF İşçileri Ankara’ya Ulaştı
Ankara’dan UİD-DER’li bir işçi
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan 20 MAS-DAF işçisi, fabrika önünde direnişe geçmiş ve verdikleri mücadele sonucunda sendikalı olarak işe geri başlamışlardı. MAS-DAF patronu bu duruma 2 aydan fazla dayanamadı ve türlü oyunlarla 4 Nisanda 112 işçiyi işten atarak işçilerin örgütlülüğünü kırmaya çalıştı. Ancak örgütlenen işçiler mücadeleden yılmak yerine bir kısmı fabrika önünde kalarak bir kısmı da fabrikanın İstanbul Ataşehir’deki Genel Merkezi önünde direnmek üzere Düzce’den İstanbul’a giderek mücadelelerini sürdürdüler. İstanbul’da bekleyen işçiler sonuç alabilmek adına Ankara’ya yürüme kararı aldılar ve 10 MAS-DAF işçisi böylelikle yaşadıkları haksızlığı çözebilmek umuduyla Ankara’ya yürümeye başladılar. 27 Temmuz Çarşamba günü saat 18’de Ankara’ya ulaşan işçileri Genel-İş’e üye işçiler, Sosyal-İş Sendikası ve çeşitli kurumlardan gelen destekçiler karşıladı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de oradaydık ve MAS-DAF işçilerini karşıladık.
Ankara’nın girişinde İstanbul Yolu üzerinde bulunan Göksu Parkı girişine gelen işçiler adına, BMİS Kocaeli Bölge Sekreteri burada bir açıklama yaptı: “Bir yıldan beri Düzce 1. Organize Sanayi Bölgesinde, fabrikamızda sendikamız için, toplu iş sözleşmesi hakkımız için mücadele ediyoruz. Zaman zaman sorgulanan, kolluk kuvvetleri tarafından darp edilen, üzerine araç sürülen MAS-DAF işçileriyiz. 4 Nisan 2011 günü haksız ve mesnetsiz bir biçimde ihbar ve kıdem tazminatları dahi verilmeden işten atılan ve gerek Düzce’de gerekse fabrikamızın İstanbul’daki genel merkezi önünde direnen 120 MAS-DAF işçisiyiz. Buraya gelebilmek için 9 gündür 42 derece sıcağa rağmen bir yürüyüş gerçekleştirdik ve hakkımız olanı almak istiyoruz. Türkiye anayasasının 51. maddesinin bize verdiği hakkı özgürce, sendikalı olduğumuz için işten atılmadan, açlıkla terbiye edilmeden kullanmak istiyoruz.”Konuşma sırasında “Yılgınlık Yok Direniş Var”, “İnadına Sendika İnadına DİSK” sloganları atıldı. Konuşmanın sonunda ise 29 Temmuz günü yapacakları programı açıklayan Kocaeli Bölge Sekreteri, hükümetin iki ay önce uluslararası çalışma koşullarını düzenleyen ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) ile görüşmeler yaptığı ve belli anlaşmalara vardıkları halde buna uygun davranmadığını ve bu konu hakkında görüşme yapmak için ILO’nun Ankara merkeziyle ve sonrasında ise Türkiye’de çalışma hayatını düzenleyen ve yasa çerçevesinde yetkili olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla görüşeceklerini söyledi. Şunları da ekledi: “Bizler bu ülkede mücadele geleneğini ören bir sendikanın, Kavel’i, 15-16 Haziran’ı yaratan, bedeller ödeyerek haklar kazanan DİSK’e bağlı işçileriz. Bizler DİSK işçileriyiz, bizden öncekiler mücadele uğruna bedeller ödediyse bugün de biz bedel öderiz. Yerimiz gözaltı da olsa darağacı da olsa bu haklı mücadeleyi bırakmayacağız.” Bunlar her mücadeleci işçinin hoşuna gidecek sözlerdir. Ama sorun BMİS yöneticilerinin bu sözlerin arkasında durup durmayacağı noktasındadır. Bakalım bu sendikacılar sonuna kadar işçilerin yanında olacaklar mı? BMİS yöneticileri eski Maden-İş geleneğinde olduğu gibi sonuna kadar mücadeleyi sürdürecekler mi?
Açıklamanın ardından bir süre dinlenmek için parkta oturan işçiler gece bu noktada konaklayacaklarını söylediler, ancak polis güçleri buna “can güvenliğinizi sağlayamayız” gerekçesiyle izin vermeyince akşam saatlerinde BMİS’in Kızılay’daki Anadolu Şubesine gittiler. İşçiler ertesi gün saat 10’da tekrar aynı yere gelerek yürüyüşlerini Anadolu Şube’ye kadar devam ettirdiler. Yürüyüşün başında işçilere, “can, mal ve trafik güvenliğini sağlayamayacakları için” izin vermediğini söyleyen polis, eğer tek sıra halinde ve sadece işçiler yürürse, slogan atılmazsa, pankart taşınmazsa, ses aracı olmazsa ve en önemlisi de işçilere destek olmak için gelenler olmazsa buna izin vereceklerini söyledi. Sendika yöneticileriyse “eylemin bölünmemesi, zamanında bitirilmesi, işçilerin güneşin altında bekletilmemesi için” diyerek bu istekleri itirazsız kabul ettiler. Yürüyüş akşamüstü saat 5 civarında işçilerin Anadolu Şube’ye ulaşmalarıyla son buldu.
Eylem planının son günü olan 29 Temmuz Cuma günü de ILO’ya kadar yürüyecek olan işçilerin yine yalnız yürüyecekleri söylendi. Çünkü sendika yöneticileri aynı sebepleri öne sürerek destek verilmesini istemediler. Sadece ILO’ya ulaşmadan kısa bir süre önce kendilerine katılabileceğimizi “ima” ederek belirttiler.
Mas-Daf işçileri, eylem programlarını 29 Temmuz Cuma günü sona erdirdiler. Son eylem gününde işçiler öncelikle Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) temsilcileri ile görüştüler. Turan Güneş Bulvarı Park-Oran Konutları Kavşağında saat 10’da bir araya gelen işçiler, buradan ILO Türkiye Temsilciğine yürüyüşe geçti. “Sendikalı çalışma hakkımız için Ankara’ya yürüyoruz”, “İşten atılan MAS-DAF işçileri” yazılı pankart açan işçiler, “Atılan İşçiler Geri Alınsın”, “Sendika Hakkımız Engellenemez”, “Mas-Daf İşçisi Yalnız Değildir” sloganları ve alkışlar eşliğinde yürüdüler.
ILO binası önünde işçiler adına Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu bir konuşma yaptı. Açıklamaların ardından, hem sorunlarını dile getirmek hem de Türkiye’de çalışma koşullarının ne düzeyde olduğu konusunda hazırladıkları raporu sunmak için sendika yöneticileri ve işçi temsilcileri ILO yetkilileriyle görüşmek için binaya girdiler. Görüşme sonrasında Serdaroğlu, taleplerinin ve hazırladıkları raporun bulunduğu metnin İngilizceye çevrilerek ILO’nun genel merkezine gönderileceğini ve Türkiye’nin uluslararası çalışma alanında kara listeye alınabileceğini, bunun için çalışacaklarını söyledi. ILO önündeki açıklamanın ardından işçiler öğle yemeklerini yediler ve sonrasında saat 15’de bu sefer Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’le olan görüşmeleri için bakanlık binası önüne gittiler. Çelik, yurtdışında olduğu için yardımcısıyla görüşen işçiler, durumlarını anlattıklarını ve bakanlık yetkililerinin de fabrikaya müfettiş göndererek durumu tespit edeceğini ve işçileri dinleyip konu hakkında yapabilecekleri ne varsa yapmaya çalışacaklarını söylediklerini belirttiler. Bakanlıkta yapılan görüşmeden umutlu olan işçiler otobüse binerek Düzce’ye geri döndüler.
Düzce ve özellikle İstanbul’da kendilerine çok fazla kişinin destek olduğunu, dayanışma içinde olduklarını söyleyen işçiler, Düzce’de yan fabrikalarında çalışan işçilerden birinin kendilerini ziyaret edip onlarla çay içtiği için işten atıldığını anlatıp, “patronlar bizim birlikte olmamızdan böyle korkuyorlar işte” diyorlar. Yine İstanbul’da başka fabrikalarda direnen işçilerin kendilerini ziyarete geldiğini, onlarla sohbet edip deneyimlerini paylaştıklarını anlatıyorlar ve zabıtaların, belediye işçilerinin, mahalle sakinlerinin bile kendilerine destek olmalarının onları hem çok şaşırttığını hem de yalnız olmadıklarını gördükleri için çok mutlu olduklarını da söylüyorlar.
- Polonez Direnişçisi: “Biz Başardık, Şimdi Hep Birlikte Başaralım!”
- Betek Boya’da İşten Atma Saldırısı
- Green Transfo’da Grev Başladı
- İşçilerin Grev-Direniş Rehberi
- İşçiler “146+Bir Polonez” Belgeselinin Galasında Buluştu
- Arıtaş Kriyojenik İşçileri de Greve Çıktı
- Metal İşçileri Yasak Tanımıyor, Grev Coşkusu Sürüyor
- Polonez Direnişçileri Çatalca Adliyesi Önünde
- Polonez İşçileri Baskılara Rağmen Mücadeleyi Sürdürüyor!
- Metal Sektöründe Bir Kez Daha Grev Yasağı
- Grev Ateşi Büyüyor: Grid Solutions ve Schneider Elektrik de Grevde!
- Grevlerden Direnişlere İşçilerin Mücadelesi Büyüyor
- Hitachi Energy’nin 4 Fabrikasında Grev Başladı
- Aile Hekimleri Grevde
- Çayırhan Maden ve Enerji İşçilerinin Eylemi Sona Erdi
- Direniş Çadırına Tezek Döktüren Korku
- Grev ve Direnişler Dayanışmayla Büyüyor
- Çayırhan Maden İşçileri: “Biz Çocuklarımızın Geleceği İçin Mücadele Ediyoruz”
- SASA İşçileri Ücret Gaspına Karşı Mücadele Ediyor
- UİD-DER’den Atakaş Çelik İşçilerine Dayanışma Ziyareti
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...