Buradasınız
Metal İşçileri Toplu Sözleşmeye Hazırlanıyor
Metal sektöründeki işçi sendikalarıyla metal patronlarının sendikası MESS arasında 2017-2019 dönemini kapsayacak Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri Eylül ayı itibariyle başladı. Sözleşme kapsamındaki 150 bin işçi; daha iyi bir ücret ve çalışma koşulları, kıdem tazminatına saldırıların son bulmasını, esnek çalışma ve taşeronlaştırmanın ortadan kaldırılmasını talep ediyor.
Metal işçilerini temsilen Türk Metal, Çelik-İş ve Birleşik Metal-İş sözleşmelere katılıyor. Her üç sendika da sözleşme taslaklarını kamuoyuyla paylaştılar. 117 bin işçiyi temsilen Türk Metal’in hazırladığı taslak ücret, kıdem ve sosyal hakları kapsıyor. Türk Metal, üyelerinin saatlik ücretine %6,69 oranında iyileştirme, yine saat ücretine seyyanen 1 lira 75 kuruş zam ve son olarak her kıdem yılı için 15 kuruş artış talep ediyor. Bunun, ortalama 10 yıllık bir işçi için ilk 6 ay için %38’i aşan bir zam oranı olduğunu iddia ediyor. Sonraki üçer dönemlik 6 ay boyunca enflasyon artı 2 puanlık zam artışı talebinde bulunuyor. Bunun dışında hafta tatilinin Pazar günü olarak kalmasını ve rekabet gereği verimliliği arttırmak, işçilik maliyetlerini düşürmek isteyen patronların yükü işçilere yıkmadan önce kendilerine danışmasını istiyor.
Çelik-İş’in sözleşme taslağı da ücret konusunda Türk Metal ile benzer talepler içeriyor.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası ise öncelikle taban ücretinin yükseltilmesi koşuluyla ilk 6 ay için %30’un üzerinde bir ücret artışı talep ediyor. Ancak idari maddelerde diğer sendikalara göre çok daha önemli taleplerde bulunuyor. İhbar tazminatının ikişer hafta arttırılması, 8 Mart’ın tatil olması, yıllık izinlerin ikişer gün arttırılması, Engelliler Gününde engelli işçilere ücretli izin gibi…
İşçi sendikalarının karşısında patronları temsil eden MESS var. MESS her zaman olduğu gibi sendikaların talebini kabul edilemez bulacak ve ekonomik verilerle uyuşmayan bu oranların daha da aşağılara çekilmesini buyuracak! İşte sözleşme gerçek anlamda bu noktadan itibaren başlayacak ve sendikaların vaatlerine ne kadar sadık kalacağını, patronların isteklerine ne kadar direneceklerini göreceğiz. Metal işçilerinin bütün olumsuzluklara rağmen greve çıkıp çıkmayacakları, sendikalarını grev yönünde ne kadar zorlayacakları büyük önem taşıyor.
Metal sektörü ekonominin kilit sektörlerinden biridir. Kâr ve üretim rekorlarının kırıldığı metal sektörü, işçiler için çalışma koşullarının ağırlaşması ve sömürünün alabildiğine derinleşmesi anlamına geliyor. Ortalama 10 yıllık bir metal işçisi açlık ve yoksulluk sınırının altında bir ücret alıyor. Patronlar iş yükünü arttırıyor ve metal işçileri iş kazası geçiriyor, iş cinayetlerinde ölüyor, meslek hastalıklarına yakalanıyor. Sendikalı ve kadrolu çalışmayı bitirmek isteyen metal patronları, taşeronlaştırma ve esnek çalıştırmayla işçilerin birliğini bozuyor. MESS, metal işçilerine mümkün olduğunca düşük zam ve sosyal hakların kırpıldığı ya da arttırılmadığı bir sözleşme dayatacak. Üstelik işçilerin taleplerini bastıracak kozlar da şimdiden ellerinde mevcut: Erdoğan’ın “OHAL’i grevleri yasaklamak için kullanıyoruz” sözü, bakanlar kurulunun aldığı grev yasaklama kararları ve kahrolası sendikal bürokrasinin ihanetleri…
Fakat bu sözleşmede patronları ve ayrıca bürokrat sendikacıları düşündüren çok önemli bir etken var: Bursa’da başlayan ve onlarca metal fabrikasına sıçrayan eylemler. 2015’te patlayan “metal fırtına”, başta işbirlikçi Türk Metal olmak üzere sendikal bürokrasiye ve metal patronlarının dizginsiz sömürüsüne karşı işçilerin öfkesini ifade etmişti. MESS ve Türk Metal güç de olsa “metal fırtınayı” kontrol altına alabilmiş, o günden itibaren teyakkuz halinde işçilerin başında nöbet tutmaya başlamıştır.
Metal işçileri “metal fırtına”nın yarattığı olumlu etkiyi unutmuyorlar. Ancak diğer yanda grev yasakları, OHAL düzeninde işçi eylemlerinin bastırılması, MESS’in oyunları ve bürokrat sendikacıların işbirlikçi anlayışı var. Metal işçileri tüm bu gerçekleri görüp kavramak zorundalar. Hiçbir sözleşmede işçiler kolayından patronlardan hak kazanamaz. MESS masasından kazanımlarla kalkmak için, aynı geçmişte olduğu gibi Maden-İş benzeri bir mücadele yürütmek gerekiyor. İşçiler için son derece önemli olan sözleşmenin sonucunu, işçilerin ne kadar birlik oldukları, kararlı oldukları, bilinçli ve dayanışma içinde oldukları belirleyecek!
80 Yaşında Recep Amca!
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...