Buradasınız
Mısır ve Tunus’ta Emekçiler Diktatörleri Alaşağı Ettiler

Tunuslu emekçilerin diktatör Bin Ali’yi alaşağı etmesinden sonra Mısırlı emekçiler de diktatör Hüsnü Mübarek’i iktidardan indirdiler. 11 Şubatta Kahire ve İskenderiye başta olmak üzere pek çok kentte gün boyu sokakları dolduran milyonlarca emekçinin istediği oldu ve Mübarek istifa etti. Bir gün önce “gitmiyorum, yetkilerimi devretsem de buradayım” diye meydan okuyan Mübarek, Mısırlı emekçileri çileden çıkarmıştı. Bu açıklamanın sabahında ülkenin dört bir yanında grevler yayıldı, devlet binalarını kuşatan emekçiler Kahire’de televizyon binasını da kuşatma altına aldılar. Tahrir Meydanı öfkeli milyonlarla tıklım tıklım doluydu. Akşamüstü beklenen açıklama geldi ve Mübarek’in istifa ettiği duyuruldu. Bu haber tüm Mısır’ı sevinç nidalarına boğdu. Kitleler tüm Mısır’da sokaklara dökülerek Mübarek’in gidişini kutlamaya başladı.
Tunuslu ve Mısırlı emekçiler diktatörlere karşı ayaklandı
Tunus ve Mısır’da diktatörleri alaşağı eden halk ayaklanması ilk önce Tunus’ta başladı. Tunus’ta Aralık ayında patlak veren halk isyanı, 23 yıl boyunca Tunus’u demir yumruğuyla yöneten Bin Ali ve ailesinin iktidarına son verdi. Bin Ali 14 Ocakta Tunus’tan kaçmak zorunda kaldı, hükümeti devrildi. Ülkeyi terk eden Bin Ali’nin ardından seçimlere kadar ülkeyi yönetmek üzere Gannu-şi’nin başkanlığında geçici hükümet kuruldu. Ancak Gannuşi de, hükümette yer alan pek çok bakan da Bin Ali’nin ardılları ve bu yüzden de emekçiler tüm kabine üyelerinin istifasını istiyorlar.
Binlerce kişi meclis binasının önünde oturma eylemi yapıyor. Her geçen gün, diğer şehirlerden, kasabalardan ve köylerden gelen binlerce kişiyle sayı daha da bir büyüyor. Birçok Tunuslu, kendisini yakarak isyanı ateşleyen Muhammed Buazizi’nin ve polis tarafından öldürülen göstericilerin fotoğraflarıyla yürüyor.
Mısır’da patlak veren halk isyanı ise çok büyük bir etki yaratmış durumda. 1 Şubatta, ülkenin dört bir yanından başkent Kahire’ye akan 2 milyona yakın emekçi, Tahrir Meydanında, gecenin geç saatlerine dek süren görkemli bir protesto gösterisi düzenledi. Aynı gün İskenderiye, Süveyş ve diğer birçok şehirde de yüz binlerin katıldığı kitlesel gösteriler yapıldı. Sokağa çıkma yasağına rağmen akın akın bir araya gelen işçiler ve emekçiler, yorulmak bilmeksizin attıkları sloganlarla, Müba-rek’in defolup gitmesini istediklerini haykırdılar. “Ekmek, Özgürlük, İnsanlık Onuru” sloganı, kitlelerin yükselttikleri en temel slogandı.
Mısır halkını inim inim inleten koyu bir diktatörlük rejimini 30 yıldır sürdüren Hüsnü Mübarek, gecenin ilerleyen saatlerinde yaptığı açıklamayla, Eylül ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olmayacağını söyledi. En kısa sürede parlamento seçimlerine gidileceğini, demokratik adımlar atılacağını, ekonomide reformlar yapılacağını, hiç utanmadan “yolsuzluktan sorumlu olanların yargılanacağını” söyleyen Mübarek, bu oyalama manevrasıyla kitleleri yatıştırmaya çalıştı. Ancak kitleler bu oyuna gelmediler ve gece boyunca Tahrir Meydanından öfke sesleri yükselmeye devam etti.
Ordu, Mübarek’in açıklamasından sonra kitlelere evlerine dönmeleri çağrısı yaptı. Ancak bu çağrıya uymayan emekçiler eylemlerine devam ettiler. 2 Şubatta, Mü-barek’in örgütlediği sivil polisler ve karşı-devrimci çeteler, Mübarek yanlısı göstericiler kılığında, rejim karşıtı eylemcilere saldırdı. Bu faşist güruh ve sivil kıyafetli polisler, ellerinde taşlarla, sopalarla, atlarla ve develerle göstericilere saldırdılar. Yüzlerce insanın yaralandığı ve 15’ten fazlasının hayatını kaybettiği Tahrir Meydanı savaş alanına döndü. Ama emekçiler geri çekilmediler.
Her geçen gün isyanın boyutu daha da genişledi. İsyanın üçüncü haftasında grevler yaygınlaştı. 10 Şubatta Tahrir Meydanında toplanan kitlelerin sayısı bir kez daha milyonları aştı. Ordu kurmayının toplantı halinde olduğu akşam saatlerinde, Mübarek’in açıklama yapacağı duyuruldu. Halk Mübarek’in gideceği düşüncesiyle sevinç gösterilerinde bulundu, bir yandan da “askeri rejim istemiyoruz” sloganları attı. Saatlerce sloganlar atıp, şarkılar söyleyip coşkularını koruyan halk, gece saat 11’e kadar Mübarek’in istifa ettiğini duyurmasını beklediler. Ancak Mübarek, yaptığı açıklamada, yetkilerini yardımcısı Ömer Süleyman’a devrettiğini ve Eylül’e kadar görevinin başında kalacağını ilan etti. Bu tavır meydanı dolduran kitlelerde büyük bir öfke patlaması şeklinde kendini dışa vurdu.
Eski İstihbarat Şefi Ömer Süleyman’ın Mübarek’in yerine geçerek rejimi aynen devam ettirmek istemesi kitlelerin öfkesini biledi. Grevler 10 Şubatta daha da kitleselleşerek yaygınlaştı. Çeşitli sektörlerden 20 binden fazla fabrika işçisinin yanı sıra, Telekom işçileri, Süveyş Kanalı Şirketi işçileri, otobüs şoförleri, belediye işçileri, doktorlar, hemşireler, avukatlar da greve gittiler.
11 Şubatta Mısır’ın neredeyse her kentinde devasa gösteriler yapılmaya başlandı. Kahire’de milyonlarca insan sokaklara döküldü, devlet sarayı ve televizyon binası sarıldı. Tüm bu baskılara dayanamayan Mübarek istifa etmek zorunda kaldı. Mübarek istifa ederken, görevini bir gün önce yetkilerinin bir kısmını devrettiği Ömer Süleyman yerine Askeri Yüksek Konsey’e bıraktı. Zira kitleler Süleyman’a da ateş püskürüyorlardı ve öfkeli kalabalıkların tepkisi yükseldikçe ordu kurmayı rejimi kurtarmanın en güvenceli yolunun yönetimi ele almak olduğu düşüncesiyle Süleyman’ı geri plana çekti. Bu arada Süleyman cumhurbaşkanlığını üstlenmese de, oluşturulan Askeri Yüksek Konsey içinde yer almaya devam ediyor.
Konsey, seçimlere kadar geçiş sürecine önderlik edeceğini ve seçimlerin güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacağını söyleyerek kitlelere “evinize ve işinize geri dönün” çağrısı yapıyor. 300’den fazla insanın yaşamını yitirdiği 18 gün boyunca halkla açıktan karşı karşıya gelmemeye özen gösteren ordu, bu süreçte “iyi polis” rolü oynamaya çalıştı. Rejimin devrilme tehlikesi karşısında böyle bir role soyunmasının gerekli olduğunu baştan beri biliyordu ve buna uygun bir tutum takındı.
Mısır’da Askeri Yüksek Konsey’in başında olan ordu rejim için büyük bir önem taşıyor. Mübarek kitlelerin öfkesi karşısında 30 yıllık iktidarını bırakmak zorunda kalsa da, başta ordu olmak üzere diktatörlük rejiminin tüm kurumları yerinde duruyor. Bu yüzden kurulacak olan yönetim Mısır’ın emekçilerinin gerçek taleplerini karşılayamaz. Mısır emekçileri ayaklanarak Mübarek’i başlarından attılar. Fakat yeni bir Mübarek’in gelmesini de istemiyorlar. Eğer işçi sınıfı kendi bağımsız sınıf çıkarları için örgütlenirse bir daha asla Mübarek gibileri iktidara gelemez. İşçi sınıfı ancak bu temelde örgütlenirse sömürücülerden hesap sorabilir.
Hastasıyım Bu Sağlık Sisteminin!
İsyan Ateşi Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da
- İspanya’da Metal İşçileri Grevde
- Dünya Meydanlarında Emperyalist Savaşa Hayır Sesleri Yükseliyor
- İtalya’da Savaşa Karşı Genel Grev ve Protesto
- Dünya Meydanlarında Milyonların Sesi
- Filistinli İşçi ve Emekçilerle Uluslararası Dayanışma Büyüyor
- ABD’de Göçmen Karşıtlığına Karşı Protestolar Devam Ediyor
- İngiltere’de İşçiler Kemer Sıkma ve Savaş Politikalarına Karşı Meydanlarda
- İsveçli Liman İşçileri İsrail Zulmüne ve Sendikal Baskılara Hayır Diyor!
- Madrid Ayakta: “Sağlık Haktır, Satılamaz!”
- Hollanda’da 100 Bin Kişi Filistin Halkı İçin Yürüdü
- Nakba’nın 77. Yılında İngiltere’de Yüzbinler Meydanlara Çıktı
- Peru ve Almanya’da Grev, İspanya’da Protesto
- Arjantin’de İşçiler Üçüncü Kez Genel Grevde!
- Yunanistan’da Kemer Sıkma Politikalarına Karşı Genel Grev
- ABD, İspanya ve İtalya’da Emekçiler Meydanlarda
- İşçilerin Kemer Sıkma Politikalarına ve Anti-Demokratik Uygulamalara Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Sırbistan’da Hükümet Düştü!
- Sırbistan’da Tarihi Protesto Gösterisi
- İngiltere’de On Binler Yeniden Meydanlarda!
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...
- Yozgat Sorgun’da, 71 yaşındaki Selami Şimşek dede, çalıştığı inşaatın 6. katından düşerek yaşamını yitirdi. Akla ilk şu soru geliyor: “71 yaşındaki bir dedenin evinde torununu sevmek yerine, ne işi var inşaatın 6. katında?”
- Umutlarım, hayallerim, sevdalarım Sığmıyor ceketimin cebine Bunca zamandır ket vurulmuş umutlarıma Bunca zamandır kafeste tutulmuş ruhum, nefesim, aklım Sığar mı bu düzene gencim, yaşlım