Buradasınız
Hastasıyım Bu Sağlık Sisteminin!
Aydınlı’dan bir UİD-DER’li
İnsanız, haliyle arada sağlığımız da bozulabiliyor. Mecburen hastaneye gitmek zorunda kalıyoruz. Tutuyoruz devlet hastanelerinin yolunu. Güya sağlık bulmaya gidiyoruz ama daha beter dönmüyor muyuz? Hastaneye giriyorsunuz ve çile dolu bir gün sizin için başlamış oluyor. Saatlerce süren kuyruklar, doktorların bıkkınlığı, kavgalar, gürültüler, hastanenin bir ucundan öbür ucuna mekik dokumalar, yanlış konulan teşhisler, ameliyatlar ve daha neler neler…
Doktorlar günde yüzlerce hastaya bakmaktan stres topuna dönmüşler. Hastanede ayak basmadığınız yer kalmıyor. En ufak bir şey yapmak isterseniz saatlerce kuyruk beklemek zorunda kalıyorsunuz. Oraya git şu kâğıdı al, buraya git bunu imzalat, öbürünü damgalat vs. vs. Hastanelerin fiziksel koşulları da hiç iyi değil. Sanki savaştan çıkmışlar gibi. Koridorlarda sedyelerde bekleyen hastalar, çocuk ağlamaları, yanınızdan götürülen ölmüş bedenler. Hastanedeyken bazen bir korku filminin içine düşmüşsünüz gibi gelmiyor mu size de? İnsanlar artık bunlardan bıktığı için çareyi özel hastanelerde arıyor. Zaten patronların da istediği bu değil mi? Asgari ücretle çalışan işçi, fabrikada kaybettiği sağlığını özel hastaneye maaşını bırakarak geri kazanmaya çalışıyor. Özel hastaneler para tuzağı. Gerekli gereksiz ne varsa yapıyorlar ve cebimizdeki son kuruşa kadar sömürüyorlar bizi.
Size hastanede geçirdiğim bir günümü anlatacağım. Kardeşimin serçe parmağı kırıldığı için hastaneye acile götürdüm. Acil ağzına kadar doluydu. Sıra alıp beklemeye başladık. Bekle bekle baktım olmuyor, doktorlardan birinin yanına gidip durumu anlattım, röntgen çektirmem gerektiğini söyledi, gittik çektirdik. Geri geldiğimde doktorun masasında bir güvenlik elemanı oturuyordu ve hastalara o bakıyordu. Röntgene baktı ve “hımm” dedi.
— Kırılmış!
— İyi de siz güvenlik görevlisisiniz!
— Olsun yine de kırılmış. Kartal acile gitmeniz lazım.
Sıra yüzünden insanlar birbirlerini yiyorlardı. Kartal acile gittik, ortopedi için sıra aldık. Bekle, bekle, bekle… Doktor, “sizin plastik cerrahiye gitmeniz gerekiyor” dedi. Plastik cerrahiye gittim, orada da “sizin ortopediye gitmeniz gerekiyor” dediler. Tekrar ortopediye döndük. Doktor ben plastik cerrahi doktorunu aradım sizi bekliyor dedi. Plastik cerrahideki doktor beni kimse aramadı ortopediye tekrar gidin dedi. Ortopediye gittim yine plastik cerrahiye gönderdiler. Kameralar nerede? El sallayacağım. Şaka gibi, kimsenin kimseden haberi yok. Doktorla tartıştık ve plastik cerrahiye gittim. Bu sefer de doktor yoktu. Bekle, bekle, bekle… Yine tartıştık. Sonunda geldi ve kırık parmağa baktı. Tel almam lazımmış, gittim 10 TL verip tel aldım. Bu arada burası devlet hastanesi... Geldim, doktor bana “yanlış teşhis yapmışız teli iade et” dedi. Gittim geri verdim teli. Uğraştı uğraştı ama yapamadı, tekrar ortopediye gittik, oradaki doktor da yapamadı. Yanındaki doktor arkadaşına “ben yapamıyorum bir de sen bak şuna” dedi. Olmadı ve biz yine plastik cerrahiye gittik. Doktor, “o verdiğin teli tekrar al” dedi, gittim tekrar tel aldım. Neyse küçük bir ameliyat geçirdi kardeşim, ama yine olmadı. Bu arada her denemede gidip röntgen çektiriyoruz bunun için de tekrar tekrar sıraya girmek zorunda kalıyoruz. O gün yedi kez röntgen çektirdik. Şaka gibi. Sinirlerimiz iyice gerildi.
Tekrar küçük bir ameliyat daha geçirirken, ben kapıda onu bekliyordum ve yanıma bir kedi oturdu. Evet, evet bildiğiniz dört ayaklı miyavlayan bir kedi. Hastanede kedinin ne işi var? Artık hiçbir şeye şaşırmıyorum, yoğun bakımdan her an bir dinozor bile çıkabilir. Beklerken manzara pek de hoş değil. Sağda solda sedyelerde inleyen hastalar, kusan insanlar, tekerlekli sandalyesine oturmuş, kalorifer peteklerini tutarak ısınmaya çalışan titreyen yaşlı bir teyze. Yanınızdan sedyeyle geçenler, kavgalar, tartışmalar. Bekle bekle gece saat on iki oldu. Galiba doktor kardeşimi baştan yaratıyor. Altı üstü kırık bir serçe parmağı, uzay mekiği tamir etmiyorsun ki. Gece yarısı kurtulduk o hastaneden.
Peki, bizim verdiğimiz vergiler nereye gidiyor? O kadar vergi veriyoruz ama sağlık sistemi ortada, sağlık bakanlığı hiçbir şey yapmıyor. Vergi vermemize rağmen hastanede bulunması gereken malzemeleri bile cebimizden ödüyoruz. Buna bir dur demek lazım değil mi? Doktorlar, sağlık çalışanları, hastalar tepkilerini dile getirmeli. Artık bu trajikomik koşullarda sağlık aramak zorunda kalmayalım. Birleşerek ve örgütlenerek insanı hiçe sayan bu koşulları değiştirebiliriz. Sağlığın kaliteli ve parasız olması tüm işçilerin hakkıdır.
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
Son Eklenenler
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...