Buradasınız
Neden HAYIR?
Ankara’dan bir öğretmen

Son günlerde Türkiye’nin gündemini oluşturan referandum süreci, biz emekçileri yakından ilgilendiriyor. Hükümet elindeki bütün imkânları kullanıp halkı ”evet” e ikna etmeye çalışırken, biz işçilerin onlara cevabı ne olmalı?
Atanamayan bir öğretmen olarak benim de bu soruya verecek bir cevabım var. Hükümet geçtiğimiz yıl bir yasa çıkardı. Kadrolu öğretmenlik hayali kuran binlerce öğretmen bu yasayla “çakılı sözleşmeli öğretmen” olarak görevlendirilmeye başlandı. Peki, nedir bu “çakılı sözleşmeli öğretmenlik” ve binlerce öğretmen adayını nasıl etkiliyor, etkileyecek?
Eski sistemde KPSS puanıyla kadro verilen öğretmenler yeni sistemde yeterli KPSS puanıyla birlikte sözlü mülakata alınıyor. Sonuçta başarılı sayılanlar MEB tarafından açılan illerden birinde görevlendiriliyor. Öğretmen ilk görev yerinde 6 yıl çakılı olarak kalmak zorunda. Bu süreçte sözleşmeler her yıl yenileniyor. 4 yılın sonunda özel yetkilerle donatılan okul müdürleri ve bakanlık müfettişleri öğretmenlerin 4 yıllık performanslarına bakarak yani itaat ve kanaatkârlıklarına bakarak, onları kadroya alıyor. Kadroya alınan öğretmenler 2 yıl daha bakanlığın belirlediği yerde çalışmak şartıyla özlük haklarına kavuşuyor. Üstelik bu 6 yıl süresince öğretmen adayları eş durumu atamalarından da faydalanamıyorlar. Bu durumda öğretmenler ve eşleri birbirlerini ancak sömestr ve yaz tatillerinde görebiliyorlar. Yani öğretmenlerin tüm kazanılmış hakları gasp ediliyor. Yani atanamama kâbusuyla terbiye ettikleri öğretmen adaylarını “çakılı sözleşmeli öğretmen” eziyetine razı olmak zorunda bırakıyorlar.
AKP hükümeti geldiği günden beri kazanılmış haklarımızı sürekli gasp ediyor. Biz atanamayan öğretmenler de bu durumdan epeyce nasibimizi aldık. Sonuç: 420 bin atanamayan öğretmen! Türkiye bu koşullarda 16 Nisanda referanduma gidiyor. Kardeşler, bizler haklarımızı talep ederek çok mu şey istedik?
Yıllarca okuyarak öğretmen olmak ya da güvenceli iş sahibi olmak isteyen genç işçiler işsizlik belasından kurtulsun istedik. Ne dediler? Hayır!
İş saatleri kısaltılsın, ücretler yükselsin istedik. Ne dediler? Hayır!
İş cinayetlerine karşı önlemler alınsın, sınıf kardeşlerimiz ölmesin istedik. Ne dediler? Hayır!
Cinsiyet ayrımına son verilsin, her işyerine kreş yapılsın istedik. Ne dediler? Hayır!
Kıdem tazminatımıza dokunmasınlar istedik. Ne dediler? Hayır!
Çocuk işçiliğinin önüne geçilsin, her çocuk eşit ve ücretsiz eğitim alsın istedik. Ne dediler? Hayır!
Peki dostlar, o zaman şimdi bizim onlara cevabımız ne olmalı? Tabi ki HAYIR!
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...