Buradasınız
Emekçiler Siyasi İktidara Ders Verdi, Saldırıları Önlemek İçin Kenetlenelim!
23 Haziranda yenilenen İstanbul seçimini, bu kez 800 binin üzerinde bir oy farkıyla yeniden Ekrem İmamoğlu kazandı. Böylece ekonomik krizin faturası kendilerine ödetilen, kazanılmış haklarına göz dikilen, hak ve özgürlükleri yok edilen, yapay kutuplaşmayla ayrıştırılmaya çalışılan işçi ve emekçiler, siyasi iktidara anlamlı bir ders vermiş oldu. AKP, hukuksuz bir şekilde yenilettiği seçimlerde İstanbul’un istisnasız bütün ilçelerinde ciddi oy kayıpları yaşarken, bugüne kadarki en büyük seçim hezimetini de tatmış oldu!
Siyasi iktidar ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk, uzayıp giden kuyruklar gündem olmasın diye, 31 Mart seçimleri öncesinde kin ve nefret söylemine, emekçileri kutuplaştırmaya dayalı bir siyaset izlemişti. Devletin ve medyanın tüm gücünü seferber etmiş, her türlü yalana ve iftiraya başvurmaktan geri durmamıştı. Muhalefet partilerini ve bu partilere oy verenleri “vatan haini” ve hatta “terörist” ilan etmiş, adil ve demokratik olmaktan tamamen uzak bir seçim süreci yürütmüştü. Fakat oyunun kurallarını kendi belirlediği, çerçevesini kendi çizdiği 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını bile kabul etmeye yanaşmadı. Her türlü baskı ve kanunsuzluğa, kara propagandaya rağmen 25 senedir yönettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybeden iktidar kesimleri, hiçbir haklı ve somut gerekçe üretemeyerek seçimi hukuksuz bir şekilde iptal ettirme yolunu seçti.
Yıllardır dillerinden “milli irade” sözcüğünü düşürmeyen muktedirler, işçi ve emekçilerin iradelerini ve değişim isteklerini görmezden geldi, hazmedemedi. İktidar çevreleri ve yandaş medya; kin, nefret, hakaret, tehdit ve itibarsızlaştırmaya dayalı söylemini 23 Haziran seçim sürecinde de devam ettirdi. Yapay temellerde kutuplaştırmaya, düşmanlaştırmaya çalıştığı emekçilerin akıllarını çelmeye çalıştı. Medya eliyle işçi ve emekçileri yalan bombardımanına tuttu, ekonomik krizin yakıcı sonuçları karşısında inim inim inleyen emekçilerin istemlerine ise kulaklarını tıkadı. İBB seçimi olmaktan giderek uzaklaşarak adeta bir referanduma dönüşen 23 Haziran seçimleri gelip çattığında ise, işçi ve emekçiler akıllarıyla ve vicdanlarıyla alay eden, sorunlarını görmezden gelen siyasi iktidara gereken cevabı verdi. 31 Mart’ın resmi sonuçlarına göre iki aday arasındaki fark 13 bin civarındayken, aradan geçen iki buçuk aylık süre zarfında oy farkı yaklaşık 60 kat artarak 800 bini aştı!
23 Haziran seçimi bir yerel seçimden daha fazla anlama sahiptir. İşçi ve emekçiler, sadece İstanbul’un belediye başkanını seçmekle kalmamış, huzursuzluklarını ve tepkilerini de ortaya koyarak tek adam yönetimine artan öfkelerini ifade etmişlerdir. Ancak bu tablo, işçi sınıfı için her şeyin çok güzel olması anlamına gelmiyor. Çalışma ve yaşam koşullarını daha da ağırlaştıracak bir saldırı dalgası işçi sınıfını bekliyor. Sermaye sahipleri ve siyasi iktidar, ekonomik krizin yükünü işçi ve emekçilere daha fazla yüklemek ve kazanılmış hakları gasp etmek için yeni adımlar atmaya hazırlanıyor. Seçim sonrasında irili ufaklı tüm patron örgütlerinin, “ekonomik reformlara odaklanma zamanı” minvalinde açıklamalar yapmasının anlamı budur!
İğneden ipliğe yüksek zamlar, kamu hizmetlerinin kısılması, KDV’den ÖTV’ye doğrudan ve dolaylı vergilerin arttırılması, kitlesel işten atmalar, kıdem tazminatına el konulması, işsizlik sigortasının sermaye sınıfına daha fazla peşkeş çekilmesi gündemdedir. Üstelik sermayenin gündemindeki saldırılar bunlarla sınırlı da değil! Haziran ayı başında TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, TİM ve YASED gibi büyük patron örgütleri bir araya gelerek hükümete yeni bir hak gaspı paketi önerisi sunmuştu. Sermaye sahipleri, deneme süresinin 2 aydan 6 aya çıkartılmasını, işçi alacaklarında dava zaman aşımı süresinin 5 yıldan 1 yıla indirilmesini istiyor. Bununla da yetinmeyerek esnek çalışma uygulamalarının iyice yaygınlaştırılması, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatının yeniden gündeme alınması ve “gereksiz yüklerin kaldırılması”, birden fazla yapılamayan belirli süreli (geçici) iş sözleşmelerinin dört defa üst üste yapılabilmesi gibi taleplerini de hükümete iletiyorlar.
İşçi ve emekçiler haklarımıza saldıran, demokratik hakları yok eden, yapay kutuplaşmayı kışkırtan AKP’ye 23 Haziran seçimlerinde anlamlı bir ders vermiştir ama bu yetmez! Daha fazlası için birleşmeli, kenetlenmeliyiz. Türk, Kürt, Alevi, Sünni, başörtülü ya da başı açık olabiliriz ama işçiyiz, işçi sınıfıyız. Unutmayalım ki bizi güçlü yapan da bu kimliğimizdir. O halde sınıf kimliğimiz etrafında birleşelim! Egemenlerin kutuplaştırma tuzağına düşmeyelim, yalanlarına kanmayalım! Haklarımıza karşı yapılan saldırılara karşı bir sınıf olarak kenetlenip mücadele edelim!
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- KESK TÜİK’in Sahte Enflasyon Rakamlarını Protesto Etti
- Harb-İş Eskişehir Şubesinden TİS Eylemi
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Önümüzdeki En Büyük Engel Sömürü Düzenidir
- Kanatları Kesik Gençler Ülkesine Yolculuk
- 1-0 Önde Olmak İçin Örgütlü Mücadeleye!
- 2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan Tekirdağ’da Eylem
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Gözaltılara Karşı Eylem
- Kadınlar Şiddete, Eşitsizliğe, Yoksullaştırma Politikalarına Boyun Eğmiyor
- BES Kandırmacası ve İptal Eziyeti
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...