Buradasınız
Agrobay: Yalanın Bini Bir Para!
Kartal’dan bir işçi

Agrobay Seracılık işçileri hakları için mücadelelerini sürdürürken şirketin yönetim kurulu üyelerinden biri BBC Türkçe’ye bir röportaj verdi. Bu röportaj sermaye sahiplerinin işçilere, işçi haklarına, sendikaya bakışını özetliyor. Söz konusu işçilerin sendikalaşması, hakkını araması olunca patronlar ve onların temsilcileri büyük bir tahammülsüzlük ve kibir gösteriyorlar. Agrobay yetkilisi, sendikaya üye olan işçileri başkalarının oyununa gelmekle, huzur bozmakla, kendilerinden para koparmaya çalışmakla, marjinal olmakla suçluyor. Tıpkı iş güvenliği ve işçi sağlığı önlemlerinin alınmasını isteyen işçilerini hak aradılar diye “işyerine ortak olmaya çalışmakla” suçlayan Mata patronu gibi, bu kibir ve nefret dolu yalanları patronlardan birçok kez duyduk, duymaya da devam ediyoruz. Agrobay Seracılık yönetiminin tutumu, işçilerin neden sendikaya üye olmaya, birlik olup haklarını aramaya ihtiyaç duyduğunu bir kez daha gösteriyor.
Türkiye’de hali hazırda birçok fabrikada süren direnişler, iş mahkemelerinde süren davalar patronların işyerlerinde sendika, sendikalı işçi istemediğini gösteriyor. Fakat hepsi de işçileri sendikaya üye oldukları için işten atmadıklarını ileri sürüyorlar. Kendilerini haklı çıkarmak için türlü yalanlara başvuruyorlar. Agrobay Seracılık yetkilisi işçileri neden işten çıkardıkları sorusuna bakın nasıl yanıt veriyor: “Bu arkadaşlar işletmemizin giriş çıkışını kapatarak, yaklaşık 2 saat buradan servislerin çıkmasını engellediler, içerideki misafirlerimizin dışarı çıkmasını ve dışarıdan girişleri engellediler. Biz de sonraki gün bunların işlerine son verdik.” Oysa gerçek şuydu: Agrobay Seracılık’ta işçilerin sendikaya üye olduğunu öğrenen patronlar iki işçiyi işten attılar ve sendikalaşmanın önüne geçmek istediler. Agrobay işçileri, durumu öğrendiklerinde bu haksızlığa tepki gösterdiler. Sorunun çözülmesini istediler. Arkadaşlarına sahip çıkmak için, yeniden işe alınmalarını talep ettikleri için, sendika hakkına saygı duyulmasını istedikleri için bu eylemi yaptılar. Sendika üyesi olduğu için işçiyi işten atmak kanuna uymamaktır, suçtur. Ama kendi suçlarını gizleyen patronlar işçileri suçlu ilan ediyor, onları işsizlikle cezalandırıyorlar.
“Hak bu şekilde aranmaz, yargıya gidilir. Hepimiz biliyoruz ki işçi zaten bu ülkede 1-0 önde başlıyor. İyi niyetli bir insan arabulucuya gider, sizinle konuşur, olmazsa davaya gider. Ama bunların niyeti çok başka. Burada birileri kahraman olmak istiyor, birileri de kolaydan para almak istiyor ama bu işler öyle kolay değil” diyor Agrobay yetkilisi. İktidarı arkalarına alan ve işçilere tepeden bakmayı alışkanlık haline getiren patronlar güçlerini kullanarak mahkemelere bile müdahale ediyor, davaların işçilerin aleyhine sonuçlanmasına neden oluyorlar. Sendikalı işçileri işten attıkları için ceza almıyorlar. İşçilerin açtığı davalar yıllarca sürüyor. Peki, bu durumda işçi nasıl 1-0 önde oluyor? Bu yalanın kuyruklusu değilse nedir?
Agrobay patronlarına sorarsanız “bu işçi meselesi değil.” Yıllarca çalıştıkları, sağlıklarını kaybettikleri, gençliklerini verdikleri işyerinde köle muamelesi görmemek, ücretlerini ve sosyal haklarını iyileştirmek için mücadele eden işçiler patronlara göre kendi davalarını gütmüyorlar. Vatana ihanet ediyorlar, “marjinal” grupların güdümüne giriyorlar. Agrobay Seracılık’ta işçiler sadece ve sadece sendikaya üye oldular diye başlarına gelmeyen kalmadı. İşten atıldılar, polis ve jandarma zulmüne maruz kaldılar, mahkeme kararıyla sendikacıların fabrikaya yaklaşması engellendi, işçileri taşıyan servis para cezasına çarptırıldı, trafikten men edildi. Tüm bunlar tam da işçi meselesidir, işçinin meselesidir!
İşçiler birlik olup kendi meselelerine sahip çıktığında, patronların karşısına dikildiğinde haklarını söke söke alırlar. Agrobay işçilerinin yaptığı da budur ve patronların tahammülsüzlüğü tam da bunun içindir.
Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
Özgürlüğe Hasret Bir Kuş Gibiyiz
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
- Sırrı Süreyya Önder’in Kalbi ve İşçilerin Mücadelesi
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ta Kadıköy’e Çağırdı
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
- Liseliler Ayakta: “Öğretmenime Dokunma!”
- Çayırhan Maden Ocağında Patlama: 2’si Ağır 14 İşçi Yaralandı
- Herkese Birinci Sınıf Sağlık Hizmeti İddiası ve Gerçekler
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Eğitim Sen’den ve Üniversite Öğrencilerinden Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Eylem
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
Son Eklenenler
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.
- Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde olan belediyeler ile petrokimya sektöründeki fabrikalarda birer birer grev kararları alınıyor. İzmir’de Narlıdere Belediyesi işçileri grevin ilk gününde kazanım elde ederken Konak Belediyesinde 7 Mayısta grev...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesi 1889’dan önce başlamıştı. Ancak 1 Mayıs 1889’da, 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme ve 8 saat canımızın istediğini yapma talebiyle kitlesel olarak alanlara çıkıldı. 1 Mayıs bu başkaldırının ve daha adil bir...
- Genel-İş Sendikası İzmir 6 Nolu Şubenin örgütlü olduğu Narlıdere Belediyesine bağlı NARBEL’de çalışan işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 6 Mayısta greve çıktı. NARBEL işçileri bir müddettir ücretleri eksik ve...
- Bu mektubumda sizlere sınıf temelinde örgütlü olmanın ne demek olduğunu dilim döndüğünce anlatmak istiyorum. Önce kendi deneyimimden, ardından da 1980 öncesi işçi kuşaklarının örgütlü mücadelesinden örnekler vereceğim.
- 15 Nisanda geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle 18 gün yoğun bakımda kalan ve 3 Mayısta yaşamını yitiren Sırrı Süreyya Önder on binlerce insan tarafından sonsuzluğa uğurlandı. Siyasi parti yöneticileri, sanatçılar, gazeteciler, Barış Anneleri, Kürt...
- Sırrı Süreyya Önder’i, Sırrı Abimizi kaybettik. O, işçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesine katkılarıyla hep yaşayacak, yüreğindeki umut ve direncin sembolü olan gülümsemesiyle hep saygı ve sevgiyle hatırlanacak.
- İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL’de işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin tıkanması üzerine 2 Mayısta tam gün iş bıraktı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir Çiğli Belediyesinde tasarruf bahanesiyle işten atılan ve verilen sözlere...
- Dünya işçi sınıfı bu sene de 1 Mayıs’ı baskıcı ve anti-demokratik uygulamaların, işçi sınıfına yönelik saldırıların katlanarak arttığı bir dönemde karşıladı. Öfkesini ve taleplerini tek ses, tek yumruk olup haykırmak isteyen işçi ve emekçiler ABD’...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, Türkiye genelinde kitlesel katılımla kutlandı. İstanbul başta olmak üzere birçok kentte alanlara çıkan yüz binlerce işçi ve emekçi, yaşadıkları ekonomik ve siyasal sorunlar...