Buradasınız
Bu Düzende İşçiler Sağlıklı Yaşayamaz!
Avcılar’dan bir işçi

Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel faktörler, bulaşıcı olmayan durumlar vb.) mücadele etmek ve toplum bilincini yükselterek hastalık meydana gelmeden önlemek, toplumun hayat standartını yükseltmek” olarak açıklıyor ve her yıl bu hafta vesilesiyle bir tema belirliyor. Mesela bu yılki Halk Sağlığı Haftasının ana teması “KORUYAN, GELİŞTİREN SAĞLIK” olarak belirlenmiş! İşçi ve emekçiler olarak biliyoruz ki bu iddialı temanın aksine Türkiye’de sağlık sistemi korumuyor, nitelikli sağlık sistemi sunmuyor, hayat standardını geliştirip yükseltmiyor ve bu gerçek her geçen gün daha fazla açığa çıkıyor.
Bulaşıcı hastalıklar için, dikkat edilmesi gereken en önemli husus bağışıklık sisteminin kuvvetli olmasıdır. Beslenmeden uykuya, mevsimlere uygun kıyafetler giyilmesinden barınmaya, spor yapmaktan sağlıklı ve güvenli çalışma ortamlarına kadar bağışıklık sistemini etkileyen pek çok faktör var. Emekçiler sağlıklı yaşamak için tüm bunlara dikkat edilmesi gerektiğinin farkında ama diğer taraftan ekonomik koşullarının buna müsaade etmediğinin de bilincinde. Yoksulluk sınırının 90 bin liraya dayandığı koşullarda, işçilerin ezici çoğunluğu bu ücretin yarısını bile alamıyorken sağlıklı yaşamın temel şartlarını nasıl karşılayabilirler? Sizce emekçi aileleri için sağlıklı yaşamak mümkün mü? Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ücretlerin düşük olması, emekçilerin beslenmesini olumsuz etkiliyor. Kalitesiz ve kanserojen besinleri sırf ucuz olduğu için tüketmek zorunda kalıyoruz. Sadece beslenme konusunda değil barınmadan giyime, çalışma sürelerinden uykuya kadar her alanda ihtiyaçlarımızı eksik, yetersiz ve sağlıksız bir şekilde gidermeye çalışıyoruz.
Geçen yıl Halk Sağlığı Haftasının teması “AŞININ GÜCÜNE İNAN, AŞILAN” olarak belirlenmişti. Bebeklik, çocukluk takviminde aşıların yapılması önemli olduğuna ve bu aşılamalarla, birçok hastalığın önüne geçildiğine vurgu yapılmıştı. “Aşılama her çocuk ve birey için yaşamsaldır, herkesin sağlıklı yaşama hakkı vardır” denilmişti. Söylenen doğru da peki iktidar söylediğinin tam tersini yapıyor. İktidarın sağlık politikaları koruyucu sağlık hizmetini emekçiler için ulaşılamaz duruma getiriyor. Halk sağlığını korumakla görevli Aile Sağlığı Merkezlerini sağlık hizmeti sunulan yerler olmaktan çıkarıp, sağlık emekçilerini cezalandıran, halkı sağlık hizmetinden mahrum bırakan bir yapıya dönüştüren bu iktidardır. Hastaları müşteri haline getiren, doktorlara hasta sayısı üzerinden performans puanı dayatan bu iktidardır. Göçmenlerin ASM’lerde sağlık hizmeti almasını, çocuklarını aşılatmalarını engelleyen bu iktidardır.
Sağlık alanı ticarethaneye çevrilmiş durumda. Sağlık hizmetlerini verimli, kaliteli ve ucuz hale getirme propagandasıyla önü açılan özel hastaneler, işçiler için para tuzağı haline geldi. Devlet hastanelerinden randevu alınamıyor, alınsa doktor bulunamıyor, en basit çekim ve tahliller için aylarca beklemek zorunda kalınıyor. İktidarın uyguladığı politikalar, emekçileri özel hastanelere gitmeye mecbur bırakıyor. Açlık sınırı altında sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş işçiler ve çocukları nasıl sağlıklı kalabilecek, nasıl şifa bulabilecek?
Geçen yıl Mecliste, okullarda öğrencilere bir öğün yemek verilmesi üzerine hazırlanan önergenin, AKP ve MHP vekillerinin oylarıyla reddedildiğini hatırlayalım. Çocukların güya sağlıklı yaşama hakkı var ama ücretsiz yemek hakkı yok! Sağlıkta dönüşüm denilerek uygulanan politikaların sonucu olarak yeni doğan yoğun bakım ünitesinde yapılan yolsuzluklar, işlenen bebek cinayetleriyle ilgili önergelerin de Mecliste yine aynı partiler tarafından reddedildiği halen hafızalarımızda.
Geçen yıl 14 yaş ve altında en az 22 çocuk işçi, 15-17 yaş arası ise en az 49 çocuk işçi iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdi. Çocuklara yönelik cinsel saldırı ve tecavüz olayları nedeniyle 20 bin dava açıldı. 7 bin çocuk doğum yaptı. Bu rakamlar Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı 2024 yılı verilerine ait! Çocuklarımızın yaşam hakkını sözde savunduğunu söyleyen egemenlerin gerçekte savunmadığını sadece bu rakamlardan bile görebiliriz. Herkesin sağlıklı yaşam hakkı vardır evet, ama siyasi iktidara göre iş cinayetlerinde ölen işçilerin fıtratında ölüm var, işçi ve emekçi ailelerinin çocukların fıtratında sömürü ve nice başka acı var!
Ülkeyi yönetenlerin söyledikleri ile yaptıkları arasında, muazzam bir uçurum var. Toplumun hayat standartını yükseltmek adı altında emekçileri yoksullaştıran, sağlıksız ve güvencesiz bırakan onlardır. Onların politikaları yalnızca sermaye sınıfının çıkarlarına yöneliktir. Emeğin, emekçinin, insanın değerinin olmadığı kapitalist toplumda yaşıyoruz. İşçilerin ölesiye sömürüsü üzerine inşa edilmiş bu sistemde ayrıcalıklı sınıf hariç, toplumun büyük çoğunluğunun sağlıklı kalabilmesi ve sağlıklı yaşaması mümkün değildir. Toplumun sağlığını yok eden, emeğini sömüren, doğayı yağmalayan, yürüttükleri savaş politikaları ile milyonlarca emekçinin hayatını alt üst eden bu düzeni ortadan kaldırmak, insanlığın tek kurtuluşudur. Bunun için örgütlenmemiz, bir arada hareket etmemiz gerekiyor. Birlik, dayanışma ve mücadeleyi ortaklaştırarak, yürüteceğimiz örgütlü mücadelemizle sorunlarımızı aşabiliriz.
- Emekçiler Kadıköy’den Seslendi: “Biat Etmeyeceğiz!”
- Biz ve Onlar, Bizim ve Onların
- CHP’ye Yönelik Saldırıların Anlamı ve Hedefi
- “Seyrelen Orman Sele Karşı Duramaz”
- İşçiye Dinlenmek, Tatile Gitmek Çok Görülüyor!
- DİSK-AR: Ücretler Erirken, Vergi ve Enflasyon Yükü Katlanıyor
- Bu Bakanlar Neye Bakıyorlar!
- İktidarın Muhalefete Yönelik Saldırıları Protesto Edildi
- KESK: “KHK'lı İhraçlar Görevlerine İade Edilmelidir”
- Bu Düzende İşçiler Sağlıklı Yaşayamaz!
- Kozasından Çıkmaya Çalışan Kelebek ve Çocuklarımız
- Türkiye Genelinde 1 Eylül Dünya Barış Günü Eylemleri
- Meydanlarda Barış ve Demokrasi Talebi Yükseltildi
- Başka Bir Gezegen Gibi
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Barış Mitingi Çağrısı
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
Son Eklenenler
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik her geçen gün dozunu artırdığı saldırılara karşı protestolar sürüyor. 2 Eylülde CHP İstanbul il örgütüne kayyum atanmasının ardından başlayan protestolarda emekçiler rejimin baskılarına biat...
- Nepal’de hükûmetin 4 Eylülde Facebook, X (Twitter), YouTube ve benzeri 26 platformu erişime kapatma kararı, gençlerin öncülüğünde işçi ve emekçilerin de katıldığı geniş protestoları tetikledi. Ülkede artan yoksulluk ve yolsuzluk karşısında biriken...
- Trump yönetimi işçi düşmanı ekonomi politikalarını, göçmenlere karşı saldırılarını, emperyalist savaşı körüklemeyi, Siyonist İsrail devletini desteklemeyi sürdürüyor. Emperyalist savaşın baş aktörü olarak Gazze’de yapılan soykırımı açık şekilde...
- İsveç sermayeli Omsa Metal fabrikasında çalışan işçiler, 2025’in ilk aylarında Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 Nolu şubede örgütlendiler. Şirket, sendikanın yetkisine itiraz ederken toplu iş sözleşmesi sürecinde de “sıfır zam” dayatmasında...
- Tanıdık birilerinden söz ederken “bizim Ahmet”, “bizim Ayşe” deriz. Bazen tarafını anlatırken “bizim takım”, “bizim parti” deriz. Hatta bazen hangi kimlik ve inançtan olduğunu tarif ederken de biz deriz. Gelin bu konunun üzerine duralım biraz. Biz...
- Türkiye’de rejimin her türlü muhalefeti ezmek, toplumu zapturapt altına almak ve bu yolla varlığını sürdürmek amacıyla hayata geçirdiği saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Öyle ki bu rejim, yargıyı sopası, medyayı borazanı, devlet kurumlarını...
- Aylardır maaşları, toplu sözleşmeden doğan fark alacakları ve bazı yan hakları ödenmeyen Genel-İş Sendikası üyesi İzmir Buca, Karşıyaka ve Konak Belediyesi işçileri yürüttükleri mücadeleleri büyüterek iş bırakma eylemi yaptı.
- Dede Korkut hikâyelerinin birinde Uruzlu bir çobanla, bir Peri birbirlerini severler. Ancak bu beraberlik lanetlenmiştir. Peri bir gün çobanı çağırır ve şöyle der: “Bende bir emanetin var ama bu emanet halkının başına bela olacak, bilesin.”
- İngiltere’nin başkenti Londra’da yaklaşık 300 bin kişi, Filistin halkı için bir kez daha meydanlara çıktı. Soykırımın 700. gününde yüzbinler, Gazze’deki zulmü protesto etti ve savaş suçlularından hesap sordu. İngiltere hükümeti, İsrail’in savaş...
- Endonezya’da emekçiler, giderek derinleşen yoksulluk, işsizlik ve gelir adaletsizliğine karşı ülke genelinde kitlesel protestolar düzenliyorlar. Geçtiğimiz aylarda Silahlı Kuvvetler Yasasının parlamentodan geçmesi üzerine toplumdaki tepki kitlesel...
- Genç kadın işçi kardeşimize üç sene önce ilk karşılaştığımızdaki kısa sohbetimizde kendi sözlerini hatırlattım. “Seyrelen orman sele karşı duramaz” demişti. “Evet, ya abi onu bile unutmamışsınız” dedi. “O ifadelerle ne anlatmak istemiştin?” diye...
- 2025-2026 eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte, öğrencilerin okul ve kırtasiye masraflarının artması Türkiye’nin birçok ilinde tepkiyle karşılandı. 5 Eylül’de İstanbul’dan Ankara’ya, Edirne’den İzmir’e birçok kentte Eğitim Sen öncülüğünde “...
- Kayyum yönetimindeki Van Büyükşehir Belediyesi tarafından işten atılan 223 işçinin işlerine geri dönme, İzmir Karşıyaka Belediyesi işçilerinin ücretleri için mücadelesi devam ediyor.