Buradasınız
“Rüyalar Ülkesi”nden Türkiye’ye Sefalet Büyüyor!
Esenyurt’tan bir işçi
ABD’li aktör Robert De Niro’nun, Twitter üzerinden “İşte Amerika” notuyla yaptığı paylaşım, köhneyen kapitalist düzenin pis kokularını, çürümüşlüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Görüntüler uzunca bir caddede yatıp kalkmak, çöplerin içinde yaşamak zorunda kalan evsizlerin çaresizliğini gösteriyordu. Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ABD, aynı zamanda dünyada en çok evsiz insanın sokakta yaşamaya mahkûm edildiği bir ülke! Peki, bu durum ABD’ye mi özgü? Maalesef değil!
Geçtiğimiz yıl ABD genelinde 568 bin kişinin evsiz olduğu ve sokaklarda yatıp kalktığı tespit edilmişti. Ülkede pandemi ilan edildiği günden itibaren üç-dört ay içerisinde 45 milyon işçinin işten atıldığını düşünürsek, sokakta yaşamak zorunda kalan insan sayısının da arttığını tahmin edebiliriz. Üstelik bu durum yalnızca Rüyalar Ülkesi olarak anılan ABD’ye has bir durum değildir. Demokrasinin beşiği sayılan İngiltere, Avrupa’nın güçlü ülkeleri olarak gösterilen Almanya ve Fransa... Milyonlarca insan işsiz olduğu için, işten atıldığı için, düşük ücret aldığı için, kendinde bu dünyanın sorunlarıyla baş edecek gücü bulamadığı için sokaklarda yatıp kalkıyor. Evsizlerin sayısı her yıl artmaya devam ediyor. Ülkelerin ekonomilerinin büyük olması, askeri veya politik olarak güçlü olmaları o ülkedeki işçilerin refah içinde yaşadığı anlamına gelmiyor. Aksine daha çok sömürülmeleri, yoksullaşmaları anlamına geliyor.
Bugün bizim ülkemizde evsiz sayısı nedir bilemiyoruz, çünkü böyle araştırmalar yapılmıyor. Gerçi biz bu araştırmaları yapan devlet kurumlarını, enflasyon ve işsizlik rakamlarına attırdıkları taklalardan, sürekli şapkadan tavşan çıkartmalarından biliyoruz. Dolayısıyla araştırma yapılsa dahi gerçek rakamların yansımayacağı ortada! Fakat gizlenemeyen bir gerçek var ki o da çok giderek yoksullaşıyoruz. Üç kuruş maaşımızın cebimizden nasıl eriyip gittiği, yaşadığımız mahallelerde tanık olduklarımız ortada.
Mücadeleyle tanıştığım ilk yıllarda deneyimli bir ağabeyimle konuşurken yıllardan beri kendime dert edindiğim bir şeyi sormuştum; “Koca koca marketlerin sahipleri reyonlarındaki, raflarındaki gıdaları çürütene kadar bekletip çöpe atacağına, neden yoksullara dağıtmıyor?” Kısa bir cevap vermişti; “o zaman onun adı kapitalizm olmaz!” O gün anlamıştım bu sistemde insani değerlerin, insanın hiç önemli olmadığını... Bugün marketlere yakın konteynerlerin önleri, çöp atılacak zamanlarda bir anda kalabalıklaşıyor. Önceden insanlar utana sıkıla bu çöpleri karıştırırken, şimdi çürük, ezik sebze ve meyveleri almak için birbirleri ile kavga ediyorlar.
Belki evsiz kalmak veya çöpten yiyecek aramak, ilk etapta hepimize uzak bir ihtimal gibi gelebilir. Bugün Covid-19’u bahane ederek tüm dünyada ekonomik krizin üzeri örtülüyor ama kriz gittikçe derinleşiyor. “İkinci dalgayı bekliyoruz” diyorlar. Bunu, ekonomik krizin sonuçlarını daha yakıcı şekilde yaşayacağız olarak anlayabiliriz. İşsiz kaldığımız zaman, kiramızı veya kredi borçlarımızı ödeyemezsek ne olacak? Bunu düşünmemiz lazım. Kime sığınacağız? 100 milyar liralık destek paketinin 98 milyarını patronlara verenlere mi? Bir anlamda iş güvencemiz olan kıdem tazminatımıza göz dikenlere mi? Pandemiyi fırsata çevirenlere, işçileri en kötü koşullarda çalıştıran ve kabul etmeyince işsizlikle tehdit edenlere mi?
Bu düzenin çivisi çıkmış kardeşler, gerçekler gün gibi ortadadır. Bizim tek kurtuluşumuz, sığınacağımız tek liman örgütlü mücadeledir! Sınıfımızın mücadelesinden, mücadele örgütlerinden uzak durup mazeretler üretmek, başka şeyleri öncelik haline getirip onlarla avunmakla elimize bir şey geçmediğini yaşadıklarımızdan biliyoruz. Son yıllarda yaşananlara bir bakalım. Bu aşağılık sistemde şeytanın aklına gelmeyenler, kapitalistlerin aklına geliyor. Bize ise dünyanın neresinde olursak olalım işsiz kalmak, evsiz barksız kalmak, sefalete mahkûm edilmek düşüyor. Gelin safları sıklaştıralım, omuz omuza verelim ve örgütlenelim. Kaderimizi kapitalistler değil, yürüteceğimiz mücadele belirlesin.
Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
Denize Düşen Yılana Sarılır
- Fransa’da Demiryolu İşçileri İş Bıraktı
- Gürcistan’da Binlerce Maden İşçisi İşsiz Bırakıldı
- İspanya’da Emekçiler: Bizim Üzerimizde Çamur, Sizin Elinizde Kan Var!
- İngiltere’de On Binler Filistin Halkı İçin Yeniden Meydanlara Çıktı
- İspanya’da Sel Felaketinde Can Kaybı Yükseliyor
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!
- Yunanistan Liman İşçileri İsrail’e Silah Sevkiyatını Engelledi
- İtalya’da Ulaşım, Liman ve Otomotiv İşçileri Grev Yaptı
- İspanya’da Emekçiler Yüksek Kiralara Karşı Meydanlara Çıktı
- Avrupa İşçi Sınıfı Emperyalist Savaşı Protestoya Devam Ediyor
- Savaşın Birinci Yılında Dünya İşçi Sınıfı “Emperyalist Savaşa Hayır’ Diyor
- ABD’de Liman İşçilerinden Kitlesel Grev
- Fransa’da İşçiler Greve Gitti
- İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki Saldırıları Dünyanın Dört Bir Yanında Protesto Edildi
- İşçiler Yoksullaştırma Politikalarına Karşı Mücadele Ediyor
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- ABD’de Binlerce Otel İşçisi Greve Gitti
- Dünya İşçi Sınıfı, Düşmanlaştırma Politikalarına, Hak Gasplarına ve Saldırılara Karşı Mücadeleyi Büyütüyor
- İngiltere’de İşçi Sınıfı Irkçılığa Geçit Vermiyor!
- Doro-Çiba: Hiroşima’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşlara Hayır!
Son Eklenenler
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...