Buradasınız
Savaşa Karşı Hayat Konferansı: İran’da İdamlar Durdurulsun!

Demokrasi İçin Birlik (DİB) 18 Aralıkta gerçekleştirdiği konferansta “Savaşa Karşı Hayat” şiarıyla bir deklarasyon yayınlamış, 76 kurumun imzasını taşıyan deklarasyona Türkiye’nin pek çok kentinden akademisyenler, sanatçılar, aydınlar, partiler, belediyeler, hukukçular, demokratik kitle örgütleri temsilcileri ve emekten yana kurumlar destek vermişti. Deklarasyonla birlikte, İran’daki saldırıların son bulması, idamların durdurulması talebiyle toplam 575 imza toplandı.
30 Aralıkta Demokrasi İçin Birlik Savaşa Karşı Hayat Konferansı bileşenleri, “İran’da İdamlar Durdurulsun” diyerek topladıkları imzaları teslim etmek üzere Cağaloğlu’ndaki İran Konsolosluğu önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. İran Konsolosluğu DİB heyetiyle görüşmeyi reddederken imzaları teslim almak için kapıları bile açmadı.
Açıklama öncesinde DİB adına söz alan Levent Tüzel, İran halklarının baskıcı rejime ve onun yoksulluk, yolsuzluk dayatmalarına karşı ayağa kalktığını ve 3,5 ayı geride bırakan bu isyanın ilk kıvılcımının Mahsa Amini’nin öldürülmesi üzerine yakıldığını hatırlattı. Diktatörlük rejimine “Yeter Artık” diyerek ayağa kalkan işçilere, kadınlara, gençlere uygulanan saldırılara dikkat çeken Tüzel şöyle konuştu: “İran rejiminin uyguladığı ulusal güvenlik söylemini, halkların üzerindeki baskıyı ve saldırıları buradan kınıyoruz. Yaşam hakkı her şeyin üzerindedir. İnsan hakları idam cezasını kabul etmiyor. Yılın son gününde, 2023’te tüm dünyada ve ülkemizde savaş siyaseti, savaş operasyonları, insan hakları ihlalleri, işkenceler, idamlar son bulsun diyoruz.”
Tüzel’in konuşmasının ardından basın açıklamasını DİB Koordinasyonu adına Ayşegül Devecioğlu gerçekleştirdi. Devecioğlu, İran halkına, kadınlara, demokratik bir hak olan protesto gösterilerine katılanlara, rejim güçleri tarafından uygulanan şiddetin kabul edilemez olduğunu belirtti. Devecioğlu: “İran yargı makamlarının verdiği ölüm cezalarını ve bugüne kadar iki İran yurttaşının idam edilmiş olmasını insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak görüyoruz. Demokratik protesto suç değildir ve cezalandırılamaz. Cezalar, yasaklar kaldırılmalı, idam cezaları derhal durdurulmalıdır” dedi.
Halk Ozanı Mahzuni
- Yüz Binler Alanları Doldurdu, Enkaz Altında Yaşamını Kaybeden Canlarımız Anıldı!
- Depremin 40. Gününde İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçlerinden Anma Eylemi
- Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü
- Dimdik Durun ki İyileşelim!
- Dayanışma, Yarına Dair Umudumuzu Büyüttü
- O Bebeğin Keskin Kılıç Gözleri…
- Samandağ Dayanışması Su Sorununa ve Salgın Riskine Dikkat Çekti
- İktidarın Üniversite Korkusu!
- Orman ve Meralar İnşaat Alanı Değildir
- Emekçiler Kirli Oyunlara Karşı Uyanık Olmalı!
- UİD-DER Varsa Umut da Var!
- Samandağ Dayanışma Koordinasyonu: Dayanışma Yaşatır!
- Ayağa Kalkacağım!
- “Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) Ne Kadar?”
- Emekçi Kadınlar 8 Mart’ta Meydanlarda ve Direniş Alanlarındaydı!
- UİD-DER Kadın Komitesinin 8 Mart Açıklaması: İnsanlığı Acı ve Kedere Boğan Çarkı Bozuk Düzene Karşı Mücadeleye!
- Kızılay Skandalı İktidarın Aynasıdır!
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Samandağ Sağlık Koordinasyonundan Acil Önlem Çağrısı
- Yunanistan’da Tren Faciası: Kaza Değil Katliam!
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube, 19 Martta 8. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Classes Butik Otel’de yapılan kurulda söz alan Şube Başkanı Özcan Atmaca, Mata işçilerinin direnişini selamlayarak konuşmasına başladı. “Mata bizim...
- Her yıl 21 Martta Ortadoğu ve Kafkasya halklarının “yeni günün”, özgürlüğün, isyanın, direnişin simgesi olarak kutladıkları Newroz, 2023 yılında “Her yer Newroz her daim Özgürlük/Her der Newroz, Her dem Azadi” şiarıyla karşılandı. 19 Mart Pazar günü...
- Türk-İş’e bağlı Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) 31. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ali Emiri Kültür Merkezi konferans salonunda yapılan Genel Kurulun ilk gününde, 6 Şubat depremlerinin felakete...
- Deprem, tsunami, sel, kasırga… Bunlar dünya var olalı beri meydana gelen doğa olaylarından bazıları. Tarihte insanlar bu tür doğa olaylarıyla nasıl baş edeceklerini bilmedikleri için türlü felaketlerle karşılaştılar, nice acılar çektiler. Kimi...
- Yoksullaşma, artan hayat pahalılığı, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları nedeniyle pek çok sektörde sendikalaşan işçilerin sayısı artıyor. Siyasi iktidarın işçi düşmanı politikalarından güç alan patronlar sınıfı, işçilerin sendikalaşma hakkına...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri “Depremin 40. gününde kaybettiğimiz canları yaktığımız mumlarla anıyoruz” diyerek 16 Mart günü anma eylemleri gerçekleştirdi. İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Kadıköy İskele Meydanında bir araya gelen...
- Maraş merkezli depremlerde on binlerce insan yaşamdan kopartıldı, milyonlarcası perişan ve evsiz bırakıldı. Fakat sermaye sınıfının kâr hırsı sınır tanımıyor; yakınlarını kaybetmiş, acı ve kedere boğulmuş, evsiz kalmış işçileri işten atmakla tehdit...
- 6 Şubat depremleriyle büyük yıkım yaşayan Adıyaman, Malatya, Diyarbakır ve Urfa’da halk şimdi de sel ve su baskınlarıyla boğuşuyor. Yağmur Adıyaman, Malatya ve Urfa’da sele neden olurken Urfa ve Adıyaman’da 15 kişi hayatını kaybetti. 5 kişi de kayıp...
- AKP iktidarında can bulan dünya görüşü için gelişme ve kalkınma demek; büyük kâr getirisi olan yollar, köprüler, havaalanları, bin odalı saraylardır. İktidar ve zengin olma hırsından körleşmiş zihinsel ve düşünsel bir yapıdan söz ediyoruz. Bu...
- Merhaba arkadaşlar, benim adım Gizem. Ben 17 yaşındayım ve okuyorum. 11. sınıftayım ama okula gidemiyorum. Çünkü burada 6 Şubatta deprem oldu. Ben bu mektubu niye size yazıyorum biliyor musunuz? Ayakta dimdik durun ki çabuk iyileşelim. Deprem...
- İstanbul/Tuzla’da bulunan Mata Otomotiv’de çalışan 1000’den fazla işçi 27 Şubattan bu yana mücadele ediyor. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, mobbing ve baskılara son verilmesi, ücretlerine yüzde 25 ek zam yapılması talebiyle başlayan...
- 6 Şubat sabahına korkunç bir haberle gözlerimizi açtık. Felaketin korkunç boyutları her geçen saat daha da açığa çıkıyordu. Saatler, günler geçerken insanların “devlet nerede?” feryatları göğe yükseliyordu. Televizyondan, sosyal medyadan çaresizce...
- Sömürücü egemenler, geçmişten bugüne hep aynı taktikleri izledikleri halde başarılı oluyorlar. Çünkü emekçiler, ezilen ve sömürülen kitleler örgütsüzler! Örgütsüz ve gideceği yolu bilmeyen insanlar kolayca yönlendirilirler. Böylece egemenler mağduru...