Buradasınız
Soma Katliamı Davası Sonuçlandı, Adalet Arayışı Sürüyor
13 Mayıs 2014’te gerçekleşen Soma katliamının davası Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde karara bağlandı. Ancak aradan geçen 7 yıla, ailelerin mücadelesine ve iki kere görülen davaya rağmen katledilen 301 Somalı maden işçisinin hesabı sorulmadı. Kâr uğruna ihmal edilen önlemler, umursamazlık ve en tehlikeli koşullarda bile çalışma baskısı sonucunda ölüme gönderilen 301 işçinin ailelerine bir kez daha büyük bir acı yaşatıldı.
Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülen davada mahkeme “bilinçli taksirle öldürme ve yaralama” suçlamasıyla yargılanan Soma Kömür İşletmesi patronu Can Gürkan’ı 20 yıl, mühendisler Efkan Kurt ve Adem Osmanoğlu’nu 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkemenin bu kararına başta madenci aileleri olmak üzere avukatlar, siyasi partiler ve işçi örgütleri tepki gösterdi. Madenci yakınları kararı yuhaladı. Madenci yakını Naciye Kara karara tepkisini kürsüye ayakkabısını fırlatarak gösterdi. Polis ailelerin kürsüye doğru yönelmesine engel oldu. Mahkemenin aldığı kararla Can Gürkan göz göre göre ölüme gönderdiği her bir madenci için sadece 25 gün hapis yatacak.
7 yıldır süren davada aileler gün gün mahkeme heyetine olan güvenlerini kaybettiler. Her duruşmadan sonra yaptıkları açıklamalarda mahkemeyi adaletin terazisini doğru tutmaya çağırdılar. Son duruşmanın yapıldığı gün madenci aileleri duygularını şöyle ifade ettiler:
Elmas Kaya: 19 yaşımda oğlumu kucağıma almıştım, beraber büyüdük. Ankara’da bir dev oturttular, yedi başlı oldu. Tek kişiye çalışır oldular, bizi evlatsız bıraktılar. Biz bizden sonrakiler için savaşıyoruz. Adalet istiyoruz. Adaleti belki biz göremeyeceğiz ama Ankara’daki dev devrilmedikçe ne adalet ne hak olacak!
Naciye Kaya: Biz adalet istedik. Şimdi bizi izleyenler “Soma’dan AKP’ye oy çıktı” diyecekler. Biz 301’ler yaşanmasın diye uğraştık. Cumhurbaşkanı “en yakınım bile olsa cezasını çekecek” demişti. İşin ucu kendine dokununca sustu. Bizi her gün öldürdüler. Bu adalet kokuştu, yerin altında kaldı!
Gülten Çolak: Torunlarımız bizim mücadelemizle, bizimle gurur duyacaklar, biz bu davanın peşini bırakmadık diye. Ama çıkan karardan gurur duymayacaklar. Onların çocukları ne diyecek? Nasıl bir vicdan bu? Adalet kime göre işliyor? Ezilenlere bu ülkede adalet olmadığını bir kez daha gösterdiler.
Maden işçinin oğlu Berkan Köse: Bu kara lekeye tüm ülke şahit oldu. Bu ülkede alın terinin ölüm olduğunu anladık. Sistem sermayenin yanında. Biz her zaman direneceğiz. Bu davanın arkasındayız.
İsmail Çolak: 301’i bu mahkemede yeniden öldürdüler. Burada bir cinayete tanıklık ettiniz. Zaten adil yargılama olmadı. Sonunda da beraat kararı verecek kadar gücünü almış. Biz asla unutmadık, unutmayacağız, biz bu mücadeleyi verirken emeğiyle geçinen insanlar katledilmesin diye mücadele ettik. Ama yargının olmadığı bir ülkede geldiğimiz nokta burası. Bu kararı verenler burada yargılanacak. Bir gün adalet herkese lazım olacak.
Gülten Kavas: Benim eşim orada üç gün çalışmıştı. Mahkeme Başkanı Allah’tan rahmet dilediğinde anlamıştım bu davadan bizden yana sonuç çıkmayacağını. “Bundan sonra 301 işçi daha öldürebilirim, çocukları babasız bırakabilirim” demektir bu karar. Babasını görmeyen var aramızda. Adalet yok. Adaleti bizimkilerle gömdüler.
İşçi avukatlarından Seçil Ege Değerli şu açıklamayı yaptı: “Bu salonda bu kararı bu heyet vermedi. Çok daha yukardan verilmiş bir karar bu. Bu salonda adalet 301 canla birlikte Can Gürkan’ın ayakları altında ezildi.” Avukatlardan Nergis Tuba Aslan da karara tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Katliamın üzerinden 7 yıl geçti ve gözlerimiz kepazelik gördü. 7 yıldır bu aileler adaletin peşinde, adaleti yakalayabilmek için canlarını dişlerine takıp mücadele veriyorlar. Bu davayı, sermayeyi koruyan kollayan, patronlara arka çıkan tüm devlet-kamu görevlileri, tüm sermayedarlar bir gün hesap verecek. Bizler vazgeçmeyiz. Türkiye’nin en büyük katliamından sonra başka işçiler, bu çürümüş düzende çarklar arasında ezilip hayatını kaybetmesin istiyoruz. Bu kararla bundan sonra işçilerin katliamına ferman çıkarmışlardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soma katliamında işçilerin ölmesine daha ilk günlerde “fıtrat” demiş, korumaları madenci yakınlarını yerde tekmelemişti. Mahkeme heyetine müdahale edilmiş, maden sahibi korunup kollanmıştı. Hükümet artan tepkiler karşısında kendini temize çıkarmak için işçileri “şehit” saymış ve ailelere konut verilmişti. Fakat yerin yüz metrelerce altında nasıl işçilerin canları kâr uğruna hiçe sayılmışsa yerin üstünde görülen davada da işçiler umursanmamış, patronlar göstermelik cezalar verilerek korunup kollanmışlardır. Soma’nın hesabını sormak için işçilerin örgütlü olmaktan baka bir çaresi yoktur.
- Soma’yı Unutmadık! Tekmecilerden Hesap Sormak İçin Tek Adam Rejimine HAYIR!
- Soma: Acımız ve Öfkemiz Dinmedi, Unutmayacağız!
- Soma Katliamı Davası Sonuçlandı, Adalet Arayışı Sürüyor
- Soma Davasında Yine Adalet Yok!
- Soma Katliamının Hesabını Soracağız!
- Soma Katliamının Altıncı Yılı: Acımız da Öfkemiz de Dinmiş Değil!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...