Buradasınız
Türk-İş Genel Kurulu, Sendika Bürokrasisi ve Polis Terörü
Ankara’dan UİD-DER’li işçiler

Türkiye’nin en büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş’in 21. Olağan Genel Kurulu 8-11 Aralıkta gerçekleştirildi. Türk Metal Sendikasına ait olan Büyük Anadolu Otel’de yapılan genel kurul, işçilerin ulaşmaması için seçilmişti. Zira şehrin oldukça uzak bir mevkiinde yapılan genel kurulun yeri, aslında bürokratların işçilerden ne denli korktuğunun da bir göstergesiydi.
Kurul sürecinde delegelerin söz alabileceği bir zaman dilimi de yoktu. Genel kurula bizler de UİD-DER’li işçiler olarak katılmak istedik. Ama öğrendik ki delegeler ve misafir kartı olanlar haricinde kimseyi içeri almama kararı almış sendika bürokratları. Ama biz yine de şansımızı zorlayarak gittik. Ancak işler hiç de istediğimiz gibi gitmedi. Zaten kurulun yapılacağı otele gitmek bizler için bir hayli zor oldu. Otele ulaştığımız zaman da önce güvenlik görevlileri tarafından, sonra da polis tarafından arandık. Aynı anda bizimle birlikte arama noktasında bulunan BDSP’li arkadaşların hazırladıkları bültenleri gören polis hepimizi bekletti ve sonra da bizi içeri alamayacaklarını söyledi. Nedenini sorduğumuzda da içeride oturacak boş yerin olmadığını, ayrıca misafir kartımızın da olmadığını söylediler. Oysa bizden önce birkaç arkadaş içeriye girebilmişti. Biz içeriye girmekte direttik ve polis değil sendikadan yetkili birileriyle görüşmek istediğimizi söyledik. Onlar da biraz beklersek yetkili birileriyle görüşebileceğimizi söylediler. Ama tahmin edersiniz ki ne gelen oldu ne de giden. Biz sonrasında defalarca arama noktasına giderek buranın bir işçi kongresi olduğunu ve bizlerin de işçiler olarak bu kongreyi takip etmek istediğimizi ve bize engel olamayacaklarını söyledik. Bize her defasında söylenen ise davetiyeniz yok, misafir kartınız yok gibi bahanelerdi.
İşin garipliğinin bu olduğunu, bir işçi kongresine davetiyeyle gelmek zorunda olmamamız gerektiğini dile getirdik. Ancak polislerin ve güvenlik görevlilerinin tavrı giderek daha da sertleşti. Bu arada bizler de ulaşabildiğimiz sendikacılara ve delegelere durumu anlatıp bize yardımcı olmalarını istedik. Her ne kadar çoğu bizi dikkate almasa da, Petrol-İş eski genel başkanı Mustafa Özgen yardımcı olmaya çalıştı ve içeri girmemizi sağlayacak misafir kartlarını getirdi. Ancak olaylar bundan sonra daha da büyüdü. Bize kart getirildiğini gören polis ve güvenlik amirleri bir anda bizim ve Mustafa Özgen’in etrafını sardı ve adeta tehdit eder biçimde bizi hiçbir koşulla içeri almayacaklarını, bizlerin öğrenci olduğunu ve kurulu provoke edeceğimizi söylediler. Bizler de onlara ısrarla amacımızın genel kurulu izlemek olduğunu, buna hakkımız olduğunu, öğrenci ya da işçi içeride olabileceğimizi, üstelik aramızda hiçbir öğrencinin de olmadığını belirttik. Mustafa Özgen de bize kefil olduğunu, herhangi bir sorunda sorumluluğu yükleneceğini söyledi, ancak onu da “eğer bunu yaparsanız sizi de gözaltına alırız” diyerek tehdit ettiler.
Böylece genel kurulu izlemek için salona alınmadığımız gibi, bir de polis ve güvenlik eşliğinde otelden çıkartıldık. Tüm bu tartışmalar yaşanırken kurula öğlen arası verilmişti ve otelin lobisi oldukça kalabalıktı, ancak bize destek olan, polisin ve Türk-İş’in tavrını eleştiren kimse çıkmadı. Kendilerine dönüp bunu hatırlattık, bize sahip çıkmaları gerektiğini söyledik, burasının bir işçi konfederasyonunun genel kurulu olduğunu ve bizim de işçiler olarak bunu izleme hakkımız olduğunu, Sendikal Güç Birliği’nin buna sessiz kalmaması gerektiğini belirttik. Ancak cılızca çıkan birkaç sesten başka hiçbir şey olmadı. Kurulun ikinci günü yine gittik otele. Öncesinde
Mustafa Özgen ve birkaç kişiyle tekrar konuşup durumumuzu anlattık ve yine bize yardımcı olmalarını istedik, onlar da bize yardımcı olacaklarını söylediler. Ancak bir önceki güne göre “tedbirler” biraz daha arttırılmış ve hatta giriş kapısına “Misafir Kartı Olmayanlar İçeriye Alınmayacaktır” bile yazmışlardı. Zaten görüştüğümüz pek çok sendika yöneticisi kendilerinin bile kurula bin bir zorlukla girdiğini, kavga etmek zorunda kalmalarına rağmen sendika çalışanı olan arkadaşlarının bile içeriye alınmadığını söylediler. Yani durum epey karışmıştı bir gün öncesinden. Arama noktasına geldiğimizde üzerimizde kimliklerimiz olmasına rağmen bizi yine içeri almadılar. Bu sefer de TÜMTİS Ankara Şube Başkanı Nurettin Kılıçdoğan bize yardımcı olmak istedi ve bizi içeri almak zorunda olduklarını, engelleme haklarının olmadığını söyledi. Yaşanan kısa süreli tartışma sonucunda, emniyet yetkilisi bundan sonra kiminle ya da hangi kimlikle gelirsek gelelim bizi asla içeri almayacaklarını, ısrar edersek hakkımızda işlem yapacaklarını sert bir biçimde ifade ettikten sonra bizi yine polis ve güvenlik kontrolünde otelden çıkardılar.Bütün bunlar elbette şaşırtıcı değil. Genel kurulunda delegelerinin bile söz hakkının olmadığı bir sendikal anlayıştan ne beklenebilir ki? Temel sorun da burada, işçilere ait olması gereken sendika yönetimleri bugün ne yazık ki sendika bürokratlarının elinde ve onlar da burjuvaziyle işbirliği içinde işçi sınıfını mücadeleden uzak tutmaktadırlar. Mustafa Kumlu başkanlığındaki Türk-İş yönetimi aynı zamanda AKP’nin yan kuruluşu gibi çalışmaktadır. Genel kurul sürecinde yaşanan bu gelişmeler bile sendikal bürokrasinin hangi boyutlara ulaştığının açık bir göstergesidir. Yapılan bir genel kurula mücadeleci işçilerin alınmaması, bürokratik birçok engelin çıkarılması ve kurula katılanların güvenlik görevlileri yetmiyormuş gibi bir de polisler tarafından didik didik aranması, durumun vahametini yeterince gözler önüne seriyor. Bugün itibariyle Türk-İş Genel Kurulu’ndan çıkarılacak en önemli sonuç belki de bu. Sendikal bürokrasinin ve Türk-İş’in devletin ve sermayenin güdümünden çıkmasının tek yolu, tabandan başlayarak “militan sınıf sendikacılığının” sendikalara hâkim olmasını sağlamaktır. Bu da mücadeleci işçilerin ve sendikacıların görevidir.
Afet mi Yoksa Cinayet mi?
- Cam İşçileri Grevde, İzBB İşçilerinin Direnişi Sonuç Verdi
- Sosyal Hizmet İşçilerinden Ortak Eylem: “Sefalete Teslim Olmayacağız!”
- İzmir Belediye İşçileri İşlerini Geri İstiyor
- KESK 8. Dönem TİS Taleplerini ve Mücadele Programını Açıkladı
- DİSK Emekli-Sen Ankara’da Emekli Buluşması Düzenledi
- Haydarpaşa ve Sirkeci Garları İçin Eylem
- Dev Sağlık-İş Bursa Sorumlusu Alper Küçük ile KÇP Üzerine Söyleşi
- Kamu İşçileri Ülke Genelinde Meydanlara Çıktı
- Özel Sektör Öğretmenlerinin Eylemine Gözaltı Saldırısı
- Kamu İşçilerinin Sefalet Zammına Karşı Eylemleri Sürüyor
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Mücadele Kazanım Getiriyor
- Türk-İş Sefalet Zammına Karşı Eylemlere Başladı
- Belediye-İş İstanbul 2 No’lu Şube Genel Kurulu Yapıldı
- KESK’ten Toplu Sözleşme Eylemleri
- Dev Sağlık-İş’ten Kamuda Sefalet Zammı Dayatmasına Karşı Eylem
- KRT TV İşçileri Beşiktaş Meydanından Seslendi
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Türk-İş’ten Maliye Bakanlığı Önünde Eylem
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- DİSK 15-16 Haziran Anma Etkinlikleri Gerçekleştirdi
Son Eklenenler
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...
- Siyasi iktidar zeytinlikleri yok edecek yeni bir torba yasayı Meclise sundu ve Temmuz sonuna kadar yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor.
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- Zeytinliklerin, ormanların, tarım arazilerinin sermayeye peşkeş çekilmesinin önünü açacak olan ve kamuoyunda “süper talan yasası” olarak adlandırılan “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Meclis Genel...
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) şirketleri İZDOĞA, İZBETON, İZULAŞ ve 185 İZSU çağrı merkezinde işten atılan 368 Belediye-İş Sendikası üyesi işçi, işlerine geri alınma talebiyle mücadele ediyor. İşten atılan işçiler arasında 1,5 senelik genç...
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...