Buradasınız
Tuzla’da İşçi Kurultayı

Tuzla Organize Sanayi Bölgesinde çalışan işçileri kapsayan işçi kurultayı, geçtiğimiz günlerde Aydınlı’da bir düğün salonunda yapıldı. Kurultaya Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi, EMEP yöneticilerinden Sabri Topçu, Deri-İş Şube Başkanı Binali Tay, direnişteki Kampana işçileri, ayrıca deri fabrikalarından, bölgedeki metal ve tekstil fabrikalarından işçiler katıldı. Kurultayın divan başkanlığını Binali Tay yaptı. Kurultayı açan Tay, ilk sözü Rimaks baştemsilcisine verdi. Sendikalaşma sürecini anlatan Rimaks temsilcisinden sonra kürsüye Kampana direnişçileri adına Dilek Göl geldi. Kampana’da yaşadıkları süreci özetleyen Göl, konuşmasının devamında AKP hükümetinin saldırılarından ve Ortadoğu’da yürüyen emperyalist savaştan söz etti, işçileri birlik olmaya çağırdı.
Göl’den sonra Deri-İş Başkanı Musa Servi bir konuşma yaptı ve işçi sınıfına dönük saldırıları eleştirdi. Daha sonra kürsüye gelen Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin kitleyi etkileyen bir konuşma yaptı. Kurultayda işçiler de söz aldı. Deri, tekstil, metal işçileri konuşmalarında çalışma koşullarının giderek kötüleştiğini, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması için mücadele etmek gerektiğini ve sendikaların bu temelde harekete geçmelerinin acil olduğunu dile getirdiler. Konuşmalardan sonra Divan sonuç bildirgesini okudu ve kurultay sona erdi.
***
Kurultay’da bir konuşma yapan Kampana direnişçisi Dilek Göl’ün konuşmasını aşağıda olduğu gibi yayınlıyoruz:
Merhaba sınıf kardeşlerim. Ben bir Kampana direnişçisiyim. Direnişimizin başından beri bizlerin destekçisi olan tüm sınıf dostlarımız, mücadelemize destek veren sendikalardan işçi arkadaşlar, hepinize tekrar merhaba! Ayrıca bu kurultayı düzenleyenlere de teşekkür ediyoruz.
Patron sırf sendikalı olmak istediğimiz için bizleri işten attı. Ama bu bizi yıldırmadı. Kampana işçileri olarak bir seneden uzun bir süreden beri bütün zorluklara rağmen direniyoruz. Örgütlenmemizden korkan patron önce içinde benim de olduğum iki kadın işçiyi işten attı. Ardından bize destek olan işçi arkadaşlarımız da işten atıldı. Ama bunlar bize boyun eğdirmedi, tersine direnişimiz giderek büyüdü. Bildiğiniz gibi deri iş kolu çok ağır bir işkoludur. Ancak işin kendisinden kaynaklı kötü koşullar yetmezmiş gibi, patronun dizginsiz saldırıları çalışma koşullarımızı daha da katlanılmaz hale getiriyordu. Hamile kadın arkadaşlarımız kanserojen kimyasalların kullanıldığı makinelerde doğumunun son haftasına kadar çalıştırıldı. Taşeron işçisi olarak adeta köle gibi çalıştırıldık. Çay saatimiz yoktu. Fabrikanın karşılaması gereken ihtiyaçlarımızı bile biz kendimiz karşılıyorduk. Örneğin lavabolardaki sabunu, tuvalet kâğıtlarını biz alıyorduk. Hiçbir hakkımız yoktu. İkramiyemiz yoktu. Bir tek 650 lira maaş alıyorduk. Yol parası yoktu. Servis yoktu. İşte biz bunlara dur demek için örgütlenmeye başladık. Çünkü en temel haklarımızı bile biz işçiler örgütlü mücadele verebilirsek koruyabiliriz ve ancak örgütlü mücadeleyle haklarımızı ilerletebiliriz.
Biz Kampana işçileri olarak bir yıldır, sendikalı olabilmek için fabrika önünde kurduğumuz çadırda direniyoruz. Ama çok iyi biliyoruz ki, Kampana işçisinin yaşadıkları filmin bir karesidir sadece. Bu sömürü düzeni bütün işçilere cehennemi yaşatıyor adeta. Dünya ekonomik bir krizin pençesinde kıvranıyor. Bu krizin sebebi olan kapitalist sistemin efendileri ise, krizi işçileri daha fazla sömürerek atlatmaya çalışıyorlar. Patronlar sınıfının hizmetindeki AKP hükümeti, işçi sınıfının haklarına karşı saldırı yasalarını bir bir hayata geçiriyor. Diğer düzen partileri de bunu önlemek için hiçbir şey yapmıyorlar.
Ağır sömürü koşulları altında çalıştığımız, işsizlikle, yoksullukla boğuştuğumuz yetmiyormuş gibi bir de patronlar sınıfının çıkarları uğruna sürdürdükleri emperyalist yağma ve talan savaşlarına sürükleniyoruz. Sermaye sınıfının örgütleri ve partileri Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmek için pek hevesli görünüyorlar. Türkiye de bu yağma savaşında başa güreşiyor. Amaç belli: emekçilerin kanı üzerinden bölgede kontrolü ele geçirmek, pastadan büyük payı kapmak.
Sendikal ve siyasal baskılar giderek artıyor. En temel demokratik haklarımız dahi karşılanmıyor. Kürt emekçilerinin haklı taleplerine sermaye sınıfı haksız savaşı tırmandırarak, şiddeti ve baskıyı arttırarak, daha fazla insanı tutuklayarak ve haksız yere uzun süreler hapiste tutarak cevap veriyor. Mücadeleci işçiler de bu baskı ve terörden fazlasıyla nasibini alıyor.Peki, tüm bunlara karşı durması ve mücadele vermesi gereken, işçi sınıfının ekonomik, sendikal ve demokratik haklarını savunması gereken, milliyetçi saldırganlığa, haksız savaşlara dur demesi gereken sendikalar ne yapıyor? İşçi sınıfının mücadele örgütleri olması gereken sendikalar ne durumda? Ne yazık ki bugün sendikalar mücadele yürütmekten aciz durumdadırlar. Bu durumun önde gelen sorumlusu, özellikle sendikaların bağlı bulunduğu üst konfederasyonların pasif, uzlaşmacı ve bürokratik tutumlarıdır. Sendikaları tekrar diriltmenin ve mücadele örgütleri haline getirmenin yolu taban örgütlülüğünü güçlendirmekten geçiyor. Bu anlamda konfederasyonların içinde yer alan, Sendikal Güç Birliği Platformu gibi muhalefet hareketleri son derece önemlidir. Sendikalar haricindeki işçi örgütlerinin, özellikle sınıf içinde çalışmayı başa almış örgütlerin ve siyasal partilerin mücadeleleri son derece önemlidir. Bilinçli işçiler olarak bizler de bu mücadelede yer almalı ve üzerimize düşeni yapmalıyız.
Üzerimize düşen bu görevi yerine getirmezsek tarih bizden hesap soracaktır, çocuklarımız bize bunun hesabını soracaktır!
Haksız Savaşlara Hayır!
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!
- Eğitim Sen: “Öğretmenler Sizin Projeniz Değil! Sürgüne Hayır!”
- Belediyelerde Grev Sesleri Yükseliyor
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
- “Tutuklu Öğrencileri Serbest Bırakın” Eylemleri
- DİSK: “Emeğimiz, Haklarımız, Geleceğimiz ve Demokrasi İçin Ayaktayız”
- Manisa’da Mercan Makina’da Direniş Başladı
- Sağlık Çalışanları Tıp Bayramında İş Bıraktı
- Tersane ve Belediye İşçileri Ücret Gaspına Karşı Mücadele Ediyor
- Metal İşçisi “Grev”, Belediye İşçisi “Ücret Gaspına Hayır” Dedi
- İstanbul’da Enerji, İzmir’de Tütün, Ankara’da Maden İşçileri Mücadele Ediyor
- İzmir’de Sunel Tütün İşçileri Greve Çıktı
- Doktorların “Beyaz Yürüyüş”ü Devam Ediyor
- Belediye İşçileri Ücret Gaspına Karşı İş Bıraktı
- Sendikal Baskılara ve Hak Gasplarına Karşı Mücadele Sürüyor
- Başpınar İşçilerine Yönelik Baskılar ve BİRTEK-SEN Genel Başkanının Tutuklanması Protesto Edildi
- BİRTEK-SEN Genel Başkanının Tutuklanması Protesto Edildi
- Antep Başpınar İşçileriyle Dayanışma Eylemleri
- Ağız ve Diş Sağlığı Çalışanları İş Bıraktı
- Chinatool ve Green Transfo Grevlerinde Anlaşma Sağlandı
Son Eklenenler
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...