Buradasınız
UİD-DER Pikniğindeydik
Bostancı’dan UİD-DER’li işçiler
Ne güzel şey kardeşler
haykırmak göklere
Dağlarımın koynundan
hep birlikte
Kartal kadar yırtıcı
bülbül gibi yumuşak
ve sizinle var olmak...
Bir Pazar gününü sıradanlığından çıkarıp, tüm coşkusuyla dayanışmanın, sınıf bilincinin ve bu bilincin yarattığı tüm değerlerin etrafında sıralanıp düştük yine yollara... Yaşadığımız düzenin tüm içi boş, sahte ve bir o kadar da bizleri birbirimize yabancılaştıran ve koparan dayatmalarına karşı...
Evet derneğimizin bir pikniğinde daha bir aradaydık. İkinci defa pikniğimize katılan iki kadın işçi arkadaşımız duygularını ve coşkularını şöyle anlattılar bizlere:
“Merhaba tüm UİD-DER’li dostlar,
İlk merhaba deyişlerin ne kadar önemli olduğunu sizler düşündürttünüz bize. İlk olarak da pikniklerinizde tanımıştık sizleri. Sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi, gerçek bir dostluk ve kardeşlik sıcaklığı vardı hepinizde, gözlerinizde!
İlk başta biraz tedirgin çıkmıştık yola. Tuhaf gelir mi bilmem size ama giysimizden konuşmamıza, yemek yememizden çocuklarımızın yaramazlıklarına kadar tedirgin ve bir o kadar da heyecanlıydık. Yola çıkarken otobüsteki coşkulu şarkılar ve marşlar kendimize getirdi bizleri. Belki inanmayacaksınız ama birçok ilki burada yaşadık öğrendik. İlk defa kalabalıklarla birlikte şarkılar, marşlar söyledik.
Hep kendimizi birçok konuda yeteneksiz ve beceriksiz sanırdık buraya gelene kadar. Eğitim gördüğümüz okullarda, işyerlerimizde ve hatta ailemizde, ne hissettiğimiz, ne düşündüğümüz sorulmamıştı bize. Bırakın konuşmayı, kendimizi ve düşüncelerimizi ifade etmeyi, yaşadığımız hayata, dünyaya ait olaylar karşısında ne oluyor ya da ne anlama geliyor diye düşünmeyi bile bilmiyorduk ya da biliyor idiysek bile unutmuştuk. Düşünmeyen, sorgulamayan, konuşmayan, uslu ve sindirilmiş garip varlıklardık sanki. Yani insana ait her şeyi, insan olduğumuzu unutturmuşlardı bize ve kadın olmanın verdiği zorluklar da tuz biberdi yaşadıklarımıza.
Ta ki sizleri tanıyana kadar...
İlk defa burada ne düşündüğümüzü sordunuz bize, ilk defa söz aldık ve düşüncelerimizi anlatmaya çalıştık. Ne büyük bir dönüm noktasıydı hayatımızda. Çekingenliklerimiz, sen beceremezsin diye yediğimiz tokadın 20 yıllık acısı silinmişti sanki hafızalarımızdan.
Asıl daha önemli bir şey vardı ki, biz UİD-DER ile tanışana kadar, hiçbir şeyin değişemeyeceğini, yaşamlarımızı katlanılmaz hale getiren sıkıntıların ve zorlukların bizlerin kaderi olduğunu ve bunlara katlanmak zorunda olduğumuzu düşünüyorduk. Öfkemiz de, tepkimiz de birbirimize yönelmekten bir adım öteye gitmiyordu. İşçi olmaya, sınıf olmaya dair ilk tohumları serptiniz aklımıza, yüreğimize. Öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki...
Yıllardır hem çok düşük ücretlerle hem de çoğu kez sigortasız çalıştık ve hep şükrettik halimize. Bizi bu koşullara mahkûm eden düzenin adının kapitalizm olduğunu öğrendik ve nasıl yıkılacağını da. Okumalı, öğrenmeli, birleşmeli ve örgütlenmeliyiz. Böylece bu düzeni yıkarak çocuklarımıza güzel günler kurmaktan başka bir seçeneğimiz yok. Kendimize güvenimizi, mücadele etmek gerektiği bilincini ve el ele omuz omuza her şeyi başarabileceğimiz inancını verdiniz bize.
Tüm disiplininiz ve davranışlarınızda, anlattıklarınız ve yaptıklarınızdaki uyumluluğu görüyoruz. UİD-DER çatısı altında her gün sınıfımız adına bilinçlenerek ve bildiklerimizi işçi kardeşlerimize anlatma isteğiyle mücadele etmeliyiz diyerek çalışıyoruz.”
Son sözlerimizi, pikniğimizin bilgi yarışmasında işçi kardeşlerimize hediye olarak verdiğimiz Elif Çağlı’nın şiir kitabından dizelerle bitiriyoruz;
Hoş geldiniz düşlerime,
dağlarımın koynunda
uyuyan kardeşlerim...
Hoş geldiniz sevdama
ve tutkularına insanlarımın
Hoş geldiniz özgürlük ve eşitlik şarkılarına!
Sınıf Dayanışmasına Bir Örnek
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...