Buradasınız
UİD-DER Yürüyor Mücadele Büyüyor!
Esenler’den bir kadın işçi
Selam sınıf kardeşlerim. Krizin faturası patronlara konulu ANKARA mitingine katılıp katılmama konusunda tereddütlerim vardı. Bir hafta çalıştım yoğun bir şekilde, haftasonu da evde dinlenmek, temizlik, hafta içinde olacak işler için hazırlıklarım kafamı meşgul ediyordu. Ama sonra şöyle düşündüm. Eşim gidiyor, çocuklarım gidiyor. En sevdiğim değerli insanlar gidiyor. Öte yandan evde bir hafta önceden sürekli bu miting konuşuluyordu. Battaniye, yiyecek, içecek, şunu yapacağız, bunu yapacağız… İçimden bir ses, ben de orada olsam diyordu. İçimdeki diğer bir ses de gitmeyeyim de evde dinleneyim diyordu.
Cuma akşamı olduğunda önümüzdeki o iki gün ben evde bomboş yalnız ne yapacağım diye düşündüm. Gidersem orada bir güce küçük de olsa bir güç katacağımı düşündüm. O gücün bizim gibi tek tek insanlardan oluştuğunu biliyordum. Ama bildiklerimizin bir faaliyete bir eyleme dönüşmediği sürece bir işe yaramadığını bildiğim için sonra ben de mitinge gitmeye karar verdim. Evden yeterince hazırlık yapıldığı için ben hiçbir şey almadan doğrudan derneğe gittim. Oradakiler tüm hazırlıkları tamamlamış beni ve benim gibi son gelenleri bekliyorlardı. Kapıda duran otobüsü gördüm. Dedim ki içimden bu otobüsle biz gideceğiz. Herkeste o tereddütsüz kararlılığı, o heyecanı, yüzlerine baktığımda bu ifadeleri gördüm. Oysa şu sıralar çoğu insanın yüzünde “mecburen yaşıyormuş” gibi ifadelere rastlanıyor sıkça. Sonra bindik otobüse. İçimde bu coşkudan ve heyecandan yana zaten en ufak bir şüphe yoktu ki. UİD-DER içinde olup da yaptığın bir şeyden tat almamak mümkün değil. Yolculuk çok güzel geçti. Ben köye giderken böyle uzun gidiyordum, ertesi gün 3-5 saat kendime gelemiyordum, kafamı kaldıramıyordum. Ama bu yolculuk farklı idi.
Ankara’ya vardığımızda oradaki derneği ve arkadaşları görme heyecanı benim kendimi daha iyi hissetmemi sağladı. Oraya vardığımızda hiç yorgunluk hissetmedim. Oraya gittiğimizde dernek açılmış, arkadaşlar bizi karşılamıştı. O kadar çok duygulandım ki! O an yaşadıklarım ve hissettiklerim BİZ BİR AİLEYİZ cümlesinin içini o kadar dolduruyordu ki. Kahvaltı hazırlanmış. Her şey bir düzen içinde, herkes herkese sevgi, saygı ve içtenlikle davranıyor. Çünkü, ben başka yerlerde böyle organizasyonlarda bulunduğum zamanlar hep bir bireysellik, hep bir bencillik, önce kendini düşünme, diğerleri ne olursa olsun ben yiyim, ben içeyim, ben oturayım düşüncesine tanık olurum. İşte burada, bu ailede bunlardan eser bulamazsınız. Başkaları da biz bir aileyiz derler. Bu dediklerine zaten kendileri de inanmazlar. Ama UİD-DER’de biz bir aileyiz dediğimiz zaman, yanındaki arkadaşını da, çevrendekileri de kendin kadar düşünürsün. Yaşadım… Çok duygulandım. Sonra oradan miting alanına gittik. Ailem yanımda olduğu için o otobüsle nereye olsa, o anda kavgaya gidiyoruz deseler o heyecanla gidecektim. Çok mutluydum. Çevremde mutlu yüzler, ne yaptığını bilen, hedefli yalanlarla beslenmeyen, çok güzel, heyecanlı, yürekli insanlar vardı. Ve miting alanındaydık.
Miting alanı bayram yeri gibiydi. Oradaki o hava ve insan gibi yaşamak adına attığımız sloganlar insana ayrı bir cesaret ve heyecan veriyordu. Miting alanında, güvenliğimiz için yapılan çember beni çok etkiliyor. Orada ayrışmak yerine birbirimize daha çok kenetlenmek, tek tek sesler yerine görevli arkadaşların söyleyeceği kurallara uymak, yani kendi kafamıza göre hareket etmemek. Ne kadar güzel bir şey, yaşamayan bilemez. Ve miting bittiğinde derneğe geldiğimizde işte tekrardan yedik içtik, oturduk, dinlendik. Sanki orası en lüks yerden daha lüks. Bizim en geniş ortamlarda bile rahat edemediğimiz durumlar ve zamanlar vardır. Oysa orada yan yana rahat ve mutluyduk. Tabii bu oraya ve birbirimize verdiğimiz emek sonucu olduğu için orası hepimize en güzel yerden daha güzel, en sıcak yerden daha sıcak ve samimi geldi. Ve zaman geldi tekrar yola çıktık. Ertesi gün Gebze mitingi vardı. Hepimiz yine canlı, heyecanlı bir şekilde yola çıktık.
Gebze’de çok farklı bir hava hissettim. Orada yine arkadaşlar çok güzel hazırlık yapmış bizi bekliyorlardı. Biliyorum ki UİD-DER’liler her zaman her yerde üstüne düşeni yapar. Çok güzel bir çorba yapmışlardı. Sıcak sıcak çorbalarımızı içtik. Şöyle bir kendimize geldik. Sonra haydi tekrar yola devam dedik. Gebze sokaklarındaki mitinge gittik. Yürüyüş kolu çok güzeldi. Caddelerden o işçi ailelerinin önlerinden geçerken çok heyecanlandım. Herkes bizi camlardan selamlıyor ve alkışlarla bizi destekliyordu. Çünkü bizler sadece kendimiz için bir şeyler istemiyorduk. Onun için sloganlarımızı onlar için de atıyorduk. Onlar bunu görüyorlardı. Amacımız bir yerden yürüyüp gelmek değil, bunu bütün işçi emekçi yani bütün sınıf kardeşlerimize göstermek, küçük de olsa bir bilinç vermekti. O yüzden Gebze mitingi çok harikaydı. Bence bütün mitingler Gebze gibi olsa, cadde ve sokaklarda yürüsek. Orada olduğu gibi kortejimize arkadan diğer insanlar da katılsa, atılan bu sloganlara destek verse, kendilerini bu sınıfa katsa diye düşündüm. Ama bir gün gelecek herkes ait olduğu yeri bilecek, sınıfının farkına varacak.
UİD-DER Yürüyor Mücadele Büyüyor!
Issızlığın Ortasında
Bitmeyen Bir Enerji
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...