Buradasınız
UİD-DER Hayatıma Dokundu
Gazi Üniversitesi’nden bir öğrenci

Merhaba arkadaşlar. Ben Ankara Gazi Üniversitesi’nden bir öğrenciyim. Sizlere 1 Mayıs’ta yaşadığım duyguları anlatacağım. Ben bu yıl UİD-DER ile tanıştım ve ilk 1 Mayıs’ıma UİD-DER ile birlikte katıldım. Daha önceleri 1 Mayıs benim için sadece resmi bir tatil gününden ibaretti. Burjuva medyanın yalanlarıyla yanıldığımı, 1 Mayıs’ın böyle bir gün olmadığını bu yıl UİD-DER ile tanıştıktan sonra anladım. Ve tabi 1 Mayıs’ın anlamıyla beraber günümüz gerçeklerini ve bunların kapitalizm ile olan ilişkilerini de yine UİD-DER ile anladım. UİD-DER hayatıma dokundu ve onu asıl olması gereken yöne doğru harekete geçirdi. Bu nedenle “YAŞASIN UİD-DER, YAŞASIN SINIF MÜCADELESİ!”
1 Mayıs’ı bir işçi kenti olan Gebze’de kutladık. Gebze’ye gitmeden önce 1 Mayıs’ın anlamı, onun işçi sınıfı için önemi ve 1 Mayıs’ı yaratan mücadele tarihi ile ilgili Ankara’da kendi temsilciliğimizde yapılan birtakım etkinliklere katıldım. 1800’lü yıllarda işçi sınıfının çetin mücadeleler ile elde ettiği hakları ve bu haklar uğruna bu topraklarda verilmiş mücadeleleri öğrendim. Etkinliklerimiz bu anlamda beni çok etkiledi ve 1 Mayıs’a ne olursa olsun katılmam gerektiğini düşündüm. Bu şekilde UİD-DER’li arkadaşlarımla Cumartesi akşamı Gebze’ye doğru yola çıktık. Gebze’ye varıncaya dek çok keyifli ve coşkulu bir yolculuk geçirdik. Yol boyunca şarkılar, şiirler ve marşlar hep birlikte coşkuyla söylendi. Sonraki gün alanda atacağımız sloganları yine hep birlikte atmamız ise bambaşka bir atmosfere sokmuştu beni ve diğer arkadaşlarımızı. Nitekim herkesin gözünde aynı coşku ve heyecanın parlaklığı vardı. 1 Mayıs gecesi Gebze’ye vardık. Orada bizi Gebze’deki UİD-DER’li arkadaşlarımız karşıladı. Geceyi o arkadaşlarımızın evinde geçirdik. Her şey ve herkes o kadar samimi ve içtendi ki öyle bir duyguyu daha önce yaşadığımı hatırlamıyorum. Vardiyalı çalışmasına rağmen gecenin o saatinde bize yemek hazırlamış olan o emekçi ablamı hiç unutmayacağım. Hele yaptığı dolmanın lezzeti hâlâ damağımda. Sabahın erken saatlerinde ailecek yaptığımız kahvaltıdan sonra hep birlikte Gebze UİD-DER temsilciliğine gittik. Evet, ailecek diyorum çünkü UİD-DER ailesinin bir ferdi olmak bana gurur veriyor ve beni mutlu ediyor. Alanda farklı yerlerden gelen mücadeleci işçi ve öğrenciler ile çeşitli düzlemlerde sohbetler ettim. Ve şunu anladım: Farklı şehirlerden hatta ülkelerden olsak da, dilimiz, rengimiz, inancımız farklı olsa da bizi bir araya getiren bir şey vardı. O da zulme ve adaletsizliğe bir başkaldırı, insanca yaşanılacak bir dünya için içten gelen haykırışlarımızdı. Haykırıyorduk o gün. Ancak haykıran sadece dillerimiz değil, gözlerimiz ve yüreklerimizdi aynı zamanda. Ve her bir nefesimiz o gün umut dolu tohumlardı. Ve o güne, işçi devriminin gününe duyulan özlemin nidasıydı alanı inleten yumruklarımız, sloganlarımız. Alana UİD-DER’in kıpkızıl korteji ile giriyorduk. Ellerimiz de kıpkızıl bayraklarımız dalgalanıyordu. Farklı sendikalardan, fabrikalardan, sektörlerden, üniversitelerden binlerce işçi ve öğrenci tek yürek, tek ses ve tek yumruk olmuştu.
Alandaki bu coşkulu ve mücadeleci işçileri görünce daha önce dernekte yaptığımız sohbetler geldi aklıma. Çürümüş bir kapitalist sistemin yarattığı acılar, savaşlar, açlık ve sömürüden en çok işçi sınıfı etkileniyor. Bu can çekişen sistem kendi çıkış yolunu ise tarihte daha önceleri olduğu gibi bir emperyalist savaş ile bulmak istiyor. Bu nedenle kardeş halkları birbirine düşman ettiren bu sistemin egemenleri din ve milliyetçilik ile kitlelere amansız bir militarizm ve şovenizm empoze ediyor. İşte tüm bu savaş, sömürü ve haksızlıklardan kurtulmanın tek yolu bu sistemi yıkmaktır diyorduk arkadaşlarımızla. Bunun ise tek yolunun işçilerin örgütlü mücadelesi olduğunu söylüyorduk. Daha önceleri bu söylediklerimizin çok zor hatta imkânsız olduğunu düşünürdüm. Ancak bu 1 Mayıs bana bunun çok da zor olmadığını ve en nihayetinde dünyanın tüm işçilerinin bir olup bu düzeni yıkacaklarını çok açık bir şekilde gösterdi. Çünkü böyle gelmedi ve böyle gitmeyecek, “İŞÇİLERİN BİRLİĞİ, SERMAYEYİ YENECEK.” Alanda söylediğimiz gibi el ele, kol kola, omuz omuza verip, bu mücadeleyi büyütmek hepimizin esaslı görevidir. UİD-DER bana dokundu ve beni değiştirdi. Benim de başkalarına dokunmam ve onları sınıf mücadelesinin saflarına katmam boynumun borcudur. 1 Mayıs’ın verdiği coşku ve güvenle “YAŞASIN 1 MAYIS, YAŞASIN SOSYALİZM!”
ATEŞ
İçinden Geçtiğimiz Süreç ve 1 Mayıs
Son Eklenenler
- Çalıştığım işyerinde arkadaşım Erman abi, televizyon kanallarının popüler yarışması MasterChef’de yapılan bir yemeği çok beğenmiş, çay molasında ballandıra ballandıra anlatıyordu. 350 gram dana bonfile, dana füme, 300 gram kestane mantarı, tereyağı...
- “Bir zaman makinesi olsa ve mesela üç yüz yıl öncesine gidebilsek bugünün dünyasından çok farklı bir dünya ile karşılaşırdık.” Böyle başlıyordu İşçi Dayanışması’nın bir önceki sayısında Emekçi Kadın köşemiz. Gelin geçmişe yolculuğumuzu sürdürelim....
- Eşe dosta selam. İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım karınca kararınca. Bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım. Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir.” Böyle diyordu işçi sınıfının yazarlarından...
- Düzce’de bulunan Standart Profil fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, artan enflasyon karşısında aldıkları ücretin her geçen gün erimesi sebebiyle, ücretlerinin iyileştirilmesini talep ettiler. Ancak Standart Profil yönetimi işçilerin bu...
- 1980’lerde İngiltere’de kadın bir başbakan iktidardaydı, adı da Margaret Thatcher’dı. Bu kadın başbakan emekten, işçiden, toplumdan yana ne varsa ona düşmandı. İngiltere’deki işçiler ona “süt hırsızı” derlerdi. Çünkü daha henüz Eğitim ve Bilim...
- Bir yere baktığımızda gördüklerimize bir daha dönüp bakarsanız mutlaka dikkatinizi çeken bir şey vardır. Ben de bir yere baktım ve dikkatimi bir manzara çekti. Bu manzaranın iki ayrı hikâyesi var. Burası benim ikamet ettiğim mahalledir. Kocaman olan...
- İnsanlık tarihi yüz binlerce yıl öncesine uzanıyor. Bu tarih içinde kısacık bir zaman dilimine yayılan ve birkaç yüzyıllık ömrü olan kapitalist sömürü düzeni, insanlık tarihinin en kanlı dönemini temsil ediyor. Yaşanan iki dünya savaşı, bugün içinde...
- Latince adı “Mare Pacificum” yani “Barışçıl Deniz” olan dünyanın en büyük okyanusudur Pasifik. Fakat adının anlamının aksine nice savaşlara ve acılara tanık olmuştur. İkinci Dünya Savaşının sonunda ABD tüm rakiplerini korkutmak, dünyanın mutlak gücü...
- RMT sendikasında örgütlü 41 bin demiryolu işçisi Haziran ayındaki 3 günlük tarihi grevin ardından talepleri karşılanmadığı için yeniden greve gitti. 27 Temmuzda greve çıkan RMT üyesi işçilerle birlikte demiryollarında müdür ve büro çalışanlarının...
- Geçtiğimiz günlerde tonlarca asbest bulunan Nae Sao Paulo isimli uçak gemisinin sökümü için Brezilya’dan Türkiye’ye getirileceği açıklandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum gemide 9,6 ton asbest bulunduğunu söylüyor. Oysa...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, Brezilya donanmasına ait Nae Sao Paulo savaş gemisinin söküm için İzmir Aliağa Tersanelerine getirilmesini bir eylemle protesto etti. Ankara’da Brezilya Büyükelçiliği önünde bir basın açıklaması...
- Gebze Tembelova’da bulunan Pulver Kimya’ya bağlı Conta Elastik’te çalışan işçiler, kötü çalışma koşullarına ve düşük ücretlere karşı Petrol-İş Sendikasında örgütlendiler. Yaklaşık 300 işçinin çalıştığı fabrikada, Petrol-İş çoğunluğu sağladıktan...
- İzmir Menderes Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Efe Rakı’ya ait Distile fabrikasında çalışan 24 işçi, geçtiğimiz aylarda Tekgıda-İş Sendikasına üye olduğu için işten atılmıştı. İşçiler sendika hakları için mücadeleye devam ederken, Distile patronu...