Buradasınız
UİD-DER Tuzla Temsilciliği Kampanya Standı
Aydınlı’dan bir metal işçisi

22 Kasımda UİD-DER Tuzla temsilciliğimizde de diğer temsilciliklerde olduğu gibi “İş Kazaları Kader Değildir! İşçi Ölümlerini Durduralım!” kampanyası için ilk standımızı açtık. Tuzla, tersane ve deri işçilerinin yoğunlukta olduğu bir bölge olduğu için pek çok iş kazası yaşamış ya da tanık olmuş işçiye denk geldik. Daha birkaç gün önce Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi’nde bir deri fabrikasında iki iş kazası yaşanmıştı. Ne yazık ki bu kazalardan biri ölüm ile sonuçlandı. Standımıza gelen deri işçilerinin çoğu bu acı olaydan bahsetti.
“Durum imza ile değişecek mi?” diye soranlar da oldu elbette. Derdimiz tek başına imza toplamak değil zaten. Asıl derdimiz duyarlılık yaratmak, işçileri bilinçlendirmek ve harekete geçirmektir. Artık işçilerin ölmemesi! Bunun için de bu kazaların “kader” olmadığını, gerekli önlemlerin alınmasıyla durumun değişebileceğini anlatıyoruz. Amacımız bu “kaderin” değişmesi için tüm işçi kardeşlerimizle bir araya gelmek ve güçlü bir ses çıkarmak. Hükümet sözde iş kazalarını engellemek için bir yasa çıkardı. Çıkardı çıkarmasına ama bu yasa yeterli değil ve yetmez. Bu yasanın patron için bir bağlayıcılığı maalesef ki yok!
Tersanede çalışan 2 işçi, standımıza gelip imza attıktan sonra iş koşullarından bahsettiler. Tersanede kum raspası denen bir yöntem ile gemileri boyadıklarını ve bu kumlamanın püskürtme yöntemi ile yapıldığını, sonuçta havada inanılmaz bir toz bulutu oluştuğunu anlattılar. “Bu toz bulutu içerisinde göz gözü görmez hale geliyor. 10 adım ötesini göremezsiniz” diye eklediler. Bu toz bulutunun meslek hastalıklarına yol açtığını anlattılar: “Bu yöntem yerine sulu raspa yöntemi kullanılmış olsa o tozlar ciğerlerimize işlemeyecek, su toz bulutlarını da temizleyecek. Ama Türkiye’de sulu raspa kullanılmıyor. Çünkü sulu raspada korozyon riski daha yüksek. Avrupa’da kum raspası kullanmak yasak ama burada değil.” Türkiye’nin büyüyen bir ekonomisi var! Bu ekonomi de işte böyle büyüyor!
Bir işçi ablamız da daha önce geçirdiği bir iş kazasından bahsetti. Servisten inmiş, iş yerine girerken yerler ıslak ve kaygan olduğu için abla kayıp düşmüş. Sırt üstü düştüğü için beli kırılmış. Abla, “sırtımda şu an 8 tane platin var. Benim bu olayım iş kazası sayılmadı. Çünkü ‘iş yerinde olmamış’ dediler.” Bir çok kazanın üzeri bu şekilde örtülüyor işte.
Kampanya süresince daha bu ve bunun gibi çok hikâyelere denk geleceğiz. Bunlar ilk defa duyduğumuz şeyler değil. Ama son olsun diye başlattık bu kampanyayı. İşçiler ölmesin, yaşasın diye. Bizler ölmeyelim yaşayalım diye. Tüm işçi dostlarımızı bu kampanyada yanımızda görmekten büyük bir mutluluk duyacağız.
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...