Buradasınız
UİD-DER’le 1 Mayıs’taydık
Bir grup UİD-DER'li işçi
Bizler sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’a, derneğimiz UİD-DER’le birlikte katılan bir grup işçiyiz. Tüm dünya işçi sınıfı için özel bir anlam ifade eden bu günün, bu yıl bizim için çok daha özel bir anlamı vardı. Çünkü bu 1 Mayıs, derneğimizin katılacağı ilk 1 Mayıs’tı. Bu mektubumuzda sizlerle, burjuvazinin uyguladığı faşizan terörün ve sendika bürokratlarının manevralarının yaşamamızı engelleyemedikleri coşkuyu paylaşmak istiyoruz.
Evet dostlar, bu 1 Mayıs, söylediğimiz gibi, bizim için ayrı bir önem taşıyordu. Belki bilmeyenleriniz olabilir. Derneğimiz UİD-DER geçtiğimiz Haziran ayında açılmıştı. Yani bundan yaklaşık bir yıl önce. Ancak henüz bir yılını doldurmamasına rağmen, genel merkezimizin yanı sıra, çeşitli işçi bölgelerinde temsilciliklerimizi açtık ve derneğimizin faaliyetlerine her ay biraz daha fazla işçi kardeşimizin katılmasını sağladık. İşte bu 1 Mayıs, yürüttüğümüz sabırlı, kararlı ve ısrarlı çalışmanın semeresini vermeye başladığını bize gösterdi. Kuşkusuz daha yolun başındayız ve kat etmemiz gereken uzun bir mesafe var. Ancak sayıları her geçen gün daha fazla artan yol arkadaşlarımızla bu yolu çok daha hızlı ve sağlam bir şekilde alacağımıza artık eminiz. UİD-DER pankartı altında toplanan yüzlerce kardeşimizin gözlerinde parıldayan ışık, hep birlikte yaşadığımız coşku ve sergilediğimiz kararlı duruş, bunun boş bir güven olmadığını kanıtlıyordu.
Doğrusunu isterseniz alana girmeden önce toplanmaya başladığımızda böylesine muhteşem bir kortej oluşturacağımızı kestirememiştik. Farklı bölgelerdeki dernek temsilciliklerimizden gelen gruplar bekleme yerine düzenli kortejlerle gelmeye başlayınca duyduğumuz coşkuyu size anlatamayız. Hele kocaman pankartımız açılıp, en öndeki yerini alınca! Görmeliydiniz.
Sloganlarımızın yazılı olduğu pankartlarımızla, kızıl flamalarımızla ve sloganlarımızla Kadıköy meydanına doğru yürüyüşe geçtiğimizde, yol kenarındaki insanların yüzlerindeki şaşkınlıkla karışık mutluluk ifadeleri ve alkışları bizi ayrıca coşturdu. “Bu dernek ne zaman kuruldu”, “bu kadar kısa sürede bu kadar insana nasıl ulaştınız”, “yeriniz nerede” gibi pek çok soruyla karşılaştık. Bunun yanı sıra, kortejimize girmek için izin isteyen ve bizlere katılan çok sayıda insan oldu.
Sizlerle bizi oldukça duygulandıran bir karşılaşmayı da paylaşmak istiyoruz. Kortejimiz toplanma noktamızda beklerken yanımıza gelen bir işçi, bizden üzerinde derneğimizin adının yazılı olduğu bir flamamızla bir şapkamızı istedi. Kortejimize katılmak için mi istiyorsunuz bunları diye sorunca, bize şunları söyledi: “Ben bir işçiyim. Babamsa 1 Mayıs 77’de Taksim’de ölen 36 işçiden birisiydi.” Konuşmasının bundan sonraki kısmınıysa, gözlerinden akan yaşlarla tamamladı: “Ben her yıl 1 Mayıs’a katılır ve çeşitli sendikalardan ve işçi derneklerinden flama, şapka türü şeyler toplarım ve o gün babamın mezarını ziyaret ederek bunları oraya götürürüm. Sizden de o yüzden istiyorum bunları.” Bunu duyduğumuzda bizim de gözlerimiz yaşlarla doldu. Doğrusu şehitlerimize bundan daha güzel bir armağan, ancak o alan yüz binlerle geri kazanıldığında verilebilir sanırız!
UİD-DER’li işçiler olarak alana giderken ve miting sonuna kadar, durmaksızın, faşizme, darbecilere, ırkçılığa, şovenizme, kapitalizme, emperyalizme ve emperyalist savaşa karşı işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan sloganlarımızı attık. Alandaki diğer devrimci işçilerle birlikte bizler de Türk-İş bürokratlarının işbirlikçi ve ikiyüzlü tutumlarını protesto ettik. İşyerlerinde hiçbir çalışma yürütmeksizin, sadece günü kurtarmak üzere organize ettikleri bu mitingde, sloganlarımızla, meydanı onlara bırakmayacağımızı gösterdik.
Halaylarımızı çektikten sonra ve miting sona erdiğinde, nasıl disiplinli gelmişsek aynı şekilde alandan ayrıldık. Kortejimizin düzenli ve disiplinli davranışını izleyen çevredeki bazı işçilerin de kendi aralarında şöyle konuştuğunu duyduk: “Bak işte işçi disiplini böyle olur, nasıl düzenli geldilerse öyle gidiyorlar!”
Önümüzdeki yıl, çok daha kitlesel ve birleşik bir 1 Mayıs’ta, derneğimiz UİD-DER’in çatısı altında buluşmayı diliyoruz.
Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Mücadele Birliği!
Aydınlı-Konaşlı’da Yıkım Öfkesi
May Day in Turkey: UID-DER was there!
Son Eklenenler
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...
- Son zamanlarda pek çok insanın aklında, dilinde aynı sorular var: Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Nasıl olur da insanlar bu kadar kötü olabilir? Teşbihte hata olmaz derler. Toprağı düşünelim. Toprakta her zaman zehirli bitkiler yetişebilir. Ama bu...
- İşyerinde, mahallede, parkta, sokakta, kahvede… Sohbetler döner dolaşır hep aynı soruya bağlanır: “Ne olacak bu memleketin hali?” Soru bakidir, cevabı ise yaşadığımız koşullara, ait olduğumuz sınıfa göre değişiklik gösterir. Çünkü işçi ve...
- Şair “Kuşların vurulduğu zamandır şimdi” demiş. Gerçekten de haksızın haklı, hırsızın namuslu, haydudun yiğit sayıldığı zamandır şimdi. Her gün yeni bir “bu kadarı nasıl olur?” sorusuyla başlıyoruz güne. Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir tekstil...
- Yaklaşık iki ay boyunca hakları için mücadele eden, bu süreçte polisin ve jandarmanın saldırısına maruz kalan, gözaltına alınan Fernas işçilerinden biri arkadaşlarından birinin çocuğunun ilk adımını direniş alanında attığını söylemişti. Bir başka...
- Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu...
- Bugünlerde kiminle konuşsak, herkes sorunlardan bahsediyor. Tezgâh başında, sokakta, pazarda, toplu taşımada, markette, bir hastanenin ya da bir okulun bahçesinde… Eğitimden sağlığa, kira derdinden geçim sıkıntısına, işçi ve emekçilerin gündemleri...