Buradasınız
“Yasal mı Değil mi?”
Uğradıkları haksızlıklar karşısında mücadele veren işçiler, kullandıkları yöntemlerin “yasal” olup olmadığı konusunda endişe ederler. Sendikaya üye olmaktan greve çıkmaya, iş durdurmaktan fabrikada toplu eylemlere kadar işçiler, yaptıklarının yasal olup olmadığını öğrenmeye bakarlar.
Kendi çıkarları için yasalar yaptıran, işlerine geldiğinde o yasaları uygulamayan, işyerinde iş güvenliği kurallarının ihlalinden vergi cennetlerinde kara para aklamaya kadar her türlü hileyi “yasal” kılıfına uyduran patronlardır. Onlar, çıkarları söz konusu oldu mu hiçbir yasa tanımazlar. Ama sıra haksız yere işten atılmaya karşı çıkan, atılan arkadaşına sahip çıkan; toplu halde sendikaya üye olmak, patrona iş güvenliği önlemlerini aldırmak, ücretinin ödenmesini, haklarının verilmesini isteyen işçilere geldi mi “yaptığınız yasa dışıdır” derler. Bu işçileri tazminatsız şekilde işten atmakla, polise bildirmekle tehdit ederler, “bozguncu” olmakla itham ederler. İşçileri korkuturlar ve toplu halde eylem yapmaktan men etmeye çalışırlar. İsterler ki işçiler her şeye boyun eğsinler, haklarını asla birlikte aramasınlar, örgütlü eylemlere girişmesinler.
İşçi eylemlerine ve mücadelelerine karşı bu baskıcı ve yasakçı tutum örgütsüz işçilerin zihinlerinin en derinlerine kadar işler. İşçi, meşru hakkı olduğu halde herhangi bir eyleme girişmekten kaçınır. İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığı bir işyerinde işçiler yasalarda var olan “işten kaçınma” hakkını kullanmaktan bile imtina ederler. Sendikaya üye olmak anayasal bir hak olmasına rağmen çoğu işçi, sendikaya üye olmanın yasal olup olmadığını sorar.
İşçilerin haklarını almak için harekete geçmelerini engelleyen, yaptığım acaba “yasal mı” sorusunu sordurtan, onları tedirginliğe iten patronların ve hükümetlerin işçi düşmanı politikalarıdır. Örneğin 12 Eylül darbesi sendikaları kapattı, işçilerin grev haklarını ellerinden aldı. Fabrikalarda işçilerin yan yana gelmesi, konuşması, birlikte karar alması derhal işten atma sebebi sayıldı. İşçiler kara listeye alındı, aleyhlerinde davalar açıldı. Hükümetler grevleri yasakladı. Mahkemeler işçi çıkaran patronları cezalandırmaktan imtina etti. Bu durum yıllardır böyle devam ediyor. Üstelik bugün OHAL koşullarında işçilere yönelik saldırılar daha da artıyor. Yasalar keyfi biçimde değiştirilip keyfi biçimde uygulanıyor. Bununla işçilerin yaşamı daha da zorlaştırılıyor. Yıllar içinde işçilerin hakkını arama eylemine “yasak”, yasa dışı” damgası vuruldu, vurulmaya da devam ediyor.
Oysa işçi sınıfının eylemlerinin “yasal” olup olmaması değildir önemli olan. Önemli olan işçi eylemlerinin meşru olmasıdır. Bir eylemin meşruiyeti onun haklılığına dayanır. Tüm zenginliği üreten ama sefalet içinde yaşayan işçi sınıfının ağır çalışma ve kötü yaşam koşullarına karşı verdiği tüm mücadeleler haklı ve meşrudur. Bu nedenle, işçilerin hakları için örgütlenip mücadele etmesi patronların yasalarına göre “yasak” olsa da işçilerin ve ailelerinin gözünde haklı ve meşru olmalıdır.
Patronların yaptığı haksızlıklar karşısında işçilerin birlikte eylem yapmaktan başka yolu yoktur. Son aylarda pek çok işyerinde ücretleri ödenmeyen, sendikaya üye oldukları için baskı gören işçiler iş durduruyorlar. Hem suçlu hem güçlü olan patronlar bu işçileri yaptıklarının yasal olmadığı konusunda tehdit ediyorlar. İşçinin ücretine el koyan, yasal haklarını gasp eden patronların, sıra işçilere geldiğinde yasalara bu denli bağlı olması biz işçilere çok şey anlatmıyor mu?
İşçiler ancak ve ancak yan yana geldiklerinde, birbirlerine güvendiklerinde, örgütlendiklerinde patronların korku duvarlarını yıkabilirler. Örgütlenen işçiler artık kendi eylemlerinin yasal olup olmadığını değil, patronların nasıl olup da bu kadar işçiyi sömürdüğünü sormaya başlarlar. Bilinçlenen işçi bu sömürü düzeninin yasalarının gerçekte işçilerin çıkarına olmadığını anlar. İşçi arkadaşlarıyla birlik olup haklarını sonuna kadar savunmasını öğrenir.
Öğretmen Niye Atanamaz?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...