Buradasınız
Yeni Bir Hayat
Bir tekstil işçisi
UİD-DER’le tanışmamla birlikte hayata farklı açılardan bakmaya başladım. Hayatımda yeniliklere açık bir insanım. Bu ortam ve bu ortamdaki arkadaşlardan birçok şey öğreniyorum. UİD-DER benim hayatımda bir ilk ve ilk defa kendi başıma bir şeyler başarabileceğimi gördüm, kendime olan cesaretimi bu dernek sayesinde kazandım. Ve buradan öğreneceğim çok şey olduğunu düşünüyorum. Burada birçok insanla tanıştım. İlk defa tanışmış olsak da yardımseverlikleri, paylaşımları, samimi olmaları, dayanışma içinde olmaları beni çok etkiledi. En güzeli de ben de artık o çemberin içindeyim. Bu yüzden bir sıkıntım olduğunda hepsi birlik olup çareler arıyorlar. Bu da beni çok şaşırtıyor. Belki de bu çok normal, aslında olması gereken de bu değil mi? Ama benim şaşkınlığımı mazur görün. İnsanlar sadece kendilerini düşünüyor. Benim için kimse bu kadar uğraşmamıştı. Buradaki insanlar herkesi düşünüyorlar ben de buna şaşıyorum. Buradaki insanlar işçi birliğini savunuyorlar. Ben de şunu anladım, birlik birçok şeyi başarmak demek. Hani derler ya “bir elin nesi var iki elin sesi var”, ne kadar doğru bir söz. UİD-DER hakkında söyleyeceklerim zamanla çoğalacak, oradaki bilgilerden ben de faydalanabileceğim.
Hayat insana birçok seçenek sunar, ama sen hayatı güzel beklersin. Hayat sana öyle zorluklarla gelir ki, her şeyi öğrenmen için dayatır sana. Acıyı, tatlıyı, açlığı, yokluğu öğrenirsin, daha küçük yaşta olgunlaşmaya başlarsın. Bana göre insan yeni şeyler öğrenir hayattan. Hani hiç yapmam dediğiniz şeyler vardır hayatta, benim de vardı, ama zincirlerimi kırmayı, tabularımı yıkmayı öğreten bir derneğim var artık. Derneğim diyorum çünkü UİD-DER bizim gibi işçilerin tek dayanışma yeri ve tek adresi bence. 12 Temmuz pazar günü tiyatrocuların pikniğine katıldım. Öncesinde ilk defa tiyatro izlemeye gittim. Belki onlar profesyonel oyuncu değillerdi ama onlar daha çok emek vermişlerdi yaptıkları işe, çünkü her şeyi kendileri yapmışlar. Dekorundan tutun da aksesuara varana kadar. Oyuncular da bizim gibi işçi, insan isteyince neler yapmıyor ki. İşte davetli olarak gittiğim o tiyatro oyunundan öyle mutlu ayrıldım ki, oradaki anlatılanlar gerçek yaşanmış bir olaydı. O tarihlerde yapılanları gözlerimizle görmesek de o gün resmen yüreğimiz titredi, gözlerimiz doldu. Oyunu heyecanla izledim, hayatımda ilk defa tiyatroya gittim diyebilirim. İnanmazsınız belki ama öyle. Tiyatro oyunu bittiğinde herkes ayakta alkışlıyordu o gururumuz işçi oyununu.
İşte bu anlattığım tiyatronun oyuncularıyla bir piknik organizasyonu oldu. Yine davetliydik. Ama tek kelimeyle süper bir gündü. Bu kadar çok insanla bu da ilk pikniğimdi benim. Anlayacağınız UİD-DER ilkleri yaşatıyor bana. Bütün gün onları izledim, beraber kahvaltı hazırladık, bulaşık yıkadık, çay keyfi yaptık, oyunlar oynadık, şarkılar söyledik, dayanışma, yardımseverlik söz konusuydu. Samimiyet ön plandaydı, tek kelimeyle muhteşem bir gün geçirdim diyebilirim kendi adıma… Ama bitmedi. 19 Temmuz günü de denize gittik. Bir iki hafta önceden planlar yapıldı. Hazırlıklar tamamlandı. Herkes hazır ama ben yine kararsızım o gün gelene kadar. Bir gün geliyorum dedim, ertesi gün vazgeçtim, ilk defa denize gidecektim. Niye gitmek istemediğimi ben de bilemiyorum. Belki de ilk olduğu için. Hep denizi sevmem derdim ve öyle geçiştirirdim. Ama gidince anladım ki her şeyin ilki başka güzel oluyor. Sabah kahvaltısı başka güzeldi, ilk defa kamyonun arkasına masaları sandalyeleri yerleştirip kahvaltı yaptım. Ama mükemmeldi. Sonra yüzmeye gittik. Ama yüzme bilmediğim halde denize girdim, korkmadım ama yüzemiyorum diye sıkıldım, denizin içinde topla oynadık. Saat 2-3 gibi öğlen yemeği için duştan sonra arabanın yanına gittik. İki arabanın arasına masa ve sandalyelerimizi yerleştirdik, kendimize gölge yaptık. Yine yardımlaşmayla dakikalar sonra yemek hazırdı. Yemekler yenirken sohbetler edildi, fotoğraflar çekildi. Hayatımda en zevkli en güzel günlerden biriydi, en çok hoşuma giden kamyonun arkasında yolculuk yapmaktı. Denize giderken de gelirken de şarkılar söyledik hep bir ağızdan. Anlayacağınız bu organizasyonların anlatılması zor, çünkü yaşamayan bilemez. Yaşadım, gördüm, söyleyecek kelimeler bulamıyorum. Beni UİD-DER’le tanıştıran tüm arkadaşlara teşekkürlerimi sunuyorum.
Bir işçiyim, kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum. Bir şeyler için çalışıp çabalıyorum…
Birlik beraberlik olunca her şey daha güzel, daha anlamlı.
Hayatı paylaşmak daha güzel.
İnsan gibi yaşamak için birlik olalım.
Savaşalım bir şeyler için uğraşalım.
İnanın kaybeden biz olmayız…
İŞÇİLERİN KAYBEDECEK NEYİ VAR Kİ?
Mücadele Bayrağını Yükseltelim!
Son Eklenenler
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde çalışan 213 işçi 21 Mayıs sabahı greve çıktı. Kocaeli Dilovası OSB ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında eş zamanlı grev başladı.
- Karabağlar, İzmir’de ikamet ettiğim ilçedir. Mahallelerinin büyük çoğunluğunda işçi ve emekçiler yaşar. Küçük bir kesimse tuzu kuru, küçük burjuvalardan oluşur. Belediye bu zengin semtlere gösterişli hizmetler sunarken, yoksul mahalleler hep ikinci...
- Grevdeki Temel Conta işçileri 22 Mayısta fabrika önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirerek işverenin grev kırıcı uygulamalarını ve saldırgan tutumunu protesto etti. Eyleme Türk-İş’e bağlı sendikalar, KESK İzmir Şubeler Platformu, Genel-İş...
- Küçük bir işçi çocuğu. Elinde, üstünde “Kreşe Gidemediğim İçin Greve Geliyorum” yazan kartonuyla poz vermiş. Muhtemelen annesi tarafından grev yerine getirilmiş. En küçük olmanın verdiği şirinlikle bütün işçilerin göz bebeği olmuş. Kreşte...