Buradasınız
UİD-DER’le Her Gün 1 Mayıs, Her Gün Mücadele Günü!
Bir grup kadın işçi
“1 Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı”, “Yaşasın 1 Mayıs!”, “ Dünya Yerinden Oynar İşçiler Birlik Olsa!”, “Hey! Hey İşçi Kardeş Kulak Ver sesimize”…
Merhaba kardeşler, bizler UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılan dört kız kardeş günlerdir bu sloganlarla yatıp kalkıyoruz. Çocuklarımız bile susmuyor. Bazen hep bir ağızdan başlıyoruz 1 Mayıs marşını söylemeye. Dışarıda, evde, hastanede, günlük işimizi yaptığımız her yerde. Gelin hep beraber 1 Mayıs’ın bizim ailedeki etkilerine bakalım:
Ben kardeşler arasında en büyük ablayım. Dört yıldır UİD-DER’le 1 Mayıs’a çocuklarımla katılıyorum. Her sene ayrı bir coşku ile o alanda yerimi alıyorum. Bu sene de olması gerektiği gibi UİD-DER’le alandaydım. İnanılmaz bir coşkuyla 1 Mayıs’ı kutladık. Akşam eve gittiğimde içimde bir müzik grubu sürekli sloganlar atıp duruyor, durduramıyordum. Bazen mırıldanıyor bazen ise kendimi tutamayıp sesli bir şekilde haykırıyordum. Kocam beni sadece izliyordu. Çünkü bu durum her sene yaşadığımız şeydi. Ben her 1 Mayıs’tan sonra üç dört gün marşlar ve sloganlarla yatıp kalkarım. Sonra rutin hayata devam ederim. Ama bu sene, bir gün sonrasında kız kardeşim çocuklarını alıp bana geldi. Bir yandan kardeşim bir yandan 5 yaşındaki kızı, biri slogan atıyor, diğeri marş söylüyor. Kocam üçümüzün arasında kalmış sesini de çıkaramıyor. Hem iki kadınız hem de UİD-DER’in kadın komitesindeyiz. İstese de sesini çıkaramıyor. Kardeşler 1 Mayıs’ın coşkusu bizim evde hâlâ devam ediyor. Sanırım seneye kadar anca duruluruz. Bu coşkuyu paylaşmaya tüm kadınları çağırıyorum.
Ben de ikinci büyük ablayım. İki çocuğum var ve hamileyim. Daha önce kardeşlerim 1 Mayıs’tan bahsediyorlardı. Ama Muğla’da yaşadığım için söyledikleri bende bütünleşmiyordu. Bu sene UİD-DER’le 1 Mayıs’ta çocuklarımla alandaydım. Kardeşlerim bu coşkunun büyüklüğünü hep anlatırlardı. Bir parça da olsa abartı olduğunu düşünüyordum. Bu kadar coşkulu ve güzel olacağını beklemiyordum. Ama o coşkudan o kadar etkilenmişim ki susamıyorum. Küçük kızımı da susturamıyorum. Kızım 5 yaşında ve 1 Mayıs’ın ne olduğunu bilmiyor. Ama o da bu inanılmaz coşkudan etkilenmiş ki, sürekli “Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Arjin!” deyip duruyor. Tabii ellerini yumruk yapmayı da ihmal etmiyor. Bu arada “Arjin” küçük kızımın adı. Ablamlar ile beraber her gün yeniden 1 Mayıs’ı evde yaşıyoruz. Buradan herkese şunu da belirtmek istiyorum. 1 Mayıs gibi önemli günler hep yaşasın, yaşatalım. 1 Mayıs iş saatlerinin kısaltılması için verilen mücadele sonucu bizlere bırakılan bir gün. Ve kız kardeşimin işi çok ağır ve tehlikeli. Bu nedenle iş saatlerinin kısalması talebi benim de talebimdir.
Ben üçüncü büyük kardeşim.Ben de yılladır UİD-DER’le 1 Mayıs’ta alanlardayım. Bu sene de tabi ki UİD-DER saflarında yürüdüm, ailemle beraber. İşçi semti olan Gebze, kurduğumuz disiplinli korteje kilitlendi. Taleplerimizi en gür ve coşkulu sesimizle yürekten haykırdık. Gün boyu sloganlar attık, marşlar söyledik ve halaylar çektik. Bir senenin yorgunluğunun keyfini çıkardık, heyecanını yaşadık. Fakat eve gittiğimde enerjim hâlâ yerindeydi. Sloganları, marşları bağıra bağıra haykırmaya devam ettim. Küçük kardeşim artık dayanamayıp “sloganları, marşları ben de tekrarlıyorum içimden hem de kimseyi rahatsız etmeden. Lütfen, sesin çok kötü. Biraz acı bize” diyip sitem etti. Ben ise susuyor, bir süre sonra kaldığım yerden devam ediyordum. Hem de tek başıma değil ablam ve yeğenimle beraber. Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!
Ben en küçük olanıyım. UİD-DER’le üçüncü kezdir 1 Mayıs’a katılıyorum ve 1 Mayıs’ın biz işçiler için ne anlam ifade ettiğini bilerek katıldım. UİD-DER ile tanışmıyor olsaydım muhtemelen 1 Mayıs ruhunu anlamadan 1 Mayıs’ın tüm işçilerin birleşik, örgütlü ve kitlesel katılımı olmadan, fabrikalardan, işyerlerinden işçilerin alanlara akması gerektiğini bilmeden ve bunun için hem kendi işçilik bilincimde olup aynı zamanda diğer işçi kardeşlerimi de bu bilince taşımam gerektiği bilincinde olmadan bireysel katılıp, korteji olmayan, düzeni olmayan örgütsüz izleyici kalabalık içerisinde yer alacaktım. Ama şimdi 1 Mayıs çalışmalarında astığım her afişin, dağıttığım her bildirinin, 1 Mayıs alanlarında atacağım her sloganın bu mücadele zincirini daha da güçlendirerek ileriye taşıyacağını bilmenin verdiği gurur ve heyecanla UİD-DER saflarında yer aldım. Ablalarım anlattı zaten bizim evde 1 Mayıs’ın etkileri devam ediyor. Evde sessiz otururken bir bakıyorum ablalardan biri bağıra bağıra 1 Mayıs marşını tutturmuş söylüyor. Evet 1 Mayıs coşkulu ve UİD-DER’e yakışır bir şekilde yapıldı. Ama artık birileri ablalarımı sustursun, sesleri gerçekten çok kötü. Biji Yek Gulan, Yaşasın 1 Mayıs!
Tahterevalli
Hiçbir Şey Bizleri Yıldıramaz
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...