Buradasınız
1 Mayıs 1886’yı Unutmayın!
İstanbul’dan kir kadın işçi
Yüreğimiz kıpır kıpır. Herkeste bir telaş, bir heyecan! Herkes bir yana koşturuyor. Tiyatromuz birazdan başlayacak, salon geceden hazırlanmış. Gelinlik kızlar gibi süslenmiş. Bir yanda pankartlarımız, bir yanda flamalarımız. Her taraf kızıl kızıl, gelincik tarlası gibi. Hele 1 Mayıs pankartı. Işıklar söndüğünde kızıl rengi tıpkı geçmişten geleceğe bir bayrak gibi alev alev yanıyor. Girişte sınıf mücadelesinin şanlı günlerini simgeleyen resimler, hemen yanında “1 Mayıs Karanfilleri”nin resimleri. Gözleri çakmak çakmak bize bakıyor. Onlar mıydı darağacında şehit düşen? Anıları ve yaşamlarıyla tüm dünya işçilerine böylesine şanlı bir mirası bırakan? Bizim gibi etten kemikten insandılar, ama yürekleri kocaman devdi onların. Bize bakıyorlar ve şöyle diyorlar: “1 Mayıs 1886’yı unutmayın!”
Saat yaklaşıyor. Az kaldı ve ilk gelen otobüs göründü. Sonra peş peşe temsilciliklerimizden ve mahallelerimizden gelen misafirlerimiz. Hep beraber karşıladık misafirlerimizi. Kimi gülümsedi, kimi selam verdi, kimiyse slogan attı. “UİD-DER yürüyor mücadele büyüyor”! Onlarda da bir merak, bakalım nasıl bir tiyatro olacak diye. Salon öylesine tıklım tıklım doluydu ki gençlerimizin çoğu ayakta kaldı. “Aman canım biz değil miyiz 8 saatin üstüne bir 8 saat daha ayakta fabrikalarda zorunlu olarak çalışan. Bunun için gönüllü olarak ayakta izleriz. Hem de tüm arkadaşlarımızın emeğine sağlık”.
Temsilci arkadaşımızın açılış konuşmasıyla başladı tiyatro etkinliğimiz. Emperyalistlerin 1 Mayıs yaklaştıkça tüm dünyada işçi sınıfına nasıl saldırdıklarını, bu topraklarda ise hem yeni yasalarıyla hem de faşizan uygulamalarıyla işçi sınıfına ve Kürt halkına neler yaşatıldığını anlattı. Bizlerin UİD-DER olarak Kürt halkının haklı mücadelesinin yanında olduğumuzu ve Newroz mitinginde nasıl da coşkuyla “Kürtlere özgürlük!” sloganımızı haykırdığımızı, SSGSS mitinginde egemenlerin yasalarına karşı alanda taleplerimizi yükselttiğimizi anlattı. Bugüne kadar birçok yol kat ettik ve daha yapacak çok işimiz var dedi.
Ardından UİD-DER’i anlatan tanıtım belgeselini izledik. Ve merakla beklediğimiz tiyatro oyunumuz başladı.
1886’da işçiler sokaktaydı. Artık canlarına tak etmişti Chicago’lu işçilerin. Patronlar da boş durmuyorlardı. Balolarda işçi sınıfını nasıl alt edeceklerini düşünüyorlardı. Ve derken bir provokasyon tezgâhlandı. Bunun sonunda işçi önderlerine idam kararı verecek bir mahkeme. Hani aradan bu kadar uzun yıllar geçmese sanki bugünü anlatıyor derdik. Bugün de aynı oyunları oynuyor patronlar sınıfı. Onların yöntemleri değişmemişti. Ordu, adalet, devlet, patron hepsi domuz topu gibi birleşmişti. Bugün bu kan emiciler toplantılarını hep işçilerin gözünden uzakta yaparlar. Ve bilmeyiz kapalı kapılar ardında neler planladıklarını. Yalnızca sonuçlarını yaşarız. Ama tiyatronun patronlar sahnesinde, böylesine kanlı planların nasıl da büyük bir iştahla, ama aynı zamanda bizim gücümüzden korkarak yapıldığını gördük. Çünkü onların kaybedecekleri kocaman bir saltanatları vardı, işçilerinse yalnızca zincirleri. Onlar bizim gücümüzü çok iyi biliyordu. Bir de biz bilebilsek yıllarca bu oyunların kurbanı olmazdık.
Patronların neler yapabileceğini, egemenlerin ne kadar da acımasız olduğunu gösterdi oyun bir kere daha. Oyunu izleyen ve şu an grev ve direniş mücadelesi yürüten Bosal ve Farplast fabrikalarındaki arkadaşlarımız oyunda kendilerini gördüklerini söylediler. Mücadeleleri sürecinde buna benzer yöntemleri patronların hâlâ uyguladıklarından bahsettiler. Neler tezgâhlamıyorlardı ki patronlar. İşçileri birbirine kırdırtmak için suni ayrımlardan tutun da, bir araba dolusu grev kırıcı işçi getirip greve saldırmaya varana kadar, her şey yapıyor patron.
Çeşitli fabrikalardan oyunu izlemeye gelenler, oynayanların işçi olduklarına inanamadılar. Mimikleriyle, hareketleriyle, coşkuyu ve acıyı hissettirmeleriyle, çok profesyonel bir iş çıkarmışlardı. Katılanların birçoğu 1 Mayıs’ı yalnızca Türkiye’deki 1977 tarihiyle bildiklerini ama 1886 tarihini de öğrendiklerini anlattılar. Bugünkü kazanımlar için ne kadar bedel ödendiğinin farkına vardılar. Ve şunu söylediler: biz de hayallerimizi Parsonslar kadar geniş tutmalıyız! Yalnızca 8 saat değil fabrikalarımızdaki daha da kötü olan koşulları düzeltmek için mücadele etmeliyiz. Bunu gösterdiği için de UİD-DER’deki arkadaşların hemen hepsine yürekten teşekkür ettiklerini söylediler.
Geçmiş deneyimleri bize aktaran ve tarihe ışık tutan UİD-DER ve işçi tiyatrosuna, her bir ayrıntısında emeği olan işçi kardeşlerimize, döktükleri her damla ter için teşekkür ediyoruz. O ateşi yüreğimizde daha da alevlendirdikleri için canı gönülden ellerine sağlık diyoruz.
Yaşasın 1 Mayıs! Biji Yek Gulan!
Bizim Tiyatromuz
Sekizler Başlattı, Milyonlar Sürdürüyor!
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...