Buradasınız
Acılı Aileler Haklı Tepkiler Veriyor
Kartal’dan UİD-DER’li bir öğretmen

AKP, 7 Haziran genel seçimlerinde Erdoğan’ın başkanlık heveslerine ve 2071’leri bulan iktidar planlarına “hayır” dendiği için emekçileri cezalandırıyor. Türkiye, 90’lı yılların baskı, şiddet ve devlet terörünün ortasına bir ay gibi kısa bir süre içinde düşürülüverdi. AKP, işsizliğin, yoksulluğun, her türlü umutsuzluğun pençesindeki Türkiye halklarına karşı “ya kırk satır, ya kırk katır” dercesine saldırıya geçmiş durumda. Kürt halkına yönelik saldırı politikaları bugün kanlı bir hale dönüştü. İnsanlar kirli bir savaşta katlediliyor. Hükümet, yürüttüğü politikalara insanların sessiz sedasız alet olmasını istiyor. Ama köprünün altından çok sular aktı, her şey geçmişteki gibi değil! Milliyetçilik zehrinin etkisinde bu politikalara alet olan insanlar olmasına karşın, bu aşağılık saldırıları, tehditleri, gözaltıları, tutuklamaları göze alarak öfkesini haykıran insanların sayısı da az değil. Bu sesleri bastırmak isteyen yalnızca iktidar yandaşı basın değil, polis, mahkemeler değil. Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan bile bu sesleri kendi bildik tarzında cevaplarla bastırmaya çalışıyor.
Birkaç gün önce, Osmaniye’deki bir taziye evi telefonla aranıyor. Arayanın Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu öğreniliyor, telefona hayatını kaybeden Hakan Aktürk’ün kız kardeşi bakıyor ve arayana “sen” diye hitap ederek, “Kimsin sen, Cumhurbaşkanı mısın, Başbakan mısın?” diye soruyor. “Cumhurbaşkanıyım” diyen Erdoğan’a “Senin Bilal’in de böyle bayrağa sarılı gelirse bizi anlarsın. Senin oyların azaldı diye bizim çocuklarımızın, ağabeylerimizin bedel ödemesi mi lazım” diyen kadına, Cumhurbaşkanı bildik hor gören, aşağılayan tarzıyla cevap veriyor: “Ağabeyin de bu mesleği seçmeseydi!”
Bugüne kadar “ne mutlu şehit annelerine, ne mutlu onun tüm yakınlarına” diyen Erdoğan, kendisine yüce bir zat gibi davranılmayıp hesap sorulduğunda, ölümün bu mesleğin fıtratında olduğunu ima edercesine bir cevap veriyor.
Soma’nın, Ermenek’in ardından işçiler sorumlulardan hesap sorulmasını istediklerinde, ruhsuz bir şekilde, “bu mesleğin fıtratında kaza var, kaza olmayacak diye bir şey yok” diyen Erdoğan, iktidarlarını sağlamlaştırmak için yarattığı savaşta ölen askerlerin acılı yakınlarına da “bu mesleği seçmeselerdi” diyor.
Damatlarını kaybeden ve ikinci bir acı yaşamak istemeyen aile, uzman çavuş olan oğullarının istifasını vermesini istiyor. Hakan Aktürk’ün kayınvalidesi “savaş ise hep beraber gidelim… Ama savaş yok, bir şey yok ortada, herkes koltuğunda rahat oturacak diye neden bizim çocuklarımız ölsün?” diye haykırıyor.
Son bir ayda acılı ailelerden çok haklı tepkiler gelmeye devam ediyor. Bu savaş onların savaşı değil, bizim savaşımız değil. Bu AKP’nin iktidar olma savaşı, bu savaşta bizleri birbirimize kırdırmak istiyorlar. Arçelik-LG direnişçisi Alpaslan Ateş’in “İşçiler Barış İstiyor” forumunda dediği gibi, “Biz birbirimizin canının yakarken onlar kovalarını kan çeşmelerinden dolduruyorlar…” Onların kan kovalarını doldurmayalım. İnsanca yaşamak istiyoruz, haksız savaşlarda egemenlerin çıkarları için ölmek istemiyoruz. Bu dökülen kanları durduracak olan da, daha iyi bir yaşamın yolunu açacak olan da işçilerin birliğidir, örgütlülüğüdür.
Örgütlüysek her şeyiz, örgütsüzsek hiçbir şey!
HEMA’da 500 İşçi Grevde
Savaş da İstemiyoruz Düşmanlık da!
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- 7 Ekim’in Birinci Yılı: Emperyalist Savaş Büyüyerek Devam Ediyor
- Ukrayna Savaşının 2. Yıldönümü: “Emperyalist Savaşa Karşı Mücadeleye!”
- Ukrayna Savaşının İkinci Yılı: Ukrayna’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşa Hayır!
- Filistin ve Ortadoğu’da Emperyalist Savaş Yangını Devam Ediyor
- Bütçe Holdinglere Akıyor, Holdingler Savaştan Besleniyor!
- Milyonlar Meydanlarda Filistin Halkıyla Dayanışmayı Büyütüyor
- Emperyalist Savaşa Karşı İşçilerin Uluslararası Dayanışmasının Önemi
- Savaş ve Biz İşçiler
- Akan Kan Bizim de Kanımızdır!
- Filistin Halkıyla Dayanışma Büyüyor: Emperyalist Savaşa Hayır!
- Japon Doro-Çiba Sendikasının Filistin Sendikalarına Yanıtı
- Filistin Sendikalarının UİD-DER’in Mesajına Yanıtı
- Türkiye’de ve Dünyada Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri: “Savaşı Durdurun!”
- Savaş Emekçiler İçin Yıkım Demektir! Savaşa Hayır!
- Haksız Savaşlar Memleket Sormaz!
- Haksız ve Emperyalist Savaşlara Hayır Diyoruz!
- Emekçiler Haykırdı: Rusya Elini Ukrayna’dan Çek! NATO’nun Genişlemesine Hayır!
- İşçi Sınıfının Tek Güvencesi Örgütlü Gücüdür!
- Emekçiler Haksız Savaşlara Hayır Diyor!
Son Eklenenler
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...