Buradasınız
“Artık Yarım Kilo Yerine, İki Yüz Elli Gram Yazacaklar”
İzmir’den emekli bir işçi
Tükettiğimiz her şeye zam sağanağı sürüyor. Son zamlar ceviz büyüklüğünde dolu gibi tepemize indi. Elektrik ve doğalgaz zamları gece yarısı evlere giren bir hırsız gibi cüzdanlarımızı boşalttı. Boş cüzdanı kapının eşiğine bıraktı. Gelen faturaları gören yoksulların önceden “cık, cık” şeklindeki sözleri “bu kadar da olmaz” bağırmalarına dönüştü. Pazara giden emekçiler “acaba ihtiyaçlarımızın ne kadarını alabileceğiz” diye düşünüyorlar. Pazardan çıkıştaysa cüzdandan fazladan kaçan paralar için hüzünlenip, başka ihtiyaçlardan kısmak zorunda kalıyorlar.
Temmuz zamlarından sonra ahalinin hali iyice duman oldu. Evet, cebimizdeki 100 lira hâlâ 100 lira fakat 100 lira ile alabileceğimiz ürünler 140 liraya çıkmış oldu. Erdoğan cebimizdeki son kuruşu da vantuzladıktan sonra “tasarruf” yapmamız gerektiğini söyledi, bağıra çağıra aklımızla alay etti. Emine Erdoğan da “alışverişe çıkmadan önce alınacakların listesini hazırlayalım, porsiyonları küçültelim” sözleriyle ailecek milyonlarca aç ve yoksulla nasıl alay ettiklerini göstermiş oldu. Egemenler, mutfaklarındaki altın muslukları kullanmaya ve yoksulların adını duysa da tadını bilmedikleri yiyecekleri midelerine indirmeye devam etsinler. Yoksullar için porsiyon hayal oldu. Sofradan doymadan kalkmak mecburiyete döndü. Pazara gidip dönen kadınlar ünlü ekonomistlere ekonomi dersi verecek kadar donanıma sahipler. “Tok açın halinden anlamaz” atasözünü öfkeli bir şekilde söylüyor pazardan çıkan yaşlı bir kadın.
Pazara girip baştan sona dolaşıp fiyatlara baktım. Geçen haftaki fiyatların abartısız ikiye katlanmış olduğunu gördüm. Fakat pazarcılar pazarcı kurnazlığı yaparak kilo yerine yarım kilo yazıyorlar kriz başladığından beri. “Yarım”ı küçük, kiloyu ise büyük yazıyorlar. Bir şey almadan pazardan çıkıp otobüs durağında oturdum. Pazara gidenleri ve pazardan dönenleri gözledim bir süre. Mahalleden Sadet ablayla emekli eşi Cavit abinin pazara girip çıkmaları on dakika ancak sürdü. Emektar pazar arabalarının tekerleklerinin yalpa yapması dolu olduklarından değil emekliliği çoktan hak ettiklerinden. İçindeki un çuvalının dibinde ancak birkaç parça ürün olduğu belli oluyordu. Cavit abi pazar arabasını kuş tüyü gibi hızlı çekiyordu. “Pazarınız bereketli olsun komşular” dedim. Cavit abi “pazarcılar artık yarım kilo yerine, iki yüz elli gram yazacaklar. Ekmeğe bile yüzde 30 zam geldi. Ben 75 yaşındayım, bu kadar beter bir zaman hiç görmedim. Hepimiz toplansak tükürüğümüzle boğarız. Ama herkes korkuyor. Ben tek başıma konuşsam kim duyar?” diyerek ardı sıra galiz küfürleri sıraladı. Pazardan arabası dolu dolu çıkan bir tek insan bile görmedim.
Bizim taraftaki yani milyonların cüzdanındaki beş kuruş üç kuruşa düştü. Asgari ücretle yaşamak zor değil imkânsız dense abartılı olmaz. Milyonlarca emeklinin ise neredeyse tamamına yakını zaten yoksulluk değil açlık sınırının altında bir ücretle sefalet koşullarında hayatta kalmaya çabalıyor. Diğer tarafta yani sermaye sınıfında ise durum farklı, onlar zevkusefa içinde, para içinde yüzüyorlar. O içinde yüzdükleri paraları işçi sınıfının sömürüsünden elde ettikleri kârlardan sağlıyorlar. Lüks ve şatafat içindeki yaşantılarını gözümüze sokmaktan da hiç çekinmiyorlar. Çünkü işçi sınıfının çok büyük bir bölümü örgütsüz. Örgütsüz milyonların gözlerini “vatan, millet, Sakarya” edebiyatıyla boyuyorlar. Evet, sömürücü sınıf, düzenlerini böyle ayakta tutabiliyor. Azgın zebani sürüsü sömürücüler bu dünyada cenneti yaşıyorlar. Milyonlarca işçiye ve emekçiye ise bu dünyada cehennemi yaşatıyorlar.
Ancak sayıları henüz az da olsa, gözbağlarından kurtulmuş olanlar işyerlerinde, mahallelerde ve her yerde sınıf kardeşlerine yol gösteriyorlar. Bu koyu karanlık günlerde bile irili ufaklı birçok fabrikada grev ve direnişte olan işçiler var. İşçi işine ve sendikasına sahip çıkarak mücadele ediyor. Köylü doğasına, çayına, deresine sahip çıkarak mücadele ediyor. Bugün örgütlü mücadelenin içinde yer alan her işçi bir zamanlar mutlaka iki şeyi düşünmüştür. Birisi “bu işçilerden bir şey olmaz”, diğeri ise “ben tek başıma ne yapabilirim” olmuştur. UİD-DER Müzik Topluluğunun birçok mücadele ezgisinden birisi “tek başıma ne yaparım diye düşünme, milyonların içinde yalnız değilsin” diyor. Evet, tek başımıza hiçbir şeyiz. Hiçbir şey yapamayız. Ama örgütlü olduğumuzda asla yalnız değiliz.
İşçi Sınıfı, Mücadele, Kent ve Hafıza!
- Kadınlar Şiddete, Eşitsizliğe, Yoksullaştırma Politikalarına Boyun Eğmiyor
- BES Kandırmacası ve İptal Eziyeti
- As Plastik ve Bayraklı Belediyesi İşçilerinden Eylemler
- Polonez Direnişçileri: 100 Gündür Buradayız Kazanmadan Gitmeyiz!
- 5 Kardeş Neden Öldü?
- Esir miyiz?
- Hesap Sormadıkça İş Cinayetleri Devam Edecek!
- Belediye İşçileri Hakları İçin Mücadele Ediyor
- “Şehrin En Güzel Yerindeki Mezar”
- Toplumu Zıvanadan Çıkarttılar
- Ne Kadar Örgütlüysek O Kadar Nefes Alırız
- Bursa’da Gelirde ve Vergide Adalet Eylemi
- Belediye İşçileri ve Sağlık Emekçileri Ücret Gasplarına Karşı Eylemler Yapıyor
- Sesimizi Duyurmak İçin Grevdeyiz
- Bunlar Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- Filistin Sendikalarından Eylem Çağrısı
- Taksim’de İsrail’in Saldırıları Protesto Edildi
- Direnişçi İşçilerle Omuz Omuza!
- İktidar ve Sermaye Sahipleri Doymak Bilmiyor
- Ankara Gar Katliamının 9. Yılında Barış Karanfilleri Anıldı
Son Eklenenler
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...