Buradasınız
İşçi Sınıfı, Mücadele, Kent ve Hafıza!

Kök bir ağaç için ne kadar yaşamsalsa hafıza da toplumlar için öyledir. Ağaç kökünden alır yaşam kaynağını, bir bakıma toplumlar da hafızasından! Hafızası olmayan toplumlar, kökünden koparılmış ağaca benzer. Bu işçi sınıfı için de geçerlidir. Sınıfımızın hafıza kaynakları çeşitlidir: Kitaplar, filmler, belgeseller, fotoğraflar, müzeler, anıtlar, eski kuşaklardan deneyimli işçiler, işçi sınıfının mücadele örgütleri ve elbette UİD-DER. Bilelim ki kentler de toplumun sadece yuvası değil, aynı zamanda hafıza deposudur. Sınıfımızın hafıza kayıtlarını tutarlar, muazzam işleve sahip birer aktarma kayışıdırlar. Sahip çıkıldığı oranda deneyimlerin geleceğe taşınmasının etkili araçlarındandır. Sınıfımızın yaşanmışlıklarıyla öylesine iç içe geçmiştir ki kentler, birbirlerinden bağımsız düşünülemez.
Sirkeci Garı, Anadolu’dan İstanbul’a işçi olmaya gelenlerin ilk, Türkiye’den Almanya’ya işçi olmaya gidenlerin ise ayağını son bastığı mekândı. Boşuna demedi şair Ece Ayhan “Sirkeci, Türkiye’nin ‘öteki’ başkentidir” diye. Bir başka şair A.Kadir ise, “Cibali dendi mi aklıma siz gelirsiniz kadınlar” diye sesleniyordu kadın tütün işçilerine. Peki, Zonguldak? Aklımıza hemen madenciler ve meşhur Büyük Yürüyüş geliyor değil mi? Haliç kıyıları sınıfımızın en şanlı mücadelelerinin ev sahibidir. Beykoz’un neresine bakarsak Paşabahçe işçilerini ve o güzelim mücadelelerini görürüz. Kazlıçeşme dendi mi deri işçileri, İstinye dendi mi yiğit Kavel Grevcileri gelir aklımıza…
Peki, Berec’e ismini veren nedir? Kavel grevcilerinin ayak izlerini takip ederek greve çıkan işçilerin fabrikasıdır Berec! Ümraniye aynı zamanda “karanlığa inat grev” demektir, Netaş’tır! İstanbul’un neredeyse tüm caddeleri, dahası İzmit ve Gebze, 15-16 Haziran 1970’in yani sınıfımızın o muazzam eyleminin uğrak noktasıdır. Saraçhane, Cumhuriyet döneminin ilk kitlesel işçi mitingi demektir, Taksim ise elbette kitlesel 1 Mayıslarla özdeşleşmiştir. Yani tıpkı insanlar gibi mekânların da bir belleği vardır.
Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın söylediği gibi “kentler, insanların imzasıdır.” Sadece Türkiye değil, dünyanın pek çok coğrafyasında kentler; sınıfımızın imzalarını taşıyor. Mesela 1 Mayıs’ın tarihinden söz ettiğimizde, kaçınılmaz olarak Chicago’daki Haymarket meydanından söz etmek zorunda kalırız. O meydana dikilen anıt, alıp bizi 1886’ya götürür. İşyerlerimizde, mahallelerimizde, sokaklarımızda, meydanlarımızda ve daha pek çok yaşam alanında onlarca hatta yüzlerce yıllık deneyimlerin, anıların izleri var. Sınıfımızın şanlı mücadelelerine ev sahipliği yapan bu mekânların kimisi kıyafetlere sinen güzel bir koku gibi bu mücadelelerden izler taşıyor hâlâ.
Sermaye sınıfı, on yıllardır sınıfımızın hafıza mekânlarına ve sembollerine saldırıyor. “Para her şeyin değeri ve belirleyicisidir” diyen, “sizi tarihten silip atacağız, köklerinizi koparacağız” diyen bir zihniyet adeta ant içmiş. Sınıfımızın imzalarını topyekûn saldırıyla yok etmeye çalışıyor. Şişli Cevahir AVM’nin yerinde bir asır önce Tramvay işçileri grevdeydi! Kavel fabrikasının yerinde Carrefour yükseliyor bugün, Cibali Tütün fabrikası nicedir özel bir üniversite, Berec ise terk edilmiş, metruk bir bina… Sınıfımızın hatıralarının çalınması üzerine düşünelim. Saraçhane’den Haliç’e, Kazlıçeşme’den Taksim’e kadar o şanlı eylemleri hatırlatacak tek bir anıt dahi diktirememiş olmamızı da… Neden 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi adeta yaşanmamış gibi? DİSK’in unutulmaz önderi Kemal Türkler neden yaşamamış gibi? Bugün işçi sınıfının örgütsüz olmasıyla bu soruların yanıtları arasında bir bağ vardır.
Anıtlar, heykeller, müzeler sadece geçmişe saygı duruşu değildir. Her gün geçip gittiği meydanlarda, sınıfının tarihsel deneyimini hatırlatan bir emareye rastlamayan işçide, “böyle gelmiş böyle gider” düşüncesi daha kolay yer eder. Kentin hafızasını yitirmesi yeni kuşakların da köksüz büyümesi anlamına gelir ki, bunun işçileri etkilememesi düşünülemez. Hafızayı diri tutmak bir ağacın derinlere uzanan kökleri gibi ısrarcı olmayı gerektirir. İşçi sınıfının mücadelelerine ve bu mücadelelere önderlik edenlerin hatıralarına sahip çıkmak bir zorunluluktur. Yaşamımıza, yaşam alanlarımıza dair söyleyecek sözümüz olmalı. Bir ağaç, sert rüzgârlara karşı nasıl kökleriyle tutunuyorsa toprağa ve kayalara, öyle tutunalım belleğimize ve örgütlülüğümüze…
Yukarda
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
Son Eklenenler
- Rejimin 19 Mart saldırısının ardından Türkiye genelinde başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Beklemediği bir halk tepkisiyle karşılaşan rejim, gösterilerin daha da büyümesini engellemek ve bastırmak için her türlü baskı ve korkutma aracını...
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.
- İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira)...
- İşsiz kalmak hepimiz için sorun. Bugün ülke genelinde 11,5 milyon kardeşimiz işsiz. Daha kötüsü bu işsizler ordusuna her gün içimizden binlerce insan ekleniyor. Kimisi emekliliğine gün sayıyor, kimisi evlilik hazırlıkları yapıyor, kimisi ilk...
- Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta...
- Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müesesesine bağlı maden ocağında 14 Ekim 2022 günü meydana gelen patlamada 43 maden işçisi hayatını kaybetmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Amasra katliamının ardından 4’ü tutuklu 23 sanığın yargılandığı davada Bartın Ağır...
- 21 Ocakta Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangının üzerinden iki ay geçti. İşyerinde, dehşetini hâlâ hissettiğimiz bu facia üzerine konuştuk. Ne var ki bazı arkadaşlarımızın söyledikleri bu faciayı hiç sorgulamadıklarını, üzerine...
- Sırbistan’da Novi Sad şehrinde bulunan tren istasyonunda 1 Kasım 2024’te beton sundurma çökmüş ve meydana gelen olayda 15 kişi yaşamını yitirmişti. Bu felaketten sonra başta öğrenciler olmak üzere binlerce işçi meydanları doldurmuş, kitlesel...
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.