Buradasınız
On Binler İstanbul’da Emek, Demokrasi ve Özgürlük İçin Buluştu
Seçimlere bir hafta kala Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blokunun İstanbul mitingi, Kâğıthane Hasbahçe’de coşkulu bir kitlesellikle yapıldı. Blok bileşenlerinin yanı sıra, çeşitli siyasi çevrelerin, mahalle ve yöre derneklerinin katıldığı miting renkli görüntülere sahne oldu. Mitingde işçilerin sömürülmesine, Kürtlerin kimliksizleştirilmesine, devrimcilere ve sosyalistlere yönelik baskılara, doğanın kirletilmesine ve canlı yaşamın yok edilmesine, kadınların ezilmesine, eşcinsellerin dışlanmasına karşı yükseltilen talepler ve mücadele iradesi damgasını bastı.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blokunun bileşeni olan derneğimiz UİD-DER, “Düzen Partilerine Oy Yok! Sendikal Siyasal Yasaklar Kaldırılsın! Kürtlerin Talepleri Karşılansın!” pankartı ve “Kürtlere Özgürlük Kûrdara Azadi!” sloganıyla alana girdi. Kürt emekçiler, “Patronların Oyununa Gelmeyelim Düzen Partilerine Oy Vermeyelim!”, “Seçim Barajı Kaldırılsın!”, “Bütün İşsizlere İş, İş Günü Kısaltılsın”, sloganlarını da haykıran UİD-DER’li işçileri alkışlarla karşıladılar. Kortejimize gelen Barış Anneleri, UİD-DER’li işçilerin ezilen Kürt halkına sahip çıkmasından duydukları mutluluğu şöyle ifade ettiler:
Barış Annesi 1: Çok mutlu olduk, siz bizim kardeşlerimizsiniz. Biz kimliğimizi istiyoruz, çocuklarımız öldürülmesin, bu kan dursun istiyoruz. Bu zulüm nedir? Biz barış istiyoruz, kardeşlik istiyoruz.
Barış Annesi 2: Biz sizinle aynıyız. Fazla Türkçem yok. Biz kazanacağız, özgürlük olacak. Biz barış istiyoruz. Yeter artık, analar ağlamasın!
Emek, Demokrasi ve Özgürlüğün Adayları Kürsüde
Program, YSK’nın blok adaylarını veto etmesi üzerine gelişen protesto gösterilerinde polisin Bismil’de öldürdüğü 18 yaşındaki Halil İbrahim Oruç anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. Daha sonra Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku bileşenlerinin ismi okundu ve temsilciler kürsüye gelerek kitleyi selamladı. Blok adına kürsüden Türkçe ve Kürtçe okunan ortak metinde, önümüzdeki seçim sürecinin barış, demokrasi ve özgürlük getirmesi açısından önemli bir tarihsel fırsat olduğu ifade edildi:
“Halkların, emekçilerin, kadınların, gençlerin, doğasına sahip çıkanların, demokratik ve özgürlükçü bir gelecekten yana olanların direnişinin ortaya çıkardığı bu tarihi imkâna karşı; iktidar güçlerinin yeni statükolar üretmek üzere hareket ettikleri de bir gerçektir. Bunun da tarihin bu kırılma anında büyük çatışma ve derin çözümsüzlük anlamına geleceği, ekonomik, sosyal, ekolojik ve insani açılardan yıkımlar getireceği kuşkusuzdur. Buna karşı Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku, bu tarihi fırsatın demokratik çözüme evrilmesi ve hayallerin gerçekleşmesinin tek alternatifidir.”
Sahneye çıkan Kardeş Türküler müzik dinletisine “Oylar Barışa” şarkısıyla başladı. Grup, sahneden kitleye “ne güzelsiniz, her renkten insan, “Kardeş Türküler” gibisiniz” diye seslendi. Mitinge ezgileriyle güç katan Kardeş Türküler, bir grup gencin açtığı “Artık Biz de BDP’liyiz/Artvin-Rize Gençlik” pankartına atıfta bulundu: “Karadenizli Hopa’lı emekçiler diyor ki, “bizler de eşkıyayız”. Müzik dinletisinin ardından blok adayları ve destekçileri kitleye hitap etmek üzere kürsüdeki yerlerini aldılar.
BDP Eş Genel Başkanı Filiz Koçali yaptığı konuşmada yeni anayasanın hangi temeller üzerinde inşa edilmesi gerektiğini açıkladı: “12 Eylül Anayasası öldü, onu bizim mücadelemiz öldürdü. Tayyip Erdoğan ne olduğu belirsiz yeni bir anayasadan bahsediyor. Yeni bir anayasayı biz ezilenler, özgürlük isteyenler yapacağız. Biz gerçek bir eşitlikten bahsediyoruz. Bizim için Alevi de, Sünni de, Şafî de, Hıristiyan da eşittir. İşte biz yeni anayasayla bunu başaracağız. AKP’nin cinsiyetçi olduğu kadar ahlaki sorunları da var. Sayın Başbakan, biz kadınları özgürleştirmeyen bir anayasadan yana olmayacağız. Doğanın haklarını da biz sağlayacağız. Biz onlara diyoruz ki, Türkiye’yi demokratikleştirmek istiyoruz. Kürt sorununun çözümünü garanti altına alacak, kadının, emeğin, doğanın özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına alacak bir anayasa istiyoruz. Biz artık kendi kendimizi yönetmek istiyoruz. Kültürel ve mali özerklik istiyoruz. Anadilde eğitim istiyoruz. Yereller kendi yönetimlerini sağlayabilirler. Kürt halkı kendi elleriyle kazıya kazıya haklarını elde etti ve şimdi Kürt halkı kendi kendini yönetmek istiyor.”
Başbakanın çılgın projelerine atıfta bulunan Koçali konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yoksulluk için ne öneriyorsun? İş kazalarını önlemek için ne öneriyorsun? Kürt sorununun çözümü için ne öneriyorsun? Sen bu sorunları çözemiyorsan istediğin kadar çıldır, temeli bozuk bu düzen yıkılmaya mahkûmdur! (…) Eğer çözüme niyetleri varsa biz hazırız. Bu halk çözüme, barışa susamış. Siz vermezseniz bu halk kendi çözümünü kendisi yaratacak. Biz iyi yoldan olmuyorsa kötüsüne de hazırız.”
İstanbul 3. Bölge Blok Adayı Mustafa Avcı, anadilinde yaptığı konuşmasında örgütlülüğün ve fedakârlığın öneminden bahsetti. Bu fedakârlığın göstergesi olarak, 3. bölgenin diğer blok adayı Abdullah Levent Tüzel’in seçilmesini garantilemek üzere kendisinin adaylıktan çekildiğini ilan etti.
İstanbul 1. Bölge Blok Adayı Sebahat Tuncel Türkiye halklarını selamlayarak başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçen dönem mecliste 20 kişiyle onları rahat uyutmadık. Şimdi 40 kişiyle geliyoruz. Türkiyeli sosyalistler de Kürt halkına özgürlük diyor. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’ye demokrasi gelmez.”
İstanbul 2. Bölge Blok Adayı Sırrı Süreyya Önder blokun sosyalist bileşenlerini selamlayarak başladığı konuşmasında, “Düzen partilerinden aday olan biri adaylığından vazgeçebilir mi?” diyerek adaylıktan çekilen Mustafa Avcı’nın fedakârlığına değindi. Önder konuşmasına şöyle devam etti: “Devlet Gazi Mahallesi’ndeki seçim büromuzu basıp darmadağın etti. Bizim seçim büromuzu basmanıza gerek yok. Orada bir tek şey bulabilirsiniz. O da barışın ve özgürlüğün manifestosu. Onu okuyun, belki kafanıza birkaç bir şey girer. Bir de kumbaramız var. Ona dokunursanız ellerinizi kırarız. Kumbaranın üzerinde ‘komünü olmayan halklar özgürleşemez’ yazıyor. Mücadeleyi sahiplenen, özgürlüğünü isteyen emekçilerin kuruş kuruş, lira lira biriktirdiği paraya el uzatırsanız ellerinizi kırarız. Bir de sevdiklerimizin fotoğrafları var. Onlara da elinizi sürmeyin yoksa ellerinizi kırarız. Birkaç naylon sandalye var büroda. Onlara ne yaparsanız yapın biz yerde de otururuz.
Kürt sorununa gelmeyelim, peki neden bahsedelim? Gençliğin sorunlarından bahsedelim. Bu ülkede okuldan çok dersane var. Şifreyle hileyle sınava sokulan gençlik size güvenir mi? Yine Kürt sorununa geçmeyelim. Bu ülkede 12 milyonu bulan engelli var. Sen bunları evlere tıkıyorsun. Engelli bir işçiye ‘senin gözlerin görmediği halde sana iş verdik, belanı mı arıyorsun’ diyorsun. Üzerine özür bile dilemiyorsun. CHP de bu engelliyi alıp kürsüye çıkartıyor. Vicdanlı bir tek adam yok muydu bu engelli işçiyi patron partisi ırkçı milliyetçilerin kürsüsünden indirecek? Bu ülkede ne zaman bir katliam olmuşsa CHP’nin buna ya katkısı olmuştur, ya ihmali olmuştur ya da göz yummuştur. Alın birini vurun ötekine!
Başörtülü gençlerimiz halen okula gidemiyorlar. Hani namus meselesiydi. Bir tane bile başörtülü kadını vekil adayı göstermiyorlar. Her gün 5 kadın cinayete kurban gidiyor. 2023’e kadar bu 20 bin kadın eder. Bizim buna tahammülümüz yok! İşte biz Emek, Demokrasi Özgürlük Bloku olarak tüm sorunları çözmek için buradayız. Biz orada oldukça Türkiye halklarının hak ve özgürlüklerini kurda kuşa yem etmeyeceğiz.”
3. Bölge Blok Adayı Abdullah Levent Tüzel ise, İstanbullu emekçileri Türkçe ve Kürtçe selamladı. Tüzel konuşmasında baskıyla, yalanla ülkeyi yönetenlerin ağızlarından hakaretlerin savrulduğunu hatırlattı. Anadilde eğitime sıcak bakmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Tüzel, siyasi tutsaklara özgürlük talebini dillendirdi. Tüzel, “Sadece AKP karşısında değil, patronlarla işbirliği içerisinde davranan milliyetçi, halk düşmanı CHP karşısında da halkımızı uyarıyoruz” dedi. “Sözümüz, vaadimiz demokratik özerklik toplumunu kazanmaktır” diyen Tüzel, kardeşlik, barış ve özgürlük sloganlarını Kürtçe haykırarak konuşmasına son verdi: “Bıjî Bıratiya Gelan!”, “Bıjî Aşitî!”, “An Azadî An Azadî!”
Miting, Ozan Cömert’in ezgileri ve omuz omuza çekilen halaylarla sona erdi.
Son Eklenenler
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...