Buradasınız
Bir Değil, İki Değil, Üç Değil!
Kocaeli/Gebze’den bir işçi
Geçtiğimiz haftalarda Aydın KYK yurdunda asansör 7. kattan zemine çakıldı ve Zeren Ertaş adlı öğrenci hayatını kaybetti. Daha bu üzücü olayın şokunu yaşarken dört bir yandan asansör kazası haberleri gelmeye başladı. Ankara Çubuk’ta, Muş’ta, Rize’de, Çanakkale’de, Ordu’da, Çorum’da yurtlardaki asansörlerin düştüğünü, öğrencilerin yaralandığını öğrendik. Haliyle hepimiz, “ne oluyor böyle, neden önlem alınmıyor?” diye sormadan edemedik. Sonuçta o asansörleri evlatlarımız, gençlerimiz kullanıyor ve “kazalar” bir değil, iki değil, üç değil… Bir “kaza” bu kadar sık tekrarlanıyorsa buna artık kaza demek mümkün olabilir mi?
Haklı olarak hepimiz şöyle düşünüyoruz: “Yurtlardaki asansörlerin denetlenmesi, bakımlarının yapılması ne kadar zor olabilir ki? Zaten yasal olarak da denetlenmesi, bakımının düzenli olarak yapılması gerekmiyor mu?” Bu soruların yanıtını aradığımızda meselenin teknik olmadığını bir zihniyet sorunu olduğunu görüyoruz. İşçilerin, işçi çocuklarının hayatı egemenlerin umurunda bile değil. Eğer o asansörleri bizim gibi işçilerin çocukları değil de patronların, bürokratların çocukları kullansaydı hiçbir risk alınmaz, bakım ve onarım işlemleri düzenli olarak yapılırdı. Ama yetkililer emekçi çocuklarının kaldığı yurtlarda bu işler için ödenek ayırmaya ihtiyaç bile duymuyor.
Yakın zamanda yaşadığımız depremlerde de aynı durumla karşılaşmadık mı? 6 Şubat depremlerinde resmi rakamlara göre 50 binden fazla insanımız öldü. Bu depremden aylar, yıllar önce uzmanlar önlem alınması için uyarı yaptı ama sorumlular bu uyarıları dikkate almadı. 6 Şubat depremlerinden önce Düzce’de, İzmir’de, Elazığ’da, Van’da depremler meydana geldi. Eğer uyarılar dikkate alınıp, ciddi önlemler alınsaydı onca insanımız şimdi hayatta olurdu. Göz göre göre gelen depremlerde evleri başlarına yıkılanlar yine işçi ve emekçiler oldu. Burada da felaketler bir değil, iki değil, üç değil! Ama egemenler “kader” deyip işin içinden sıyrılıyorlar.
Aynı sorumsuzluğu işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında da görüyoruz. 301 işçinin katledildiği Soma’daki maden faciasından bu yana iş cinayetleri durmadı. Ermenek, Siirt, Bartın, Sakarya, Amasra ve daha pek çok yerde hepimizi üzüntüye ve öfkeye boğan iş cinayetleri yaşandı. Bir değil, iki değil, üç değil, pek çok toplu katliam yaşandı. Her seferinde işçilerin sorunları fark edip önlem alınmasını istediği fakat patronların önlem almak yerine üretim baskısını arttırdığı, işçileri bile bile ölüme yolladığı ortaya çıktı. Zonguldak’ta bir göçmen işçinin katledilmesinin ardından bir gecede 50 madenin girişini patlatan yöneticiler bu madenlere “kaçak” diyerek iş cinayetlerine göz yummaya devam ediyor.
Her alanda sonu gelmez ihmal, yetersizlik, vurdumduymazlık örneklerine tanık oluyoruz, bu zihniyetin bedelini biz ödüyoruz. Bu düzende işçilerin, öğrencilerin, kadınların, emekçilerin hayatı önemsenmiyor. İş cinayetleri, depremler, seller kader denilerek kanıksatılmaya çalışılıyor. Denetim yapılmasını, önlem alınmasını, sorumluların yargılanmasını istemek suçmuş gibi gösteriliyor. Üst üste gelen bu kazaların, sellerin, depremlerin acısını biz çekiyoruz. Belki bugün bizim başımıza gelmedi ama ya yarın, ya sonraki gün? İktidar sahipleri ve patronlar her seferinde “olay unutulur gider, yaşananların hesabını kimse sormaz” diye düşünüyor. Bu felaketleri fırsata dönüştürmeye çalışıyor. Eğer iş başa düştü diyerek harekete geçebilseydik, başımıza gelen bu kötülüklerin hesabını sorabilseydik ikincisi, üçüncüsü yaşanmazdı. Suçluların cezalandırılmasını, sorumluların hesap vermesini sağlayabilseydik vurdumduymazlık bu denli büyümezdi. Toplumu umursamayan, bütün imkânlarını sermayeye akıtan bu düzende can güvenliğimizin olmadığı açık değil mi? Bu umursamazlığın hesabını bir değil, iki değil, üç değil, tüm işçiler olarak birlikte mücadele ederek soralım.
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- Yine, Tekrar, Bir Daha Şahlanıyoruz!
- Ucuz Bir Hayatı Neden Bu Kadar Pahalıya Yaşıyoruz?
- “Hiçbir Faydası Yoksa Neden Vergi Ödüyorum?”
- “Başımıza Ne Geliyorsa Nüfus Artışından” mı?
- Aman Bize Müjde Vermesinler!
- Onca Şeye Rağmen Gündemlerinde Yer Alamıyoruz
- Patronun Havucu İşçinin Onuru
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- “Fedakârlık” Neden Hep Bize Düşer?
- Bir Değil, İki Değil, Üç Değil!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- Derinleşen Yoksulluk ve Artan Eğitim Maliyetleri
- “Türkiye Yüzyılı” Yalanı
- Ödediğimiz Primlerden Payımıza Düşen Ne?
- Sağlık Sorunlarımız Kader Değil, Sınıfsal!
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- “Ne Yapsam Mutlu Olamıyorum!”
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...