Buradasınız
Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
Ankara’dan genç işçiler
10 Aralıkta Ankara’da büyük emekli mitingi yapıldı. Biz de UİD-DER’li gençler olarak mitinge katıldık. İşçi sınıfına yönelik saldırıların arttığı bir dönemde alanlarda olmak, sınıfımıza yöneltilen haksızlıklara birlikte karşı durmak hayati bir önem taşıyor. Ancak bu gerçeğe rağmen, örgütsüz gençler emeklilerin hak mücadelesinin kendilerini ilgilendirmediğini düşünüyor. Aslında mesele sadece emeklilerle de sınırlı değil. Bugün “gençlerin sorunu”, “emeklilerin sorunu”, “kadınların sorunu”, “kamu çalışanlarının sorunu”, “taşeron işçilerin sorunu” denilerek sorunlarımız ayrıştırılıyor. Elbette bu sorunların hepsinin kendine has sebepleri ve sonuçları var. Ama kaderi birbirine bağlı, yaşam şartları aynı olan işçilerin sorunlarını kalın çizgilerle bölüp farklı göstermek egemenlerin işine yarıyor.
Her şeyden önce, bu saydığımız sorunların hepsinin asıl sebebi kapitalist sömürü düzenidir. Mesela gençliğin sorunlarını düşünelim. Bugün gençlerin en yakıcı sorunları işsizlik ve gelecek kaygısı. Milyonlara varan işsizler ordusu yaratıp gençlere, uzun çalışma saatleri, esnek ve güvencesiz iş koşulları dayatan kapitalizm değil midir? Bu düzen öylesine akıl dışı ki, bir tarafta uzun çalışma saatleri yüzünden robota dönüştürülen milyonlarca işçi, diğer tarafta iş arayan fakat bulamayıp ev gencine dönüşen milyonlarca genç var! Patronlar tam da bu nedenle ücretlerimizi düşürebiliyorlar.
Gençleri gelecek kaygısına sürükleyen sadece işsizlik de değil. TV dizileriyle, Youtube programlarıyla gençlere hayaller pompalayanlar, onları işsizlikleriyle, yoksulluklarıyla bir başına bırakıp depresyona sürüklüyorlar. Böylece kendini değersiz hisseden, toplumsal sorunlara sırtını dönen bir gençlik yetiştiriyorlar. Biliyorlar ki hak arama bilinci gelişmiş, kendine ve sınıfına güvenen gençler onların tekerine çomak sokar. Şimdi gençliğin sorunlarını bir daha düşünelim. Aslında gençliğin sorunları denilen sorunların emekçi gençliğin sorunları olduğu açık değil mi? Sermaye sınıfının gençleri yukarıda bahsettiğimiz dertlerden hiçbirini yaşamıyor. İşsiz kalma korkusuyla bunalıma giren bir patron çocuğu duydunuz mu? Yani gelecekleri için çalıştığımız evlatlarımız işsiz bırakılıyor, depresyona sürükleniyor, ailelerin desteği olmadan yaşamını sürdüremez hale geliyor.
Peki, durum yaşlılar ya da emekliler için farklı mı? Geçtiğimiz haftalarda 79 yaşındaki Hacı Bayram Kaymak, bir inşaatın çatısında çalışırken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Bayram amcamız gibi artık dinlenme vakti gelmiş milyonlarca yaşlı insanımız var. Hepsi temel ihtiyaçlarını karşılamak için yaşlı bedenlerinin kaldıramayacağı yükler altına giriyorlar. İnşaatlarda, pazarlarda hamallık, atık kâğıt toplayıcılığı gibi işlerle ömürlerinin son günlerini tüketiyorlar. Sermaye sınıfının yaşlıları ise zevk içinde yaşıyorlar. Bizim de ahir ömrümüzün böyle geçeceği açık değil mi?
İster genç ister yaşlı olalım yaşadığımız sorunlar sınıfsaldır ve sınıfımızı ilgilendiren her sorun bizi de ilgilendirir. Bugün hayatımızı belirleyen şey genç, kadın, yaşlı olmamız değil hangi sınıfa ait olduğumuzdur. Üniversiteli gençlerin, emekçi kadınların, emeklilerin, işçilerin yaşadığı sorunların tümü sınıfsal ve toplumsal sorunlardır. Sınıf penceresinden baktığımızda emeklilere yöneltilen saldırıların aslında tüm işçi sınıfına yöneltildiğini kolaylıkla görebiliriz. Kamu çalışanlarının ücretlerinin düşürülmesinin bizim kıdem tazminatı hakkımızı tırpanladığını görebiliriz. Grev yasaklarının işçilerin haklarını aramasının önüne engeller diktiğini görebiliriz.
Topyekûn saldırılarla, genci ve yaşlıysa işçi sınıfını ezen patronlar, maalesef bugün bizlerden daha örgütlüler. Mesela bugün metal işkolunda olsun olmasın, bütün patronların gözü kulağı MESS grup toplu iş sözleşmesi sürecinde. MESS dayatmalarına karşı duran işçilerin birliğinden korkuyorlar. Aynı şekilde bir işyerinde grev başladığında patronlar domuz topu gibi birleşiyorlar. Çünkü işçilerin mücadele ederek elde ettiği herhangi bir kazanım tüm patronlar için tehlike oluşturuyor. Bu nedenle kazanılmış haklarımıza saldırıp bizi ezmek istiyorlar. Bunu da tek tek patronlar olarak değil, örgütlü bir şekilde yapıyorlar. Sendikalar, dernekler, konfederasyonlar gibi örgütler kuruyorlar. Bu örgütlerde aktif çalışan sermaye sınıfının gençleri her ay onlarca konferansa, seminere, toplantıya katılıp biz işçi sınıfını sömürmenin ve yönetmenin taktiklerini geliştiriyorlar. İşçi sınıfının gençlerini ise toplumsal mücadeleden ve örgütlenmeden uzak tutmak için her türlü dalavereyi çeviriyorlar.
İşçi sınıfının bağımsız sınıf siyasetini büyütmeye çalışan UİD-DER’li gençler olarak, sorunlar karşısında ortak ve örgütlü mücadelenin tek çözüm yolu olduğunu biliyoruz. Sınıfımızın hangi kesimi olursa olsun, haksızlığa ve zulme hayır demek için mücadele örgütümüzle birlikte alanlara çıkıyor, taleplerimizi haykırıyoruz. Biliyoruz ki bugün pek çok genç arkadaşımızı çıkışsızlıktan ve kaygılardan kurtaracak olan da yine örgütlü mücadeledir. Öyleyse UİD-DER’de, sınıfımızın örgütleri olan sendikalarda bir araya gelmeli, yaşadığımız sorunlara birlikte karşı durmalıyız!
“Bence, Sevgi Emektir”
Bir Değil, İki Değil, Üç Değil!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Asgari Ücret Zammından Sonra…
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Rakip Değiliz
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- Metal İşçileri Yasak Tanımıyor, Grev Coşkusu Sürüyor
- Metal Sektöründe Bir Kez Daha Grev Yasağı
- Grevlerden Direnişlere İşçilerin Mücadelesi Büyüyor
- Direniş Çadırına Tezek Döktüren Korku
- Grev ve Direnişler Dayanışmayla Büyüyor
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- EYT’liler Emeklilik Haklarını Mücadeleyle Kazandılar
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- Yine, Tekrar, Bir Daha Şahlanıyoruz!
- Ucuz Bir Hayatı Neden Bu Kadar Pahalıya Yaşıyoruz?
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...