Buradasınız
Biz Bu Endeksin Neresindeyiz?
Gebze’den bir petrokimya işçisi

“İnsanca yaşamak istiyoruz!” Bu cümleyi ne çok insandan duyarız, ne çok söyleriz. Demek ki insanın kendini insan gibi hissetmesinin, insanca yaşadığını düşünmesinin önünde engeller var. Gelmiş olduğumuz teknoloji çağında insana yakışır bir yaşam sürmüyoruz demek ki. İnsanlık tarihi teknoloji, bilgi ve maddi zenginlik birikimi açısından en gelişmiş seviyesine ulaştı. Fakat bu seviyeden tüm insanlar eşit şekilde yararlanamıyor. Hâlâ su bulamayan, barınacak bir evi olmayan, açlıktan ölen, her gece yatağa aç giren ve sağlıklı beslenemeyen milyarlar var.
Küresel boyutlara ulaşmış bu sorunları gözler önüne seren raporlar yayınlanıyor. İleri kapitalist, emperyalist devletlerin başını çektiği Birleşmiş Milletler de belirli aralıklarla bu konuda raporlar yayınlıyor. BM Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yayınlanan son İnsani Gelişmişlik Raporu toplumsal eşitsizliğin daha da derinleştiğini gösteriyor. Tabi ki rapor üstüne rapor yayınlayan BM’nin biz işçilerin derdine derman aramak gibi bir niyeti yok. Fakat gerçekler kendini her alanda dayatıyor ve raporlar bu gerçekleri kısmen de olsa ortaya sermek zorunda kalıyor. Ama gelin görün ki onların ortaya koyduğu gerçekler bizim yaşamımızda neler olup bittiğini tam olarak anlatmaya yetmiyor.
UNDP’nin İnsani Gelişme Raporu (İGR) 190’nın üzerinde ülkeyi kapsıyor. Bu rapora göre Türkiye 2022 yılında 191 ülke arasında 48. sırada yer alıyor insani gelişmişlikte. UNDP İnsani Gelişim Endeksi (İGE), ülkeleri beklenen yaşam süresi, eğitim ve ekonomik yaşam seviyelerine göre sıralıyor. Bir önceki rapora göre Türkiye 189 ülke arasında 54. sıradayken son raporda 191 ülke arasında 48. sıraya yükselmiş görünüyor. “Uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim ve insana yakışır yaşam standardını temel alan rapora göre, 1990 ile 2021 yılları arasında Türkiye’de insani gelişim endeksinin her üç boyutunda da ilerleme görülmüş. Bu dönemde Türkiye’nin yaşam süresi 8,3 yıl, ortalama öğrenim süresi 4,2 yıl ve öğrenim süresi 9,3 yıl arttı. Kişi başına düşen gayri safi milli hâsıla (GSMH) ise aynı dönemde %139 artış gösterdi. Toplumsal cinsiyet eşitliğinde ise insani gelişmeden yararlanma oranı erkeklerde kadınlardan daha yüksek oldu ve Türkiye bu kategoride 170 ülke arasında 65. sıraya geriledi.”
Bunlar BM’nin söyledikleri. Peki, şöyle dönüp kendi yaşamlarımıza baktığımızda ne görüyoruz? Biz işçi ve emekçiler, gençler, insani gelişmişlik konusunda yol aldığımızı hissediyor muyuz? Etrafımızda, bir lokma ekmeğe muhtaç, işsiz, evsiz, aldığı maaşla ay sonunu getiremeyen milyonlar var. Gelecekten tüm umudunu yitirmiş gençler, bin bir çileyle okudukları okullardan mezun olduklarında işsizliğe mahkûm olacaklarını düşünerek kapağı Batı ülkelerine atmanın hayalini kuruyorlar. Yıllarca süren ve uzadığı için yaşam kalitemizi, insani gelişmişliğimizi arttırdığı iddia edilen eğitim dönemi işsizliğin ötelenmesinden başka bir anlama gelmiyor. Diğer bir yanda sahip oldukları teknolojilerle veya devasa üretim tesisleriyle övünen kapitalistler var. Şehirler inşa eden dev şirketler. Bu şirketlerin yatırımlarıyla gurur duyan siyasetçiler… Evet, üretim, bolluk, teknoloji gibi alanlarda en ileri seviyesine geldi insanlık. Ama bu ilerleme ne pahasına oluyor? İnsan değersizleşiyor, yaşamak zorlaşıyor, doğa tahrip oluyor, bir avuç sermaye sahibi zenginliğin, arsızlığın, şımarıklığın zirvesine çıkıyor.
Raporlara göre ülkelerdeki İnsani Gelişim Endeksleri biz işçilere pembe tablolar çizebilir. Fakat esas tablo gözümüzün önünde duruyor. Önemli olan biz bu raporun neresindeyiz, onu anlamak. Gerçek, raporlardan çok farklı. İşçilerin payına düşen şeyin savaş, yıkım, açlık, yoksulluk, işsizlik ve geleceksizlik olduğunu çok iyi biliyoruz. İşçi sınıfı olarak her alanda örgütlenip, insanca yaşayabileceğimiz, çağın ulaştığı tüm imkânlardan eşit ve özgür bir biçimde faydalanabileceğimiz bir gelecek inşa etmeliyiz.
Halk Ozanı Mahzuni
Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Çayırhan Maden Ocağında Patlama: 2’si Ağır 14 İşçi Yaralandı
- Herkese Birinci Sınıf Sağlık Hizmeti İddiası ve Gerçekler
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Eğitim Sen’den ve Üniversite Öğrencilerinden Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Eylem
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
- “Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
- Zenginlik ile Yoksulluk Arasındaki Uçurum!
- Rejimin Saldırıları Yeni Gözaltılarla Sürüyor
- Amasra Madenci Katliamı Davasından da Adalet Çıkmadı
- Kâğıt Üstünde Her Şey Kurallara Uygun
- TTL İşçileri: Haklarımızı Alana Kadar Mücadeleye Devam!
- Aile Hekimlerini Desteklemeli miyiz?
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...