Buradasınız
“Biz Güçlüydük Sendikamız Vardı”
Esenyurt’tan bir kadın işçi

Hüseyin amca İSKİ’den emekli olmuş eski bir işçi. Sohbete başlıyoruz. “Emeklilik nasıl geçiyor? Kaç şehir kaç ülke gezip görebildin?” diye soruyorum. Anlatmaya başlıyor: “Ne şehri, ne ülkesi kızım, mahalleden dışarı çıktığım yok. Gidebildiğim tek yer mahallenin kahvesi. Günlerim evle kahve arasında geçiyor. Bir de arada hastanelere gidip geliyoruz. Memlekete bile gidemiyoruz. Çalışırken yaptığım gibi ev geçindirmeye devam ediyorum. Paranın hepsi eve harcanıyor, fazladan kalan bir şey yok.”
“Hüseyin amca sizin döneminizde işçilik nasıldı?” diye soruyorum bu kez. “Kızım, bizim dönemimiz başkaydı. Bir metal fabrikasına girdim Haliç’in kanarlarındaydı. Sendikamız yoktu, bir gün yine çalışıyoruz, dışarıda yürüyüş var, diğer fabrikaların işçileri yürüyor. Biz çalışıyoruz. Fabrikaya adamlar girdi. ‘Sizin patronunuz kim, nerde?’ diye sordular. Gösterdik, bir baktık ki patronun kulağından tutmuşlar getirdiler orta yere: ‘Fabrikayı hemen kapatıp paydos ediyorsun dediler.’ Patronun yüzü kıpkırmızı olmuştu, biz de şaşkın bir şekilde bakıyorduk. Patron işyerini kapattı. Bizi de alıp yürüyüşe kattılar. Bu olay 1970 yazında yaşandı. 15-16 Haziran Direnişi günlerinde yani.
Hüseyin amca biraz düşünüyor, sonra devam ediyor: “Sonralarda Elektro Metal fabrikasına girdim, burası da Haliç’in oralardaydı. O zamanlar fabrikalar buralardaydı hep, sonradan taşıdılar. Sendikalı bir yerdi, DİSK/Maden-İş vardı. Haklarımız çok iyiydi ve işçiler güçlüydü, müdürler işçileri hep idare etmeye çalışıyorlardı. Bir gün öğlen yemeğine çıktık, yemeğin altı yanmış. ‘Biz bu yemeği yemeyiz’ dedik. O zamanlar fabrikanın müdürü Turgut Özal’dı, evet o bildiğiniz Özal bizim müdürümüzdü. Ülkenin Başbakanlığını, Cumhurbaşkanlığını yapmış olan Kişi. ‘Arkadaşlar olmuş artık, yapacak bir şey yok, yiyin yemeğinizi. Her zaman olan şey değil sonuçta, evinizde hiç böyle bir şey olmuyor mu?’ dedi. Tabii bizi ikna edemedi. Yemek geri gönderildi ve yeniden yemek getirdiler. Biz o gün yanmış yemeği yeseydik, arkası gelirdi.”
“Yine bir gün çalışıyoruz. Bizde döküm var, demir eritiliyor. Kalıba sıcakken dökülmesi gerekiyor. Paydos oldu işi bıraktık. Özal geldi, bir sürü dil döktü. ‘Arkadaşlar yapmayın etmeyin bu burada böyle kalır soğursa bir işe yaramaz, zarar ederiz, yaptığımız iş boşa gider’ dedi. Kimseyi ikna edemedi, çünkü zaten çalışmıştık, yorulmuştuk ve dinlenmek hakkımızdı. Paydos edip gittik. Yani çok şey yaşadık, bizim zamanımız farklıydı. Ben bir maaşla ev geçindiriyordum, her türlü hakkımız vardı. İkramiyelerimiz vardı. Sendika çok güçlüydü, işçinin yanındaydı, başımızda Kemal Türkler vardı. Sürekli bize eğitim veriliyor, haklarımız öğretiliyordu. Çok iyi günlerdi. Sonra 12 Eylül 1980 darbesi oldu. Darbe olduğunda fabrika kapandı. İşsiz kaldık. İki yıl değişik işlerde çalıştıktan sonra İSKİ’ye girdim. Oradan da emekli oldum.”
Hüseyin amcanın da dediği gibi, geçmişte biz güçlüydük, güçlü sendikalarımız vardı, patronlar bizden korkardı. Bugüne bakıp aldanmayalım, böyle gelmedi böyle de gitmez gidemez. Bizler işçiler olarak dayanışmamızı büyütüp patronların yüreğine korku salmalıyız. Bizi küçümseyen, yok sayan, asgari ücrete mahkûm eden, işsizlikle korkutan bu sömürücüler sınıfının karşısına dikilmeli, haklarımızı istemeliyiz. Bu kavga sadece ekmek kavgası değil, onurlu bir şekilde yaşama kavgasıdır aynı zamanda…
İşçi Eylemleri Sürüyor
Son Eklenenler
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...