Buradasınız
Bizim Hastaneden İşçi Manzaraları
Sefaköy’den bir kadın sağlık işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Çevremdeki insanların hep bir şeylerden yakınır olduğunu görüyorum. Özellikle işyerime gittiğim zaman. Çalıştığım hastanede, yaptığı işten hem maddi hem de manevi açıdan rahatsız pek çok işçi var. Sıkıntı içinde çalıştığını söyleyen işçiler ya temizlik personelleri, ya hemşire, ya ebe, ya sekreter ya da teknisyen gibi hastalarla birebir ilgilenen kişiler. İnsanlara gereğinden fazla iş yükü ve sorumluluk yükleniyor ve düşük ücretler veriliyor. Az personel çalıştırarak daha uzun saatler boyunca ve daha çok iş yaptırılıyor. Peki, sizce bu durum normal mi? Bence bu durumda yanlış olan çok şey var. Bu şekilde çalışmak o işçilerin hem bedensel hem de ruhsal yönden sağlıklarının bozulmasına sebep oluyor. Hak ettikleri izin sürelerini de kendi istedikleri gibi değil, üst düzey yöneticilerin kararları doğrultusunda kullanabiliyorlar.
Patronlar bu şekilde olmasını istediği için bu işçiler bu şekilde çalışıyorlar. Sizce patronlar ne istiyor olabilir? Hem çalışanları kendi istedikleri kadar çalıştırıyorlar, hem de onların geçimine yetecek bir ücret ödemiyorlar. Bence bu, patronların kendi çıkarları için işçileri köle gibi çalıştırdığını gösteriyor.
Peki, bu kadar sıkıntıya katlanan işçilerin söz hakkı var mı? Maalesef söz hakkı tanınmıyor ve işçiler de seslerini yükseltemiyor. Çünkü içlerinde hep bir korku var. “Acaba işten kovulur muyum” düşüncesiyle hep haklarını savunmaktan vazgeçiyorlar. Her zaman yukarıdan dayatılan zorlamalara boyun eğiyorlar, kovulma korkusu yüzünden. Yöneticiler de bunun farkında olduğu için işçilerin iş yükünü gün geçtikçe artırıyor. Bir temizlik işçisini, neredeyse doğum servisinde çalışan bir ebe kadar tecrübelendirip o işi yaptırıyor olmaları artan yüke sadece bir örnektir. Temizlik işçisi bir yandan kendi işini yaparken, bir yandan da hemşirenin işini yapıyor ve yine aynı maaşı alıyor. Temizlik işçilerine bu kadar iş yaptırılıyor olmasına rağmen onlara yapılan muamele ise gerçekten içler acısı. Çünkü yöneticiler ve sorumlu hemşireler tarafından hep şunlar söyleniyor: “Personeller yemeğe en son çıkacak, personeller her zaman kendine yapacak bir iş bulacak, personeller asla oturmayacak.” Yani onları hor gördüklerini belli eden davranışlar…
Hastanede temizlik işçisi az sayıda ve yönetim bu durumun farkında olduğu halde, yeni işçi almamak için “hastanemizin maddi açıdan gidişatı kötü” diyor. Ama yöneticiler lüks evlerde yaşayıp, son model arabalarla geziyor. Bu varlıklarını ve rahatlıklarını aslında hiç durmadan çalışan işçilere borçlular. Ama onlar bu durumu umursamıyorlar bile.
Sonuçta insanlar köle gibi çalışıyor ve söz hakları yok. İşte bu yüzden insanlar sürekli bir şeylerden yakınıyorlar. Peki, bu durumda suç kimde? Sömürücü patronları ve onların kâr düzenini biliyoruz ve asıl suçlu olan onlar; iyi ama bir araya gelmeyen, haklarını savunmayan işçilerin hiç mi suçu yok?
DÖKH’lü Kadınlardan Şişli’de Yürüyüş
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
Son Eklenenler
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.
- İzmir Gaziemir’deki Ege Serbest Bölgede bulunan Digel Tekstil’de işçiler, düşük ücret zammına tepki gösterdiler ve hakları için sendikalı oldular. Ancak Digel Tekstil patronları işçilerin zam talebini duymazlıktan geldi, sendika haklarını yok saydı...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarında çalışan işçiler, 10 Şubatta özelleştirmeye karşı Ankara’ya yürüyüş başlatmışlardı. 13 Şubatta Hazine ve Maliye Bakanlığı...
- 13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde siyanürlü toprak kaymış, 9 işçi toprak altında kalmış, cenazelerine aylarca ulaşılamamıştı.
- Antep'te direnişlerin yaygınlaşması, işçilerin ortak eylemler yapması, birlik içinde hareket etmeye yönelmesi ve pek çok örnekte mücadelelerini başarıya ulaştırmaya başlaması üzerine patronlar baskılarını arttırdı. Gaziantep Valiliği ise 13 Şubatta...
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...
- Yeni yılın ilk günlerinde MÜSİAD toplantısında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek patronlara “biz sizin daha çok para kazanmanızı istiyoruz” dedi. Patronlar tarafından alkışlanan Bakan, tam da bunu yapıyor, patronların kazanması için...
- Cep telefonu hayatımıza gireli yaklaşık 30 yıl, akıllı telefonun hayatımıza girmesi ve jet hızıyla yayılması ise 10-15 yıl oldu. Bu nedenle akıllı cep telefonumuz 1 saat kapalı kalsa kendimizi adeta nefessiz kalmış hissediyoruz.
- Ankara’dan bir grup UİD-DER’li işçi, “Küçük Kara Balık ve Samed Behrengi” adlı bir video hazırladı. Farklı sektörlerde çalışan, uzun ve yorucu iş saatlerine, vardiya engeline rağmen birlikte öğrenip birlikte üretmek için bir araya gelen işçi...
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...