Buradasınız
Çernobil’den Fukuşima’ya Nükleer Felâket

Japonya’da 8,9 büyüklüğündeki depremin yol açtığı tsunami geniş bir bölgeyi yerle bir etti. Binlerce insanın ölmesine, yaralanmasına, milyonlarca insanın ise evsiz ve elektriksiz kalmasına neden oldu. Tüm bu felâketler yetmezmiş gibi Japon emekçileri bir de radyasyon tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar. Dört nükleer reaktör radyasyon sızdırmaya başladı. Tüm dünya bir anda Çernobil’i hatırlar oldu. 1986 yılında Ukrayna’da Çernobil nükleer santralinde bir patlama yaşanmış ve çevreye yayılan radyasyon birçok ülkeyi etkilemişti. Özellikle Karadeniz bölgesinde görülen radyasyon, Türkiye’yi de etkilemiş, kanser vakalarında ciddi bir artış yaşanmıştı.
Bugün de, Japonya’daki Fukuşima nükleer santralindeki radyasyon sızıntısı nedeniyle insanlık ciddi bir tehditle yüz yüze. Bu sızıntı aynı zamanda doğayı da zehirlemektedir. Radyasyon şimdiden suya, toprağa ve havaya karışmış durumda. Fukuşima nükleer santralinden yükselen radyasyon, şimdiden tüm dünyayı dolaşan bir radyoaktif buluta dönüştü.
Japon işçiler tehlikeyi önlemek için öleceklerini bile bile santrallerde çalışmaya devam ederken, elektrik şirketi ve Japon hükümeti sırf zarar etmemek için günlerce reaktörlere müdahale etmediler. Böylece patronlar için en yüce değerin para olduğu bir kez daha görülmüş oldu. Patronlar dünya ekonomisinin bu kazadan ne kadar etkileneceğini dert ederken, işçi ve emekçilerin zaten kötü olan yaşamı, bir de radyasyon nedeniyle daha da katlanılmaz hale gelecek.
Hatırlanacak olursa, Çernobil nükleer santrallerinden yayılan radyasyon, içinde bulunduğumuz bölgede kansere davetiye çıkartırken, dönemin ANAP’lı bakanları emekçilerle alay ediyorlardı. Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral ekran karşısına geçip “biraz radyasyon iyidir, radyoaktif çay daha lezzetlidir” diyebilmekteydi. 12 Eylül darbesinin başındaki darbeci general Kenan Evren ise “radyasyon kemiklere yararlıdır” demişti. Japonya’da Tokyo Valisi de aynı “bizim” bakan gibi ekranların karşısına geçti ve radyasyon karışmış olan şebeke suyundan bir bardak içerek “tehlike” yok dedi. Demek ki patronlar ve onların temsilcileri nerede olurlarsa olsunlar hep aynı düşünüyorlar ve onların düşüncesini kâr tutkusu belirliyor. Tam da bu nedenle Çernobil kazasından sonra Karadeniz’de üretilen radyasyonlu fındık ve çay “tehlike” yok denerek satılmaya devam edilmiş ve ardından özellikle Karadeniz’de hızlı bir şekilde kanser vakaları görülmeye başlanmıştı.Kardeşler, İkinci Dünya Savaşında ABD emperyalizmi Japonya’ya nükleer bomba atmış, Hiroşima ve Nagazaki’de yüz binlerce insan bir anda yok olmuştu. Nükleer felâket bu kez santrallerin patlamasıyla ortaya çıktı. Ama özünde değişen bir şey yoktur. Nükleer santraller gerçekte patlamaya hazır nükleer bombalardan başka bir şey değildir.
Şunu bilelim ki dünyamızda bu yaşanılanlar ne ilk ne de sondur. Egemen sınıfların kâr amaçları yüzünden, her geçen gün işçiler ve yoksul emekçiler açlığa, sefalete ve ölüme itiliyor. Tek suçlu Japon patronları değildir, tüm patronlardır. Hâlihazırda dünya üzerinde 400’den fazla nükleer santral bulunuyor ve istisnasız tüm ülkeler yeni nükleer santraller kurmak için birbirleriyle yarış halindeler. Türkiye’deki patronlar sınıfı da yıllardır bu sevdadan vazgeçmiş değildir.
Yaşanan her felâket, kapitalist sistemin insanlığı nasıl bir yok oluşa sürüklediğinin yeni bir örneğini sunmaktadır. Bunun engellemenin tek yolu, tüm ülkelerdeki işçi kardeşlerimizle aynı hedef doğrultusunda birleşip mücadeleye atılmaktır. Aksi halde dünyamız ve insanlık karanlık dipsiz bir kuyuya itilecek.
Sessiz mi Kalacağız?
Afişlerimiz İşçilerin Baktığı Her Yerde
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
Son Eklenenler
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...