Buradasınız
Devrim aydınlatır!
Aydınlı’dan bir deri işçisi
Merhaba dostlar. İşçi ve emekçilerin mücadelesinde önemli bir yer tutan Paris Komününü anlamak ve anlatmak üzere bir kez daha UİD-DER çatısı altında toplandık. Etkinliğe başlamadan önce, Parisli Komünarların ve işsizliğin, yoksulluğun, savaşların olmadığı bir dünya isteyen ve bu uğurda canlarını vermiş işçi ve emekçilerin anısı önünde saygı duruşunda bulunduk.1871’in Paris’inde, sınıflı sistemi, sömürüyü, ayrıcalıkları ortadan kaldırmak üzere ayaklanmıştı devrimci işçi sınıfı.
Parisli işçiler burjuvalar tarafından baldırı çıplak ve sefiller grubu olarak görülüyordu. Onlara göre toplumun çamuru olarak gördükleri bu sınıf, düzeni olmayan ve ne yapacağını bilmeyen bir ayak takımıydı. Ama yepyeni bir toplumun öncüsü olacak Parisli işçiler böyle düşünmüyorlar ve haykırıyorlardı: “İnsanca yaşamak ya da savaşarak ölmek!”
Devrimi yapan işçilerin kurdukları komünde işçi demokrasisini nasıl hayata geçirdikleri, kent düzeyinde de olsa siyasal iktidarlarını nasıl ele geçirdikleri, slayt gösterileri eşliğinde anlatıldı. Şiirler, marşlar eşlik ediyordu anlatılanlara.
Örneğin eğitim sistemi değiştirilmiş ve “bir alet kullanabilen bir kitap yazmalı” anlayışı şiar edinilmişti. Kadınlara özgürlüklerini veriyordu mücadele. İnsanların sosyal yaşamları değişmiş, tiyatrolar dolup taşmış, fikir kulüpleri açılmıştı. Devrim işçilere sadece ekmekle yaşanılmayacağını göstermişti. Bunun karşısında, burjuvazi, sanki hiç kendi arasında savaşmamış gibi birleşip Parisli işçilere karşı savaş açmıştı. Onlar biliyor ki Paris’te başlayan bu devrim Avrupa’ya yayılırsa sonları gelecekti. Burjuvaziye karşı yürütülen savaşta, barikatlarda binlerce işçi topların altında can verdi. Yine de Komün 72 gün dayanmayı başardı.
Günümüzde burjuvazinin sömürüsü altında işçilerin yaşam koşulları gittikçe daha da kötüleşiyor. Biz işçi ve emekçi kitleler sömürünün katmerli bir şekilde artığı bir dönemde Paris Komününden çok dersler çıkartmalıyız. Aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen dünyayı bir avuç burjuva yönetiyor hâlâ. Yüz milyonlarca insan hâlâ baldırı çıplak ve sefil. Bizlere düşen görev, Parisli işçiler gibi yeni bir toplum yaratmak için mücadeleye atılmaktır.
Suçlu kim?
21. Yüzyılda Kölelik
Son Eklenenler
- İşçi sınıfımızın üç yürek işçisini Haziran ayında kaybettik. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet, 2 Haziran 1970’te Orhan Kemal, 2 Haziran 1991’de ise Ahmed Arif’in güzel yüreği artık atmaz oldu, söylenecek sözleri yarım kaldı. Fakat kalemlerini...
- Ben metal sektöründe çalışan bir işçiydim. İşçiydim diyorum çünkü hakkımızı aradığımız için işten çıkarıldık. İşveren biz işçilerin ve temsilcilerimizin taleplerini karşılamamak için her yola başvuruyordu. Sorunları çözmek bir yana daha fazla baskı...
- Seçimlerden önce siyasi iktidar türlü vaatler sıralamış, 24 Nisan-31 Mayıs tarihleri arasında kullanılan doğalgazın tamamının ve gelecek yıl Mayıs ayına kadar kullanılacak gazın ise ay bazında 25 metreküplük kısmının ücretsiz olacağını duyurmuştu. “...
- İşçi ve emekçileri ilgilendiren tüm alanlarda devasa bir sorunlar yumağı her geçen gün büyüyor. Ama bunlar seçim meydanlarında gündem olmadı. Sorunların üstü milliyetçilikle, hamasetle örtülmeye çalışıldı.
- Yunanistan'da Pire Emek Merkezi’nin çağrısıyla düzenlenen ve binlerce emekçinin, çeşitli sendikalardan temsilcilerin ve işçilerin katıldığı yürüyüşte “iş cinayetleri durdurulsun” denildi.
- Fransa’da Disneyland Paris işçileri artan hayat pahalılığına ve düşük ücretlere karşı ücret artışı ve çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle 30 Mayısta iş durdurdu.
- İşçi ve emekçilerin ezici çoğunluğu gidişattan endişeli, hoşnutsuz, sorunların çözülmesini, ekonominin düzelmesini istiyor. Ama öte yandan çok sayıda işçi ve emekçi sorunlarımızın kaynağında olan, hoşnutsuzluğumuzun nedeni olan mevcut iktidara oy...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı bir şirkette çöp işinde çalışan bir işçiyim. Dışarıdan bakıldığında, belediyede çalıştığımız için, insanların gözünde güzel bir işimiz var gibi algılanıyor ve sohbetlerde de dile getiriliyor. Ama işin iç yüzü...
- Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır ve sendika yöneticileri Soma Yeni Anadolu Madencilik’te üyelerine yönelik baskı, mobbing ve EYT kapsamındaki ayrımcılığa karşı maden önünde açıklama yapmak istediler. Ancak jandarma tarafından...
- Zorlu bir seçim sürecini geride bıraktık. Seçim sonuçlarının olumsuz etkilerini asıl olarak önümüzdeki dönemde yaşayacağız. Ancak şimdiden toplumun çoğunluğunda giderek baskın hale gelen bir duygunun açığa çıktığını görüyoruz: Umutsuzluk. Tek adam...
- Toplum örgütsüz olsa bile kendisi örgütlü olan bir işçi umutsuzluğa düşmez. Umutsuzluğun panzehirinin örgütlülük olduğunu, sadece istemekle baskı ve zorbalığın son bulmayacağını, bunun için sorumluluk almak ve mücadele etmek gerektiğini bilir....
- İnsanların, toplumların bir tarihi vardır, sınıfların da öyle. Ve bu tarih geleceğe yürürken o sınıflara yol gösterir. Dünya işçi sınıfının bir parçası olan Türkiye işçi sınıfımızın tarihi de bugüne ve geleceğe ışık tutan, unutulmaması gereken...
- Ben 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılan gençlerden biriyim. Gençlerin artık seslerini duyurmaya ihtiyacı var. Sesimizi boğmaya çalışanların tuzaklarını aşıp, hiçlik duygusundan çıkıp değişimin öznesi olmak istiyoruz. 1 Mayıs’ta yaşadığımız coşkuda bunu...