Buradasınız
Direnişçi Asen Metal İşçileri Sendikalı Olmanın Önemini Anlatıyor…

Asen Metal işçileri, “çaylar bizden dayanışma sizden” diyerek tüm işçi kardeşlerini direniş yerine davet ediyorlar. Bizler de UİD-DER’li işçiler olarak bu daveti karşılıksız bırakmadık. Direniş yerinde işçilerin ikram ettiği çaylar eşliğinde sohbet ettik.
Direnişteki kadın işçilerden biri neden direnişte olduklarını şöyle anlattı: “Geçinemiyoruz ve bu sıkıntıları anlattığımızda karşımızda bizi dinleyen kimse yok. Çalışma şartlarımız ağır. Üç makinaya birden bakıyordum. 6 metrelik, 4 metrelik parçaları tek başıma kaldırmak zorundaydım. İtiraz ettiğimizde ‘eleman yok’, ‘beğenmiyorsan kapı orada’ gibi cevaplar alıyorduk. Kadınlar daha çok eziliyordu. Bu sorunların ancak sendikalı olursak düzeleceğini düşündük. Sendikalı olduğumuz ortaya çıkınca içeride silah sıkmalar oldu. Bu fabrika Gebze’deki eski fabrikanın üç katı büyüklükte. Burada çalışan işçiler 12-16 saat çalıştılar günlerce. Evimizin yolunu unuttuk mesai yapmaktan. Patron bizim sırtımızdan büyüdü ama biz küçüldük. Yemek getirmedikleri, üç beş kişiye yetecek kadar getirdikleri oldu. Şeflerin tutumları da eklenince artık biz de tüm bunlara ‘dur’ dedik. Biz haklıyız. Resmen köle gibiydik. Bunu değiştirmek için sendikalı olduk.”
7 aydır Asen Metal’de çalıştığını söyleyen bir işçi ise şöyle anlattı: “Düşük ücretlerimiz nedeniyle arkadaşlarla birlik olup anayasadaki sendikalı olma hakkımızı kullandık. Bunun için işveren bir gece mesaj yoluyla hepimizi işten attı. Biz sendikalı olduğumuz için kendimizle gurur duyuyoruz, pişman değiliz. Direnişimiz başladıktan sonra dışardaki birçok fabrikadan duyum alıyoruz. ‘Sizin sayenizde bize ek ücretler, ikramiye ve erzak yardımında bulunmaya başladılar’ diyorlar. Bu da bizim için onur verici. Bizi burada terörist ilan ediyorlar. Terörist bayrakları açtığımızı söylüyorlar. Ben de soruyorum bize bunları söyleyen patronlara; anayasanın hangi maddesinde e-devlet üzerinden terör örgütüne üye olunuyor? Devlet buna nasıl izin verip bizi üye yapıyor, bunu bize açıklasınlar. Biz sendikalı olduğumuz için onurluyuz, gururluyuz. Çevremizdeki arkadaşlar da inşallah bize katılır ve hakkımızı aramaya devam ederiz.”
Direnişçi bir kadın işçi arkadaşlarının anlattıklarına şunları ekliyor: “Yasada işçinin sendikalı olma hakkı varsa işverene de sendikalı olan işçileri işten atma yasağı, yaptırımı uygulanması lazım. Biz çalışıyoruz, bütün vergiyi biz işçiler ödüyoruz, onları ayakta tutuyoruz. Ama sıra işçinin hakkına gelince asla işçileri görmüyorlar. Oysa biz işçiler emek verdiğimiz, çalıştığımız için patronlar bu kadar servet kazanıyorlar. Hepsi bizim emeğimizle oluyor. Bu fabrika da öyle. Burada uzun zamandır çalışan arkadaşlarım anlatıyorlar. ‘Biz çalıştık çalıştık hep patron kazandı. Ama patron hiçbir şey vermedi bize’ diyorlar. Asgari ücret ya da onun iki yüz lira üzerinde maaş veriyorlar. Bu hak mıdır bunca emeğe?”
“Grev ve direnişler işçilerin okuludur” denir. Direnişin kendilerine ne kattığını soruyoruz işçilere. Bir kadın işçi “kazandıklarımız saymakla bitmez” diyor ve devam ediyor. “Ben burada kardeşliği, dostluğu, direnişi öğrendim ve hepsi de çok kıymetli gerçekten. Bunun eksikliği varmış ve biz bunu bilmiyormuşuz, farkında değilmişiz. Direnişe başlayınca fark ettim buna ne kadar uzak olduğumu. Keşke daha önceden tanışsaydım sendikayla. Keşke ben de bugün benim yaptığım gibi direniş yapan işçilere gidip destek verseydim, yanlarında olsaydım diyorum kendi kendime. Artık bundan sonrasını daha farklı düşünüyorum. Neden patronun iki dudağı arasında olsun ki benim kaderim? Ben çalıştığım zaman mesaimin karşılığını alamayacaksam, maaşımı alamayacaksam, bu kadar çalışmanın karşılığında ezileceksem neden sendikalı olma hakkım varken bunu tercih etmeyeyim? Ben tek başıma olsam ne yaparsam yapayım sesimi duyuramam. Ama beraber olursak örgütlü olursak, birlik olursak o zaman başarılı oluruz. Ben bu örgütlüğün içindeyim. Çok mutluyum. Darısı bilmeyen işçilerin başına. Bir diğer kadın direnişçi de destekliyor bu sözleri: “Bu direnişle biz birbirimizi tanıdık. Birbirimizi uzaktan görür selam verirdik. Ama şimdi burada kan can olduk birbirimize. Birbirimize kenetlendik. Benim en çok hoşuma giden şu oldu; burada hiç kimse vazgeçmedi. Herkesin modu yüksek. Sizler ve sizin gibi arkadaşlar da desteğe geldiği zaman daha çok mutlu oluyoruz. İlk günkü gibi umutlu ve heyecanlıyız, değişen hiçbir şey yok!
“Bugün burada 7 yaşında bir kızımız var” diyor işçilerden biri. “Bu direniş hayatında alacağı en büyük derstir. Biz bugün çocuklarımıza ne ev, ne araba hiçbir şey bırakamayacağız. Ama onlara bırakacağımız şey sendikalı fabrikalardır. Yani onlardan önce biz mücadele edeceğiz, onlar yükseltecekler. Yapabilir miyiz bilmiyorum ama sonuna kadar deneyeceğiz. Amacımız tek bir sendikasız fabrika kalmayana kadar mücadele etmek. Özellikle de İMES’te. Burada sendikalı fabrika sayısı az ve patronlar dayanışma halindeler. Burada sendikalı olmayı başardığımızda bu bütün işçilerin kazanımı ve güzel bir örnek olacak. Bizim direnişimizi takip eden, bu röportajı okuyacak arkadaşlarıma şunu söylemek isterim. Korkmasınlar. Haklarının peşinden gidip takipçisi olsunlar. Korkmak patronların işine yarar. Bugün market alışverişi yapmak için bile kredi çekecek noktaya geldik. Daha neden korkacağız? Bu meseleye de sınıfsal bakmamız lazım. Yanı başımdaki makinede çalışan arkadaşımın huzuru önemli benim için. Birlik olursak, korkmazsak her şeyin üstesinden geliriz.” Kadın direnişçilerden destek geliyor bu sözlere: “Bir arada olursak güçlüyüz. Hepimiz Birimiz, Birimiz Hepimiz İçin.”
Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Kütahya Şeker Grevi 3’üncü Gününde
- İşçiler Sendika Düşmanlığına Karşı Mücadele Ediyor
- Omsa Metal İşçileri Sendika Hakları İçin Direnişte
- Cam İşçileri Grevde, İzBB İşçilerinin Direnişi Sonuç Verdi
- Sefalet Zammı Dayatmasına, İşten Atmalara Karşı İşçi Mücadeleleri
- Soygun Değil de Ne?
- İzmir’de Grevci İşçiler Sefalet Dayatmasına Hayır Dedi
- DYO Boya Grevi Kazanımla Sonuçlandı
- İşçiler, Emekliler Sefalet Dayatmasına Karşı Mücadeleyi Büyütüyor
- Buca Belediye İşçilerinin Anlattıkları
- Çiğli Belediyesinde İşten Atılan Kadın İşçilerin Mücadelesi Sürüyor
- Kamu Emekçileri, Öğretmenler, İşçiler Mücadele Ediyor
- Polonez İşçilerine Selam Olsun
- Bize Ekmek Yoksa Size Pasta Yok!
- Buca Belediyesi İşçileri Ücret Gaspına Karşı İş Bıraktı
- Hak Gasplarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçi Mücadeleleri
- Reckitt İşçilerinin Grevi Kararlılıkla Sürüyor
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevi Bitti Ama Grev Nefreti Bitmedi
- Bayramın Üçüncü Gününde KRT İşçileriyle Dayanışma
- KRT Çalışanlarından Eylem
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...