Buradasınız
Doğalgaz Krizinde Siyasi İktidarın Plansızlığı ve Sermayenin Fıtratı
Biriken sorunları çözemeyen siyasi iktidar, ekonomik büyüme, enflasyon, işsizlik vb. alanlarında olduğu gibi, verileri gizleyerek “her şeyin yolunda gittiği” algısı oluşturmaya çalışıyor. Oysa sorunlar her alanda çığ gibi büyüyor. Yaşanan doğalgaz krizi bunun en son örneği oldu. Ekonomi, sağlık, eğitim, yangın söndürme derken şimdi de enerji alanında siyasi iktidarın hesapsız, günü kurtaran, sermayeyi ihya etme üzerine kurulu enerji politikalarının sonuçlarıyla karşı karşıyayız.
Kâra ve rekabete dayalı kapitalist üretim tarzı nedeniyle bugün dünyada bir enerji krizi yaşanıyor. Bunun bir parçası olarak da doğalgaz fiyatları artmış durumda. Dünyada doğalgaz fiyatlarının artmasına Türk lirasındaki değer kaybı da eklenince Türkiye’de enerji daha da pahalı hale geldi. Ancak Türkiye’de sorun sadece doğalgaz ve elektrik fiyatlarının artması değil aynı zamanda doğalgaz ve elektrikte yaşanan kesintiler… Türkiye’de doğalgaz ihtiyacının bir kısmı İran’dan karşılanıyor. Fakat İran teknik bir arıza nedeniyle Türkiye’ye doğalgaz akışını kesti. Bunun üzerine BOTAŞ 10 günlük kısıtlama nedeniyle doğalgazın Organize Sanayi Bölgelerinde yüzde 40 oranında, TEİAŞ ise elektriğin 3 gün süreyle yüzde 25 oranında kısıtlanacağını açıkladı. BOTAŞ 28 Ocakta sınırlı da olsa gaz akışının tekrar başladığını duyurarak yüzde 40’lık kesintinin 31 Ocak itibariyle yüzde 20’ye düşürüleceğini söyledi.
İktidar İran tarafında teknik bir arıza yaşandığını söylerken, İranlı yetkililer Bazergan istasyonunda yaşanan sorunun giderildiğini ama buna rağmen gaz verememelerinin nedeninin “Türk tarafındaki doğalgaz basınç yükseltme istasyonundaki teknik bir sorun” olduğunu açıkladı. İthal edilen doğalgazın küçük bir kısmı İran’dan gelmesine rağmen ve hemen her yıl İran’ın benzer kesintilere gittiği bilinmesine rağmen nasıl oldu da doğalgaz tedarikinde sorun yaşandı? Siyasi iktidarın alâmetifarikası haline gelen gerçekleri gizleme, verileri saklama ve böylece sorunun üzerini kapatma tutumu enerji alanında da yaşanıyor. Örneğin günlük olarak depolama tesislerindeki stok miktarını açıklayan EPİAŞ 18 Ocaktan bu yana stok miktarını yayınlamıyor. Ancak yaşananlara, uzmanların açıklamalarına bakıldığında mevcut doğalgaz depolama tesislerinin yetersiz olması, buna rağmen depoların yeterince doldurulmaması, enerji iletim hatlarının yetersizliği, acil durum planının olmayışı yani plansızlık, tedbirsizlik, umursamazlık enerji sorununu krize dönüştürmüş görünüyor. Geçen yılın toplam doğalgaz tüketimi 61 milyar metreküp olmasına rağmen 2022 yılı için anlaşma yapılan gaz miktarının 51 milyar metreküp olduğu biliniyor. 10 milyar metreküplük açığı kısa vadeli LNG anlaşmalarıyla kapatmanın hesabını yapan siyasi iktidarın görünen o ki evdeki hesabı çarşıya uymamıştır. Ancak bu saydıklarımızın sadece yüzeyde görünen sorunlar olduğunun altını çizmek gerekiyor.
Enerji uzmanları da plansızlık ve vurdumduymazlığa dikkat çekiyorlar. Eski BOTAŞ Gaz Alımı Daire Başkanı Ali Arif Aktürk “Bugün görüşmeleri devam eden Rusya ile uzun dönemli 8 BCM’lik kontratın 2021 yılında biteceği 1996’dan beri biliniyordu. Yine 1999’da imzalanmış Nijerya Sözleşmesi’nin 2021’de biteceği de 1999’dan beri belliydi. Keza SOCAR Anlaşması 2001’de imzalandı. Bu anlaşmanın da 2021’de biteceği biliniyordu” diyor. Enerji uzmanları enerji alanında büyük sorunlar doğabileceğini ve uzun vadeli planlamalar yapılması gerektiğini 2021 yılında dile getirmişlerdi. Enerji Politikaları Uzmanı Necdet Pamir, Bakü-Tiflis-Erzurum boru hattından gelen gazın anlaşma süresinin 15 Nisan 2021’de dolduğunu ama sözleşmenin uzatılmadığını belirtiyor. Keza özel şirketlerin Gazprom’a olan borçlarını ödememelerinin de kesintilere yol açtığına dikkat çekiyor: “Rusya’dan gelen iki boru hattından biri olan Türk Akım’da da ciddi bir eksiklik var. Burası 46,9 milyon metreküp gaz verebilecekken, 32 milyon metreküp veriyor. Bu niye? Çünkü kontrat devri yaptığınız bazı özel şirketler Gazprom’a karşı yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için böyle bir kesinti oluyor. 15 milyon eksik de buradan geliyor.”
Doğalgazın bir kısmı elektrik üretiminde kullanılıyor. Doğalgazdaki sorunlar elektrik üretimine ve fiyatların artmasına da yansıyor. Bugün Türkiye’de elektrik üretiminin neredeyse yüzde 80’ini, dağıtım ve perakende satışınınsa tamamını özel şirketler gerçekleştiriyor. Dağıtım şirketleri daha fazla kâr elde edebilmek için faturalara uyduruk maliyet kalemleri ekliyorlar. Mesela sayaç okuma bedeli alıyorlar. Ve her okudukları sayaçtan bu bedeli aldıklarında devasa bir kâr oluşuyor. Elektrik faturalarının yarısını tüketilen elektrik, kalan yarısını ise “dağıtım bedeli”, vergiler ve fonlar oluşturuyor. Siyasi iktidar en iyi bildiği şeyi elektrik faturalarında da uyguluyor. Elektrik üretiminin ve dağıtımının özelleştirilmesi, ücretsiz bir kamu hizmeti olması gereken enerjinin tek derdi kâr olan kapitalistlere terk edilmesi, emekçilerin sırtındaki fatura yükünü daha da artırıyor.
Sermayenin fıtratı: Emekçilerin donması umurlarında değil
Sanayi üretiminde aksamalara neden olan elektrik kesintilerinin kendilerini zarara uğratacağını söyleyen patronlar bu durum karşısında sessiz kalmadı ve iktidardan çeşitli taleplerde bulundular. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez sanayi odalarıyla çevrimiçi toplantı yapıp durum değerlendirmesi yaptılar. Bakanlar sanayicilere sorunun nereden kaynaklandığını anlattı, aşılması için destek istedi. Sanayiciler ise enerji kısıtlaması sonucu yaşayacakları sorunları, kaybedecekleri kârları anlattılar ve kayıpları karşısında destek istediler. Mesela ÖTV indirimi gibi… Hatta bazı sanayiciler yükün sadece patronlara yıkılmaması gerektiğini söyleyerek, konutlarda da kesintiye gidilmesini talep edecek kadar ileri gittiler. Kışın sert geçtiği, hava sıcaklığının eksilerde seyrettiği günlerde konutların enerjisinin kesilmesini dile getirecek kadar aymaz bir tutum takındılar. Yüksek faturalar nedeniyle emekçiler evlerini zaten ısıtamıyor. Evlerdeki enerji ısınmak, yemek yapmak, temizlenmek, bebekleri ve çocukları soğuktan korumak, bazı evlerde makineye bağlı hastaların ihtiyacını karşılamak için kullanılıyor. Daha geçtiğimiz ay Diyarbakır’da evin elektriği kesildiği için bir çocuğumuzu kaybetmedik mi? Enerji gibi temel yaşamsal bir ihtiyacın kendileri kârlarından olmasın diye konutlarda kısıtlanabileceğini düşünmeleri bile patronların insanlıktan nasıl çıktıklarını gösteriyor.
Patron örgütleriyle görüşme ihtiyacı duyan bakanlar sorunun en az patronlar kadar muhatabı olan işçi örgütleriyle görüşme ihtiyacı hiç duymamış belli ki. Oysaki fabrikalarda üretimin durması sonrası tüm Türkiye’de on binlerce işçi ücretsiz izne gönderildi. Kimi yerlerde yıllık izinden kesileceği söylendi, kimi yerlerde hafta sonu telafi çalışması dayatıldı. Bazı fabrikalarda üretimlerinden taviz vermek istemeyen patronlar “kısacaksak ısıtmadan kısarız” diyerek işçileri soğukta çalıştırıyor. Yani her zamanki gibi fatura emekçilere ödetiliyor. Üstelik bir daha kesinti yaşanmayacağının bir garantisi de yok. Bununla beraber bazı sektörlerde makinelerin belli bir süre durması çeşitli bakım onarım işlemleri gerektirecek ve bu süre uzun zaman alabilir. Patronlar, üretimin aksamasından ve teslimat sorunlarından doğacak zararları işçi ücretlerini düşürerek, iş saatlerini arttırarak, zaten maliyet olarak gördükleri iş güvenliği önlemlerini hiçe sayarak ve işçi sayısını azaltarak karşılamaya bakacak. Örgütlü bir tepkiyle karşılaşmadıklarında bu tavrı alacaklarını daha işin en başında işçilerin haklarına saldırarak gösterdiler zaten.
Enerji krizinin sebebi ne olursa olsun faturanın emekçilere kesilmesi kabul edilemez. Yaşanan krizle birlikte üretimdeki kayıpların işçi sınıfının üzerine yıkılmasına engel olmak ancak örgütlü bir tepkiyle mümkün olabilir. Bu konuda işçi sendikalarının sessiz kalmaması büyük önem arz ediyor.
Eğitim, sağlık, ulaşım, enerji vb. ücretsiz bir kamu hizmeti olmalı, bu alanlardaki hizmetler tek derdi kâr olan kapitalistlere devredilmemelidir!
Elektriğe, doğalgaza, suya yapılan zamlar başta olmak üzere tüm zamlar geri alınsın!
- 2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan Tekirdağ’da Eylem
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Gözaltılara Karşı Eylem
- Kadınlar Şiddete, Eşitsizliğe, Yoksullaştırma Politikalarına Boyun Eğmiyor
- BES Kandırmacası ve İptal Eziyeti
- As Plastik ve Bayraklı Belediyesi İşçilerinden Eylemler
- Polonez Direnişçileri: 100 Gündür Buradayız Kazanmadan Gitmeyiz!
- 5 Kardeş Neden Öldü?
- Esir miyiz?
- Hesap Sormadıkça İş Cinayetleri Devam Edecek!
- Belediye İşçileri Hakları İçin Mücadele Ediyor
- “Şehrin En Güzel Yerindeki Mezar”
- Toplumu Zıvanadan Çıkarttılar
- Ne Kadar Örgütlüysek O Kadar Nefes Alırız
- Bursa’da Gelirde ve Vergide Adalet Eylemi
- Belediye İşçileri ve Sağlık Emekçileri Ücret Gasplarına Karşı Eylemler Yapıyor
- Sesimizi Duyurmak İçin Grevdeyiz
- Bunlar Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- Filistin Sendikalarından Eylem Çağrısı
- Taksim’de İsrail’in Saldırıları Protesto Edildi
- Direnişçi İşçilerle Omuz Omuza!
Son Eklenenler
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...