Buradasınız
Doğanın Talanına ve Çılgın Projelere HAYIR!
Gebze’den bir metal işçisi
Ufak tefek, minyon tipli bir çocuktum. Belki de ufak tefek olmamdan dolayı çevremde çok sevilen bir çocuktum. Kirada oturduğumuz evin karşında büyükçe bir bahçesi olan bir gecekondu vardı. Bahçesinde kiraz ağaçları, dut ağaçları ve kayısı ağaçları vardı. Yazları bu bahçede oynardık. Mahallenin bütün çocukları burada toplanırdık. Meyvelerin olmasıyla çatlayıncaya kadar midemizi bu meyvelerle doldururduk.
Okulumuza giderken yine bu tarz bahçeli gecekondu evler sıkça gözüme çarpardı. Zaman zaman arkadaşlarımızla bu bahçelerdeki meyve ağaçlarına dalardık. Ganimeti bir güzel yer evimize veya okulumuza neşeli bir şekilde giderdik. Kızan olmazdı o zamanlar. Çünkü göz hakkı diye bir şey vardı ve çocuktuk işte. Güzel bir işçi mahallesiydi. Biz büyüdükçe evler de büyüdü. Güzelim bahçeler, ağaçlar birer birer yok oldu. Bazen dost sohbetlerinde geriye dönüp bu konuları açar konuşuruz. Bizim bir kuşak öncemiz yaşadığımız yerde eskiden güzel gelincik tarlaları olduğundan bahsederdi. Görmediğim için aklım almazdı. Çünkü mahallemizin dışına çocukken hiç çıkmazdık. Dünyanın sadece bizim mahallemizden ibaret olduğunu düşünürdüm. Sonraları büyüdükçe keşfettim farklı yerlerin de olduğunu. Şimdilerde bakıyorum da eskisi gibi bahçeli evler yok. Bahçesini geçtim boş bir alan yok…
Geçen gün işten çıkmışım, eve kendimi yorgun argın atmışım, o yorgunlukla uyumuşum. Sabah kamyon ve inşaat işçilerinin sesiyle uyandım. Hızla evin balkonuna fırladım. Bizim evin karşısındaki boş araziye yeni bir evin temeli atılıyor. Bu yapılar birkaç ayın sonunda öcü gibi dikiliveriyor karşımıza.
“Çılgın proje” haberleri televizyonda. Kimi başlamak üzere, kimi bitmiş şaşaalı ve görkemli açılışları yapılıyor. Bu çılgın mı çılgın projelerin yapımında orman arazileri, ağaçlar ve dağlar harap ediliyor. Betonlaşma yarışı artıyor. Çevre katlediliyor. Milyarlarca lira para betonlaşmaya aktarılıyor. Yüksek maliyetli bu çılgın projeler fonlarla da destekleniyor. Şimdi yavaş yavaş anlıyorum. Bu paralar işçilerin cebinden alınan vergilerden ve işçiler için kurulan fonlardan karşılanıyor. Bu çılgın projeleri ortaya atanların çevremize ve doğaya hiç saygısı yok. Varsa yoksa kâr hırsı, doğayı yağmalıyor talan ediyorlar. Belki de bizler türümüzün son örneğiyiz. Bizlerin oyun alanları ağaçlarla dolu güzel bir dünyası vardı. Peki, şimdiki çocuklar doğduklarında nasıl bir dünyaya gözlerini açıyorlar? Betonlarla dört bir yanı çevrili tabiri caizse hapishane gibi bir dünya çıkıyor karşımıza.
Zaman zaman arkadaşlarımla kent dışına çıktığım oluyor. Fabrikamda bir arkadaşım var. Birkaç arkadaşla beni de köyüne davet etti. Hafta sonu iznini fırsat bilip gittik köylerine. Yemyeşil güzel bir köydü. Aklıma hemen çocukluğumdaki o bahçe düşüverdi. Aynı onu hatırlatıyordu bana. Arkadaşların çok güzel, doğa harikası, aynı kartpostallardaki gibi bir yer dediklerini işitiyordum. Bir zamanlar bizim mahallerimiz de böyleydi. Bizler göz yumdukça betonlaştı. Sonra bu tarz yerlere gelince eskinin özlemini çeker olduk. Sonra bunlar birer anı olarak zihinlerimizde kaldı.
Asırlık çınarlar, zeytin ağaçları sırf yol yapılacak diye yok ediliyor. Termik santraller, HES’ler, atıkları kontrol altına alınmayan fabrikalar geleceğimiz ve onun teminatı olan çocuklarımız için zehir saçıyor. Buna karşı sesini çıkaranlar baskıya, şiddete maruz kalıyor. Hal böyleyken görülüyor ki çılgın projeler çevreyi felakete sürüklüyor. Yetkililer insanların yaşam alanlarını, çevreyi korumak bir yana, açtıkları ihalelerle bu talanı daha da teşvik ediyor. Doğanın talanına sessiz kalmamak için mücadele etmek gerekiyor. Unutmayalım ki cılız da olsa buna ses çıkaranlar var. Ancak sonra gerekli tepkiyi gösteremezsek eğer Nisan ayından sonra o sesi de boğacaklar. Buna izin vermemek için Doğanın Talanına ve Çılgın Projelere HAYIR!
Grev Yasaklarına HAYIR!
İş Cinayetlerine HAYIR!
Son Eklenenler
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...