Buradasınız
Efendilerin Heykelleri Yıkılırken…

ABD’de siyah bir emekçinin öldürülmesinin ardından “nefes alamıyoruz” sloganıyla başlayan protestolar dalgalar halinde pek çok ülkeye yayıldı. Korona gerekçesiyle evlere kapatılan siyah beyaz, kadın erkek milyonlarca emekçi artık yeter diyerek sel olup sokaklara, meydanlara taştı. İnsanlığı nefessiz bırakan kapitalizme karşı meydanları yeniden doldurdular. Emekçiler, ABD’den başlayarak bir zamanların anlı şanlı köle tüccarlarının ve köleciliği savunan yöneticilerin kent merkezlerindeki heykellerini birer birer yıktılar.
İngiltere’deki protestolar sırasında yıkılan Edward Colston’un heykeli bunlardan biridir. Bugünün sömürücüleri, cadde ve sokaklara adını verdikleri Colston’un kent merkezindeki heykelini göğüslerini gere gere sergiliyor, onu “hayırsever” sıfatıyla anıyorlardı. Oysa Colston, bir köle taciriydi ve aralarında çocukların da olduğu 100 bine yakın siyah Afrikalının bir mal gibi alınıp satılmasıyla servet kazanmıştı. Colstun’un gemilerinde kırbaçla eziyet edilen köleler ayaklanmasınlar diye zincire vuruluyordu. Açlıktan, susuzluktan ya da havasızlıktan ölen köleler ise denizlere atılıyordu. Bu nedenle köle taşıyan gemilere “ölü taşıyıcıları” adı verilmişti. Bugün Avrupa ve ABD’de yaşayan siyah insanların çok büyük kısmı o kölelerin torunlarıdır. Ve onlar tıpkı ataları gibi özgürlükleri için, onurları için mücadele etmek zorundalar. Emekçilerin utanç abidelerini yerlerde sürükleyerek nehirlere atması, bu haklı mücadelenin asla bastırılamayacağını gösteriyor. Zalimlerin asla unutulmayacağı, bir gün mutlaka tarih önünde yargılanacakları gerçeğini sergiliyor.
ABD, Belçika, İtalya, Hollanda ve diğer pek çok ülkede ırkçı generallerin, sömürgeci kralların heykellerinin yıkılmasının muazzam bir sembolik anlamı bulunuyor. Emekçiler sömürüye ve zulme karşı mücadele ettikçe değişir, değiştikçe tarihin akışını değiştirir. Böylelikle sömürü ve zulmün simgeleri birer birer yıkılır emekçiler tarafından. Toplumlar ezen ile ezilen olarak sınıflara bölündüğünden beri, egemenler sömürü sistemlerinin ezeli ve ebedi olduğunu anlattılar emekçi kitlelere. İktidarın ve gücün bir sembolü olarak yaptırdıkları heykellerle donattılar kent merkezlerini. İşte bu heykellerin yıkılması, bir gün sömürü düzeninin yıkılacağını müjdeliyor.
Gerçeklikleri eğip bükerek kendi tarihlerini yazan egemenler, ezilenlerin mücadelesinin kuşaktan kuşağa aktarılmasını engellemeye çalıştılar. Köle tacirlerinin ve sömürücülerin heykellerini tarihin akışına karşı bir takoz olarak kullanmak istediler. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, insanlığın sömürüsüz bir dünya kurmasını engelleyemeyecekler. Köle emeğiyle zenginleşen ve kudretli bir imparatorluğa dönüşen Roma’yı hatırlayalım. Roma topraklarında zafer anıtlarını yükseltenler, tarlalarda, madenlerde çalışanlar, günümüze ulaşan tarihi eserleri inşa edenler çoğunlukla kölelerdi. Ama aynı köleler, sömürüsüz bir dünya hayaliyle köleliği ortadan kaldırmak için zulme karşı isyan etmeyi de bildiler.
Roma’nın egemenliğindeki Sicilya adasında, yiyecek ve giyecek gibi en temel ihtiyaçları dahi karşılanmayan köleler birleşip isyan ettiler. Acragas ve Enna’da isyan eden kölelerin sayısı 200 bini aşıyordu. Ada yolları isyancı kölelerin mücadelelerini ortaklaştırmasıyla denetim altına alınmıştı. Kölelerin o günkü isyanı bastırılsa da, mavi gök kubbenin altında ve bereketli toprakların üzerindeki her şeyi paylaşma düşüncesi bastırılamadı. Kölelerin isyanları, kendilerinden önceki isyanları takip ederek ve onu da aşarak ilerledi. Yüz bin kişilik bir güce ulaşan Spartaküs liderliğindeki isyanın dönemin sömürücü egemenlerini nasıl tir tir titrettiği hafızalardan silinemedi. Zulüm ile abat olanların sonu berbat oldu. Geçmişten bugüne ne zalimler, ne firavunlar, ne imparatorlar geçti dünyamızdan. Hiçbirinin milyonlarca emekçiye zulmetme kudreti sonsuza kadar sürmedi.
Günümüzün sömürücüleri ise işçi sınıfın ürettiği zenginliğe el koyan patronlar sınıfıdır. Bugün işçiler “ölü taşıyıcılarına” bindirilerek alınıp satılmıyor, boyunlarında zincirler de yok. Ama işçiler olarak işgücümüzden başka bir şeyimiz yok; ya işgücümüzü bir meta olarak satarız ya da aç kalırız! İşte bunun adı modern ücretli köleliktir. Bu da bir zincir ve kırbaç değil mi? Ama modern ücretli köleliği yok edebilir, insanın insana kul köle olmadığı, özgürlük dolu bir dünya kurabiliriz. O zaman tümden kalkacak kölelik, esaret, baskı, zulüm… Yücelecek insanlık!
Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
Son Eklenenler
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.
- BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta tutuklanması ve Antep’teki tekstil işçilerinin hak arama mücadelesine yönelik baskılar, 20 Şubatta İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde çeşitli sendikalar tarafından protesto edildi.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye, tamamen ezmeye yönelik saldırıları artarak sürüyor. Bir süredir “Kent Uzlaşısı” ile kazanılmış CHP’li ilçe belediyelerine operasyonlar düzenleyen, seçilmiş belediye başkanlarını hapse atarak yerlerine...
- Şubat ayında greve çıkan Tekgıda-İş Sendikasında örgütlü Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün işçileri, İzmir’de aileleriyle birlikte basın açıklaması yaptı. Üç aydır ücretleri ödenmeyen Doruk Madencilik işçileri, şirketin Ankara’da bulunan...
- Diyanet İşleri Başkanlığı, bir yoksulun günlük gıda ihtiyacını göz önüne alarak belirlenen Ramazan fitresinin asgari ücret veya emekli aylığı alanlara da verilebileceğini açıkladı. Bu sözler Türkiye’de işçi ve emekçilerin nasıl bir yoksulluğa mahkûm...
- Sırbistan’da 2024’te Novi Sad şehrinin bir tren istasyonunda 15 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine gerçekleşen kitlesel protestolar sonucunda Bakanlar ve Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Ancak bunlarla yetinmeyen, yolsuzlukların son bulmasını ve...
- İngiltere’de emperyalistlerin savaşına karşı emekçilerin barış sesi yükselmeye devam ediyor. 25. Ulusal Eylem Gününde çeşitli şehirlerden başkent Londra’ya akan on binler, İsrail saldırısı altındaki Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu...
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...