Buradasınız
Esir miyiz?
İstanbul’dan bir grup genç

Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak, yani hafızamızı diri tutarak günü geldiğinde yaşananların hesabını sorumlularından soracağımızı söylemek için yazıyoruz.
Kapitalizm daha fazla kâr edebilmek için doğaya, canlıya, insana, çocuğa, kadına kısacası hayatın her alanına zarar veriyor. Akbelen’den, Polonez’e, Hatay’dan Adıyaman’a, Narin’den Leyla’ya kadar yaşanan nice olay kapitalizmin acımasızlığını ve vahşetini bizlere gösteriyor. Egemenler sadece ekonomik ve siyasal haklarımızı gasp etmekle kalmıyor, yaşam hakkımızın da elimizden alındığı bir düzeni koruyorlar. Kısacası kapitalizmde canımızın hiçbir değeri yok! İnsanlar sayılardan ve unutulup giden isimlerden ibaret görülmeye devam ediyor.
Ne kadar acı verici değil mi? 6 Şubat depremlerinde binlerce insanımız önlemler alınmadığı, ihmaller zinciri uzayıp gittiği için öldü. 6 Şubat için kader denildi, sorumlular cezalandırılmadı. Depremlerde ölen çocuklar gibi kaybolan çocuklar da oldu. Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği’nin açıklamalarına göre depremde 11 il genelinde 145 kişi kayboldu ve bunların 38’i çocuktu. Bunun üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş katıldığı bir toplantıda sosyal medyada gündeme getirilen “kayıp depremzede çocuklar” iddiasını yalanladı. Göktaş “1912 çocuğumuzdan bir tanesinin bile kayıp olması durumunun söz konusu olmadığını tekrar ilan ediyorum” diyerek gerçeklerin üstünü örtmeye çalıştı. TÜİK verilerine göre ise son 9 yılda toplam 104 bin 531 çocuk kayboldu. Dünya genelinde bu sayı 3 milyona varıyor! Sisteme işlenmeyen çok daha fazla kayıp çocuk var. Bu da açıklanan verilerden daha fazla kayıp çocuk olduğunu ortaya koyuyor.
Kapitalizm kimseye rahat nefes alacak bir dünya bırakmıyor. Örneğin Akbelen’de daha fazla rant alanı oluşturmak, yani daha fazla kâr elde edebilmek için binlerce ağaç kesildi. Sözde adalet sistemi ise devreye girerek polisiyle jandarmasıyla bu duruma karşı çıkan, doğasını korumak için mücadele eden köylülerin karşısına dikildi. Başka bir örnek olarak Polonez işçileri sendikal hakları için direnirlerken polisin saldırısına uğradı ve işçiler dağıtılmaya çalışıldı. Anlaşılıyor ki hakkımız için mücadele ettiğimizde, boyun eğmeyip yaşananlara karşı durduğumuzda sözde adalet sistemi devreye giriyor ve bizim yanımızda değil tam karşımızda konumlanıyor! Fakat bu adalet sistemi söz konusu minicik masum çocuklar olduğunda görünmez oluyor. Bu çürümüş sistem Narin, Sıla, Leyla gibi nice çocuğu acı dolu bir sona mahkûm etti. Yaşayacak çok daha güzel günleri vardı onların, belki anlatacak çokça hikâyeleri birikecekti... Kapitalist kâr düzeni aldı elimizden onları…
Egemenler istiyorlar ki susalım onlara karşı gelmeyelim, onlara boyun eğelim! İstiyorlar ki onların bizlere çizdikleri kadere esir olalım! Hayır! Biz onların bizlere çizdikleri kadere esir değiliz. Eğer birleşirsek kendi kaderlerimizi, çocuklarımızın kaderlerini iyiden, güzelden, haktan yana değiştirebiliriz. Ve eğer hep birlikte durursak haksızlıkların karşısında, en gür sesimizle zulmün karşısında öfkeyle haykırırsak, hiçbir fidanın gencecik çağında solmasına izin vermeyiz!
Umut Sende Bende Bizde...
5 Kardeş Neden Öldü?
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
- Sırrı Süreyya Önder’in Kalbi ve İşçilerin Mücadelesi
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ta Kadıköy’e Çağırdı
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/