Buradasınız
Umut Sende Bende Bizde...

Son zamanlarda pek çok insanın aklında, dilinde aynı sorular var: Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Nasıl olur da insanlar bu kadar kötü olabilir? Teşbihte hata olmaz derler. Toprağı düşünelim. Toprakta her zaman zehirli bitkiler yetişebilir. Ama bu zehirli bitkilerin tüm toprağı sarması mümkün değildir. Toprak aynı zamanda bereketli meyveler, yemişler demektir. Toprak verimliyse, mineral bakımından zenginse, yararlı gübrelerle beslenirse o toprakta yetiştirilen bitkiler sağlıklı ve verimli olur. Ama diyelim ki kimyasallarla, atıklarla zehirlenen bir toprakta ya hiçbir şey yetişmez ya da yetişse bile verimsiz ve sağlıksız olur. Bünyeye zarar verir, öyle ki kansere neden olabilir. Sağlıklı ürün istiyorsak toprağı zehirleyen faktörleri ortadan kaldırmamız ve onu zehirden arındırmamız gerekir. İşte toplum da toprak gibidir.
Bilelim ki toplum, bireylerin sağlığını derinden etkiler. İnsanların düşüncelerini, duygularını, değer yargılarını, davranışlarını belirleyen şey içinde yaşadıkları toplumdur. Demek ki nasıl bir toplumda yaşadığımızı bilmek önemlidir.
Sıklıkla vurguladığımız gibi, işçi sınıfı ve sermaye sınıfı olarak ikiye bölünmüş kapitalist toplumda yaşıyoruz. Bu toplumda her şey egemen sınıfın yani sermaye sınıfının çıkarlarına göre dizayn edilir. Egemen sınıf, devleti, yasaları, hukuku, eğitimi, bilimi, sanatı, aileyi kendi çıkarlarına uygun biçimde şekillendirir, kendi çıkarlarına uygun fikirleri egemen kılar. Mesela patronlar ücretleri baskılamak, çalışma saatlerini uzatmak, işçileri sendikasızlaştırmak için uğraşırlar. Bunları yapabilmek için siyaseti kullanır, yasalarla, yasaklarla işçilerin saldırılara itiraz etmesinin önünü kesmeye çalışırlar. Bunların yetmediği koşullarda polisi, jandarmayı devreye sokarak şiddet uygularlar. Dahası medyayı kullanarak, siyasi iktidarlar aracılığıyla milliyetçiliği, nefreti, düşmanlığı, ayrımcılığı körükleyerek toplumu zehirler, işçileri birbirine düşmanlaştırmaya, umutsuzluk ve yalnızlık kuyusuna itmeye çalışırlar… Harcı sömürü, eşitsizlik ve adaletsizlikle karılmış bir düzende her türlü kötülük kendine zemin bulur. Bu düzeni ayakta tutmaya çalışanlar bunu başarmak için her türlü kötülüğe başvurur. Düzen varlığını sürdürdükçe, çürüdükçe toplumu zehirlemeye devam eder.
Mesela siyasi iktidar bizi Türkiye’nin bekasının kendi bekasına bağlı olduğuna inandırmaya çalışıyor. Dün düşman dediğine bugün dost diyor. Dün doğru dediğine bugün yalan diyor. En ufak muhalefeti en ağır baskılarla cezalandırıyor. Mağdurları suçlu suçluları kahraman ilan ediyor. Haklı olanı değil güçlü olanı koruyor. Kışkırtmalarıyla nefretin, düşmanlığın, şiddetin boy vermesine neden oluyor… En tepeden en aşağıya doğru yaratılan bu kirli atmosfer toplumu zehirliyor. Toplumdaki bireyleri daha da sağlıksız hale getiriyor. Para ve güç uğruna her türlü yalanı söylemek, her türlü kötülüğü yapmak yaygınlaşıp normalleşiyor. Dahası egemenler, medya aracılığıyla özellikle bu kötülükleri öne çıkararak insanların korkmasını sağlamaya, sağlıklı düşünmesini engellemeye çalışıyor. Her yanını kötülük sardığını düşünen insanın kendini diğer insanlardan yalıtmasını, yalnızlaşmasını, korkup kabuğuna çekilmesini istiyor. İşçilerin mücadeleleri, direniş ve grevleri, emekçilerin, kadınların, gençlerin mücadelesi sermayenin medyasında hiç yer almazken akla hayale gelmeyecek kötülükler döne döne veriliyor. Böylece işçi ve emekçilerin moralsiz, örgütsüz, dağınık, güçsüz olarak kalması amaçlanıyor.
Peki bu tuzaklara düşecek miyiz? Kabuğumuza çekilip, elimiz kolumuz bağlı bekleyip zehrin daha da yayılmasını mı bekleyeceğiz? Panzehir aramayacak mıyız, karşı durmayacak mıyız?
İşçi sınıfı ne kadar örgütlüyse sermayenin toplumu zehirleyen politikalarına, uygulamalarına o kadar çok karşı durabilir. Dayanışması ne kadar güçlüyse kötülüklerin önünde o kadar sağlam durabilir. İşçilerin örgütlü olması, yoksulluğa, baskılara, düşmanlaştırma politikalarına karşı mücadele etmesi, dayanışma içinde olması umutsuzluğu yok eder. Umudu ve değişim iradesini güçlendirir. Toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçiler ne kadar örgütlü olurlarsa bu adaletsiz düzeni yıkarak sınıfsız, özgür bir toplumu kurmaya o kadar çok yaklaşırlar. Seçim bizimdir, ya umutsuzluğa kapılıp bu çürümenin ve bataklığın içinde debelenenlerden olacağız ya da umudun taşıyıcısı olacak, örgütlü mücadelenin bir parçası olarak elimizden ne geliyorsa yapacağız. Bilelim ki bu bataklıkta insan olarak kalmanın yolu da budur.
“Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
Esir miyiz?
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/