“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...UİD-DER’li işçiler olarak, “Savaş da İstemiyoruz Düşmanlık da” sloganıyla yürüttüğümüz çalışmalarımız devam ediyor. Ortadoğu’da yürüyen emperyalist savaş yoksullar için açlık, sefalet ve ölüm anlamına gelirken, bir yandan da mülteci sorunu her geçen gün artıyor. Suriye’den, Libya’dan, Irak’tan, Afganistan’dan, Afrika’dan yüz binlerce insan savaştan, işsizlikten, açlıktan kaçmak zorunda kalıyor. Denizleri aşan 300 bin insan Avrupa’ya ulaşmak için karanlık sularda ölümle burun buruna geldi. Suriye’deki iç savaş 7,5 milyon insanın yer değiştirmesine neden oldu. Bunların 4-5 milyonu ise yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Emperyalist talan savaşı milyonlarca insanı canından ederken, mülteci sorununu da kat be kat arttırdı. UİD-DER’li işçiler olarak, emperyalist savaşlara, halkların birbirine karşı düşmanlaştırılmasına ve milyonlarca insanı yaşadığı toprakları terk etmek zorunda bırakan emperyalist politikalara karşı Gebzeli işçilere seslendik. 20 Eylülde Gebze Eski Çarşı’da açtığımız stantta “işçiler birlik, halklar eşit ve kardeş olsun” diye haykırdık.
AKP’nin tırmandırdığı savaştan söz ettiğimi zaman, bir anne standımıza gelerek haksız savaşa karşı tepkisini, “benim çocuğum ölecekse vatan sağ olmasın” diyerek gösterdi. Denizci genç bir işçi İskenderun Limanı’ndan İstanbul’a gelirken, Midilli Adası’nda yüzlerce insanın içinde bulunduğu botlarla karşılaştığını anlattı bizlere. Bu durumun kendisini derinden etkilediğini belirten işçi, o insanların başlarına neler gelebileceğini düşündüğünde çok üzüldüğünü ifade etti. AKP’ye oy verdiği için pişman olduğunu dile getiren bir işçi “savaşı onlar kışkırtıyor” dedi. Standımızı ziyaret eden bir IFF direnişçisi de duygularını paylaştı.
Türkiye’de Suriyelilerin işsizliği ve ev kiralarını arttırdığı yönündeki algı değişmeye başlamış bulunuyor kimi yerlerde. İşçiler, ev sahiplerinin aç gözlülüğü ve patronların ucuz işgücü arayışı yüzünden Suriyeli göçmenlerin zor durumda olduğunu, güçleri yettiğince eşyalarını, yiyeceklerini Suriyeli ailelerle paylaştıklarını dile getiriyorlar. Aylan bebeğin fotoğrafını gören her yaştan işçiler, gençler, kadınlar derin bir üzüntü içinde. Kendi çocuklarını düşündüklerinde, Suriyeli ailelerin yerine kendilerini koyduklarında hissettikleri duyguyu hiçbir işçi kelimelere dökmek istemiyor. İşçiler Avrupa devletlerinin, Amerika’nın sınırlarını açıp göçmen işçilere kucak açmasını istiyorlar. Anneler çocuklarıyla birlikte “savaş istemiyoruz” derken, bir işçi çocuğu ise “Aylan bebekler ölmesin” diyor.
UİD-DER olarak kapitalist devletlerin kendi hesapları ve çıkarları için milyonlarca insanı canından ettiği emperyalist ve haksız savaşa karşı çıkmaya devam ediyoruz. Dünyanın her yerinde göçmenlere yönelik ırkçı, faşizan yasalar çıkaran emperyalist-kapitalist devletlere karşı bizler de Türkiye’den sesimizi yükseltiyoruz. Gerçekleşen tüm bu acılara son vermenin tek yolu biz işçilerin örgütlenmesinden ve mücadele etmesinden geçiyor. Derhal Sınırlar Açılsın, Mülteciler Kabul Edilsin! Emperyalist Savaşlara Karşı Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği!
“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Bir seçim sürecinde daha burjuva siyasetçiler, yani patronların siyasi temsilcileri sahnedeler. Milyon dolarlık reklam kampanyaları eşliğinde, işçileri yalanlarına inandırmak için kapı kapı geziyorlar. İşçilere, emeklilere...