Buradasınız
Gıda Fiyatları Uçarken Yarına Dair Belirsizlik Artıyor!

“Bunlar daha iyi günlerimiz!” Bugünlerde en çok duyduğumuz cümle bu. Bir tek duyduğumuz da değil, her gün çarşı, pazar, markette yaşadığımız da bu. Her geçen gün bir öncekini aratıyor. Sosyal medyada espri olarak dönen bakkal duyurusu aslında tam da bu gerçeği anlatıyor; “Bugün fiyatlarımız pahalı olabilir ama yarına göre çok ucuz!”
Ekonomi her geçen gün sarpa sarıyor. Siyasi iktidarın yoksullaştırma politikası yüzünden yaşam koşullarımız giderek daha fazla kötüleşiyor. Hayat pahalılığı artıyor ve bizi gerçekten zor günler bekliyor. Sürekli artan gıda fiyatları bir yanda, borcundan dolayı tarlasını ekeceği traktörüne haciz gelen hatta hapse giren çiftçiler diğer yanda… Gıda fiyatlarının artışını marketlerin stokçuluk yapmasına bağlamak siyasi iktidar için algı oyunu. Elbette birileri stokçuluk yaparak emekçileri daha fazla soyuyordur ama gerçekte ürünlerin stoklanması fiyatların artışının sebebi değil, sonucu. Liranın sürekli değer kaybetmesi ve yarının belirsiz olması, bazı ürünlerin piyasadan çekilmesine ya da kota konmasına neden oluyor. Sonuçta iktidarın uyguladığı politikalar yüzünden lira değer kaybederken tüm ürünler her geçen gün zamlanıyor, reel ücretler ve alım gücümüz düşüyor.
Tüm bunlara tarımda uygulanan yanlış politikaları eklemek lazım. Çiftçiler tarlalarını ekemiyor. Bunun sonucunda fiyatların daha da artacağı uyarısını yapıyor, hem çiftçiler hem de Ziraat Mühendisleri Odası. Krizin daha da büyüyeceği, bugün emekçilerin az da olsa alabildiği tarımsal gıda ürünlerinin daha da ulaşılmaz olacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Fiyatların neden bu kadar yükseldiğini anlamaya çalıştığımızda ve doğru yerlere baktığımızda cevabın çok da karmaşık olmadığını görüyoruz. Egemenler her ne kadar “yerli ve milli” masallarıyla emekçileri uyutmaya çalışsalar da kapitalist sistemde üretimin “yerli ve milli” olması diye bir şey mümkün değil. Zaten verimlilik için doğru da değil. Fakat her şeyde olduğu gibi tarımda da amaç kaliteli ve herkesin ulaşabileceği gıda üretmek, üreticiyi ve tüketiciyi korumak değil de bir avuç yerli ve uluslararası şirketi zengin etmek olunca emekçi halk yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşamıyor, çiftçiler de emeğiyle rezil oluyor.
Son 2 yıldır Türkiye’de de etkisini gösteren şiddetli kuraklık nedeniyle çiftçiler borçlarını ödeyememiş, zarar etmişlerdi. Borçlanarak üretim yapmaya çalışan köylülerin maliyetleri katlanarak arttı. Her ne kadar siyasi iktidar tersini iddia etse de borcunu ödeyemeyen çiftçilerin traktörleri bağlandı. Dolayısıyla bu çiftçiler tarlaya giremediler. Erdoğan, Haziran ayında kuraklık nedeniyle kaybedilen ürün miktarına göre çiftçilere destek yapılacağını açıklamıştı. Bu karar 1 Eylülde resmi gazetede de yayınlandı ancak ödemeler yapılmadı. Desteğini alamayan çiftçi tohum, ilaç, gübre masraflarını karşılayamadığı için tarlasını ya hiç ekemiyor ya da bir kısmını ekebiliyor. Bu tarlalar ekim zamanı olan Ekim-Aralık döneminde ekilmediği ya da kısıtlı ekildiği için önümüzdeki hasat zamanında rekolte düşecek.
Sorun sadece kuraklık da değil. Gübreye son 16 ayda 37 kez zam geldi. Ton fiyatı 2 bin 200 lira olan gübre 11 bin lira oldu. Gübre fiyatları arttığı için çiftçiler gübre kullanamıyor, bu da verimi yüzde elli düşürüyor. Önümüzdeki bahara ürün miktarının düşecek olmasının nedenlerinden biri de bu… Maliyetlerin artması ve ürünlerin azalmasıyla fiyatlar ister istemez yükselecek. Elde edilen ürün iç tüketime yetmeyeceği için aradaki fark ithal ürünle kapatılacak. Türk lirasının değer kaybı nedeniyle ithal ürünler de pahalıya geliyor. Kısacası hem yerli hem ithal ürünlerin fiyatında artış yaşanmaya devam edecek. Ürünlerdeki artış genellikle zincirleme oluyor. Tarımsal ürünlerin fiyatında artış yaşandığında kaçınılmaz olarak hayvan yemi fiyatları da artıyor. Hayvan yemi fiyatları arttıkça etin, sütün, yumurtanın da fiyatı artıyor.
Yaşamsal ihtiyacımız olan gıda üretimi de kapitalist sistemin insafına terk edilmiş durumda. Gıda fiyatları dünya genelinde yükselme eğiliminde ve fakat Türkiye’de siyasi iktidarın politikaları yüzünden gıda fiyatları baş döndürücü bir hızla yükseliyor, adeta uçuyor. Bu gidişle mercimek, pirinç, nohut gibi ürünler de bebek mamaları, ayçiçeği yağları gibi marketlerde zincirlenecek. Elbette bu gidişatı tersine çevirebiliriz. Konu dönüp dolaşıp işçi sınıfının ve toplumun örgütsüz olmasına ve sesini yükseltememesine dayanıyor. Öyleyse doğru noktadan başlamalı, yani işçi ve emekçiler olarak örgütlenmeli, birlik ve dayanışma içinde olmalıyız!
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- BİRTEK-SEN Tekstil Raporunu Yayımladı
- Doğanın Değil Doların Yeşilini Sevenlerin Yasası
- Bomb Love, Savaş ve Çocuklarımız…
- 102 Günde 132 Kadın Öldürüldü Duydunuz mu?
- Emekliye Yeni Operasyon
- Karpuzun Bozduğu Ekonomik Denge!
- Yine Yangın, Yine Katliam!
Son Eklenenler
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...