Buradasınız
Hayatı yaratan bizsek…
Gebze’den UİD-DER Tiyatro Kulübü üyesi bir işçi
Öncelikle UİD-DER Tiyatro Kulübünün bu sene oynadığı bir Mayıs karanfilleri oyununun çok iyi sahnelendiğini ve büyük bir katılımın olduğunu söylemek istiyorum. Oyunu değerlendirmeden önce, UİD-DER Tiyatro Kulübünün çalışmalarını kısaca anlatmak istiyorum.
Dernek kurulduktan sonra, dernekte tiyatro kursuyla beraber birçok kurs açıldı. Tiyatro çalışmaları derneğimizin birçok şubesinde başladı. Bu beni çok sevindirmişti, çünkü hem ilgim vardı hem de işçilerin tiyatro, müzik vb. sanat faaliyetlerini yapabildiğini burjuvaziye göstermek istiyorduk. Çünkü bizler burjuvazinin gözünde birer hiçiz, işçiler kim, tiyatro yapmak kim! Varoşların ve baldırı çıplakların sanatla uğraşması onlar için imkânsız gibi bir şeydir. Bizler şunu biliyoruz ki, hayatı yaratan bizsek hayatı yaşamasını da biliyoruz. Nitekim bizler yaptığımız tiyatro ya da müziği sadece sanat için yapmıyoruz. Bizler sanatçı değiliz, fabrikalarda çalışan ve asgari ücretle geçinmeye uğraşan işçileriz. Dolayısıyla yaptığımız şey de işçi tiyatrosudur. Bu nedenle verilen kurslara işçilerden ilgi geldi, hemen her kurs düzenli bir şekilde devam etti. Öncelikle atölye çalışmalarından başladık. Doğaçlama, imge çalışmaları ve hatta küçük doğaçlama oyunları da belli aralıklarda oynuyorduk ve kursa katılan arkadaşların hepsi de işçiydi. Oynanan oyunlarda bazı zaaflar göstersek de, emeklerimiz boşa gitmedi ve oyunlar çok iyi sonuçlar verdi. Derneğimizin merkezî tiyatro kulübü oluşturuldu. Tiyatro kulübünün çalışmaları yine atölye çalışmalarıyla başladı.
Önümüzde iki oyun vardı. Oyunlardan biri mim tiyatrosu, diğeriyse “1 Mayıs Karanfilleri” idi. Öncelikle mim gösterimi için çalıştık, çalışmalarımız çok iyi gidiyordu, hemen hemen mim çalışmaları bitmişti, ama “1 Mayıs Karanfilleri”nin çalışmalarına başlamak zorundaydık. Şunu da es geçmek istemiyorum, çalışmalarımız çok zevkli geçiyordu. Tabii zor yanları da vardı, kimimiz vardiyalı çalışıyorduk, kimimizin zaman problemi oluyordu, ama her şeye rağmen çalışmadaki arkadaşlar çok özen gösteriyordu ve bir şekilde buluşup plan yapıp çalışmaları devam ettirdik. Provalarda bazen birbirimize kızdığımız oluyordu, küçük darılmalar kızmalar hepsi de aslında bizim işimizi daha iyi yapmamıza yarıyordu, bence çok tatlı kırgınlıklardı. Bizler ne yaptığımızın bilincindeydik, tiyatroyu sahneleme tarihi yaklaştığında genel provalara geçtik. Genel provalarda bütün arkadaşlar, ben dahil olmak üzere çok heyecanlıydık. Tatlı şakalaşmalar espriler çok hoştu. Kimi arkadaşlar repliklerini şaşırmamak için yeniden gözden geçiriyor, kimimiz kostüm derdinde kimimiz sahne dekorlarıyla uğraşıyor kimimiz de prova alıyordu. Aslında genel olarak bakıldığında kolektif bir iş yapılıyordu. İlk genel provamız Anadolu yakasında bir tiyatro salonundaydı. İkinci provamız ise karşıdaydı. Çünkü derneğimizin şubelerindeki sahneler oldukça küçük ve genel provaya uygun değil. Toplam iki genel prova aldık ve tabii sonra sıra oyunu sahnelemeye geldi. İlk olarak Avrupa yakasında sahnelendi, ikinci olarak da Anadolu yakasında.
İki farklı yerde yapılan oyunu genel olarak anlatmak istiyorum. Belirleyici olan seyirciydi her iki tarafta da, katılım çok iyiydi. Oyun sahnelenmeden önce, derneğimizin temsilcisi kısa bir konuşma yaptı, sonra oyun sahnelendi. İzleyicilerin oyuna başlamadan ilgileri belli oluyordu ve oyun başladığında ise ilgileri artmıştı, oyunu anlamaya çalışıyorlardı. Hele bazı sahnelerde seyircinin içine karışmamız onları hakikaten de çok etkiledi.
Sonuç itibariyle bizler işçilere 1 Mayıs’ın nasıl doğduğunu anlatmaya çalıştık ve anlattık. Amerikan işçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesiyle 1 Mayıs’ı tarih sayfasına yazdırdığını ve miras bıraktığını birçok işçi kardeşimiz bu oyun vesilesiyle öğrendi. Bizim de amacımız buydu zaten. Oyun sahnelenirken herkes bir heyecan ve telaş içindeydi. Herkes salonun havasını merak ediyordu. Salondaki havayı görünce oyuna iyice adapte olduk. İşçilerin yazıp, işçilerin oynadığı bir oyunu sahneye koyuyorduk. Bu, bağımsız sınıf siyaseti güden ve onun onurlu mücadelesini veren UİD-DER’in tiyatro gösterisiydi. UİD-DER’de olmak bir onur ve ben de bundan gurur duyuyorum.
UİD-DER YÜRÜYOR MÜCADELE BÜYÜYOR!
Son Eklenenler
- İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan sağlık emekçisi Merve Kınar, geçtiğimiz günlerde erkek kardeşi tarafından defalarca bıçaklanarak vahşice katledildi. Bunun üzerine 16 Temmuz Salı günü hastanenin başhekimliği...
- İran’da 1979’dan beri hüküm süren zalim molla rejimi can almaya devam ediyor. Molla rejimi son olarak 45 yaşında bir kadına, Şerife Muhammedi’ye (Sharifeh Mohammadi) idam cezası verdi. Şerife’nin 10 sene önce yasal bir sendikaya üye olması, sendikal...
Bizler çeşitli fabrikalarda çalışan sendikalı kadın işçileriz. Çalıştığımız işyerlerinde birbirine benzeyen birçok sorunla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bunlardan bir tanesi yıllık izinlerimiz. Bazı fabrikalarda işveren...
- Sokak ortasında yürürken elektrik kaçağından ölmek kaza olarak görülemez. Gencecik insanların ölmesinin nedeni kamu hizmetlerine insan, toplum odaklı değil kâr odaklı bakan, parayı insan canının önüne koyan kapitalist zihniyettir. Bu zihniyet...
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.
- Özellikle işçi sınıfının genel örgütlülük ve bilinç düzeyinin gerilediği, siyasi iktidarın her türlü kanunsuzluğu yapan patronların arkasında durduğu günümüzde, Eti Krom patronunun tutumu patronların ortak tutumu haline gelmiştir. İktidarın gücünü...
- UİD-DER Web TV, filmleriyle işçi sınıfını anlatan Ken Loach’u Türkiyeli işçilere anlatmak üzere “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adlı mini bir belgesel hazırladı. İşçi sınıfının bu büyük yönetmenini anlatan belgeselimizi...
- Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Purmo Group'ta grev, 66. gününde kazanımla sonuçlandı. Elazığ’ın Alacakaya ilçesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de, düşük ücretlere ve hak gasplarına karşı 1 Temmuzda iş bırakma eylemi başlatan maden...
- Sabahtan akşama kadar televizyon izlesek, kanal kanal gezip tartışma programlarına, dizi ve filmlere baksak hiçbirinde işçilere ve sorunlarına dair gerçekleri göremeyiz. Yüksek tirajlı gazetelerde, çok tıklanan haber sitelerinde işçilerin...
- Trafikte, toplu taşımada, market alışverişinde, hastane kuyruğunda, hatta yolda yürürken bile birbiriyle tartışan veya kavga eden insanlara şahit oluyoruz. Hatta bizler de kimi zaman bu tartışmaların bir parçası oluyoruz. Peki bu gerginlik nedensiz...
- Yaz aylarında havaların bir anda ısınmasıyla birlikte işyerleri adeta fırın gibi oldu. Gün içerisinde işçilerin sırtındaki ter birkaç kez kuruyor. İşte bu koşullarda her şeye rağmen Ramazan ve Kurban Bayramı tatilleri biz işçiler için bir can simidi...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçti. On bir kenti etkileyen depremlerde enkaz altında kalan on binlerce insanın ve yakınlarının feryatları günlerce dinmedi. Enkazdan sağ kurtarılabilecek binlerce insan, arama kurtarma çalışmalarının...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan ve Özçelik-İş Sendikasının örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda greve çıkmışlardı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de...