Buradasınız
Her Koyun Kendi Bacağından Asılmıyor!
Tuzla’dan bir sağlık işçisi
Ben uzun yıllardır hastanede çalışıyorum. Bu yılların büyük kısmı da gece vardiyalarında geçti. Bu vardiyalarda, birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın yaşadığı çok acı şeylere tanıklık ettik. Bazen elimizi uzattık, yardım ettik. Bazı durumlarda omuz omuza verdik, birlikte sorunlarımızı çözdük. Bazı durumlar da ise elimiz kolumuz bağlı kaldı. Birkaç gün önce yine bir gece nöbetinde hastalara ilaçlarını vermek için koridorda koşturuyordum. Şeker hastalarına yemek öncesi ensülinlerini yapmam lazımdı. Acele ediyordum. Bir yandan da koridorda yemek arabasının sesini takip ediyordum. Birden bir çığlık yankılandı. Koridorun başındaki yemekhaneden geliyordu. Arkadaşlar koşturuyordu. Biri koşarak bana geldi. Yemek dağıtan kadın arkadaşımız yere düşmüş, vücudunda kasılmalar başlamıştı. Hemen tansiyon aletini alıp koştum. Duruma müdahale etmeye uğraşırken ne olduğunu, neden olduğunu anlamak için onunla birlikte yemek dağıtan diğer işçi arkadaşa sorular soruyordum. O da bir yandan bana “yemek dağıtmaya çıkıyorduk. Birden düşüp bayıldı. Sonra da titremeye başladı” diye anlatırken, diğer taraftan da yerde yatan kadın arkadaşa “hadi kalk, daha bir sürü işimiz var” diyordu. Bize yemek veren, daha 35 yaşında olan bu kadın arkadaşımız gözümüzün önünde çırpınıp duruyordu. Oksijen taktıktan ve ufak bir iki müdahaleden sonra kendine gelmeye başladı. Daha gözünü yeni açmıştı ki korku ve telâşla “yemek, yemek dağıtılacaktı!” deyip ayağa fırlamaya kalktı. Durdurduk ve onu beton zeminden kaldırıp hasta odasına taşıdık. Ben başında beklerken “Bu gece burada kal. Gözümüzün önünde ol. Yemeği biz hallederiz merak etme” dedim. Bana, “Evde iki küçük çocuğum var. Yalnızlar, burada kalamam” dedi. Arkasından da “Dün de bayıldım. Bu da duyulursa beni işten kovarlar. Eşimden de boşandım. Nasıl bakarım çocuklara?” diye ekledi. Taşeron şirket üzerinden hastane yemekhanesinde iş güvencesiz çalışıyordu. Aldığı asgari ücretle hem iki çocuğuna bakıyor hem de kira ödüyordu. Onun bir gün bile işsiz kalmaya dayanabilecek gücü yoktu. Bir yandan gözyaşlarına boğulurken, bir yandan da bir haftadır depresyon ilacı kullandığını, onu da almazsa böyle yaşamaya dayanamayacağını anlatıyordu.
Onu, kendine geldikten bir süre sonra hastanenin araçlarından birini ayarlayarak evine bıraktırdık. Hastane müdürünün emrine beleş tahsis edilen hastane aracı, sıra personeline gelince verilmiyordu. Taşeronda çalışan arkadaşlar evine, mutfaktaki işini ne zaman bitirirse o zaman gidebiliyordu. Akşam saat dokuza, ona kadar çalışan bu kadın arkadaşımız, İstanbul’da bir evde yalnız başlarına annelerini bekleyen çocuklarının geçimini sağlayabilmek için çırpınıyordu. O ve onun gibi binlerce kadın ve erkek işçi bitmek bilmeyen çalışma sürelerine, asgari ücrete ve taşeron şirketlerde hiçbir güvencesi olmadan çalışmaya mecbur bırakılıyorlar.
Bunlar sadece bu koşullarda çalışan işçilerin sorunuymuş gibi görünüyor. Oysa bu sorunlar hepimizin sorunu. İşte bu nedenle UİD-DER, başlattığı “düşük ücretlere, uzayan iş saatlerine ve taşeronlaştırmaya hayır” kampanyası ile, çok önemli bir sorunun çözümü için kıymetli ve sahip çıkılması gereken bir mücadeleyi örgütlüyor. Bu düzende her koyun kendi bacağından asılmıyor. Hepimizin kaderi, geleceği, çocuklarımızın geleceği, umutlarımız birbirimize bağlı. Ya birlik olup bu koşulları değiştireceğiz ve insan gibi yaşayacağız, ya da her geçen gün daha kötüye giden çalışma koşullarımızla örgütsüzlüğümüzün bedelini ödemeye devam edeceğiz.
Şimdi meclislerde kendilerine ayrıcalık paketleri çıkartan milletvekillerinden, “asgari ücret her şeye yeter” diyen çalışma bakanından, soyunu sopunu devlet kadrolarına yerleştiren AKP hükümetinden, belediyelerde çalışan taşeron işçileri işten atıp hesap vermeyen CHP’den, milletvekillerinin sahip olduğu tersanelerde iş kazalarında ölen işçilerin hesabını vermeyen MHP’den hesap sorma zamanıdır. Şimdi bu kadar önemli ve can alıcı sorunların çözümü için, UİD-DER’in başlatmış olduğu bu kampanyaya sahip çıkma zamanıdır.
“Uzayan iş saatlerine, düşük ücretlere ve taşeronlaştırmaya hayır!”
Dur De!
“Karamsar Olmayın; 3G’li Ustamız Var”
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...