Buradasınız
“Hiçbir Faydası Yoksa Neden Vergi Ödüyorum?”
İzmir’den emekli bir işçi
Siyasi iktidar her bir yalanı için yalanın büyüklüğüne göre battal boy kılıfı önceden hazırlar. Bu yalanları örgütsüz işçi ve emekçilere hani “ne sihirdir ne keramet el çabukluğunda marifet” misali yutturur. Bu ambalajı janjanlı yalanları saymaya sayfalar yetmez ama birini burada anmak istiyorum. Reisin sık sık meydanlarda, medyada “hastanelerde kuyrukları biz bitirdik, biz” dediğini duymuşsunuzdur. “Size her şehirde, şehir hastanesi yapacağız” diye yükseklerden bağırırdı. Tabii ki asıl derdi bizim sağlığımız değildi. Maksat, her kuruşu bizim yani işçi ve emekçilerin cebinden çıkan paralarla yapılacak bu şehir hastanelerini yandaş burjuvalara teslim etmekti. Kamu kaynakları kendilerine peşkeş çekilen, ballı kaymaklı ihalelerle zenginleştirilen sermaye kesimine kaynak yaratmaktı. Maalesef örgütsüz işçi ve emekçilerin canları yanmadan gerçeği kavramaları, ayılmaları mümkün olmuyor. Ancak gelinen noktada, Erdoğan’ın önceden kulak okşayan “sağlıkta devrim yaptık” sözleri, artık işçi ve emekçilerin kulaklarını yırtıp kanatıyor.
Telefondan, internetten randevu almak için sihirbaz olsanız boş. Birkaç dakikalık röntgen, MR, BT için birkaç yıl sonraya randevu veriliyor. Görüntüde gittiğimiz yer hastane, bizi muayene eden doktor. Ama gerçekte derman bulmak, tedavi görmek, iyileşip evimize dönmek hak getire. İş bununla da bitmiyor. Mesela ilaç almak için gittiğim eczanede yaklaşık iki saat kaldım. İnsanlar ilaçların katkı payını bile ödeyemeyecek durumdalar. Bu eczanede denk geldiğim, 32 yaşında, başörtülü bir kadın şunları söylüyordu: “Doktor bana ‘senin düşük yapma riskin çok yüksek. Bu ilacı al ve düzenli kullan’ dedi. Ama ben bu ilacı günlerdir alamıyorum. Doktor ‘düşük riskin var’ diyor. Ama reçetede ‘gebelik varsa parasını devlet karşılamaz’ yazıyor, bu nasıl bir saçmalıktır? Ben bu ilacı almak için ne yapacağım, nereye gideceğim? Sinirlerim bozuldu vallahi.” Eczacı, “evet, aynen öyle, bu ilaç düşük riski olan gebelere yazılır. Ama reçetede de ‘gebelik varsa, ödenmez ve verilemez” deniyor. Bizden kaynaklı bir şey değil. Sistemin onay vermediği hiçbir ilacı kesinlikle ücretsiz veremeyiz” diyor iki elini yana açarak. Genç kadın işçi, “ben 10 senedir çalışıyorum. 10 senedir devlete vergi ödüyorum. 10 senedir ilk kez hastaneyle işim oldu. Üstelik bir de minik bir can taşıyorum. Bebeğimi kaybetme riskim var. Devletin doktorunun yazdığı ilacı bile alamıyorum. Bebeğim düşerse bunun sorumlusu devlet değil mi? Gerçekten delireceğim sonunda. Benim bir ilacım bile saçma sapan nedenlerle verilmiyorsa, bana hiçbir faydası yoksa ben neden vergi ödüyorum?” diyerek gerilmiş, istemsizce akan gözyaşlarıyla çıkıp gitmişti.
Evet, sevgili işçi kardeşlerim, aslında bizi bize yani işçilerin sorunlarını yine siz işçilere anlatmaya çalışıyorum. Sınıf bilinçli örgütlü işçiler olarak altında inim inim inletildiğimiz bu sömürü düzeni patronların düzenidir. Patronlar sınıfı kendileri için lüks hastaneler kurup en iyi sağlık hizmetini alıyorlar, ama sıra bize gelince en temel sağlık hizmetlerine dahi ulaşamıyoruz. Doğmamış bebeklerimizin bile dünyaya gelip gelemeyecekleri bu alçak sömürücü efendilerin iki dudağının arasında. Bu insan görünümlü sırtlan sürüsünün sömürücü düzeni devam ettiği sürece bizlerin sağlıklı bir hayat sürmesi mümkün değil. Hayatımızı, geleceğimizi, doğmamış bebelerimizi kurtarmak istiyorsak, tüm insanlık için yaşanabilir özgür bir dünya istiyorsak tek çözümümüz örgütlü mücadelededir. Başka bir yolumuz gerçekten yoktur.
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- Yine, Tekrar, Bir Daha Şahlanıyoruz!
- Ucuz Bir Hayatı Neden Bu Kadar Pahalıya Yaşıyoruz?
- “Hiçbir Faydası Yoksa Neden Vergi Ödüyorum?”
- “Başımıza Ne Geliyorsa Nüfus Artışından” mı?
- Aman Bize Müjde Vermesinler!
- Onca Şeye Rağmen Gündemlerinde Yer Alamıyoruz
- Patronun Havucu İşçinin Onuru
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- “Fedakârlık” Neden Hep Bize Düşer?
- Bir Değil, İki Değil, Üç Değil!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- Derinleşen Yoksulluk ve Artan Eğitim Maliyetleri
- “Türkiye Yüzyılı” Yalanı
- Ödediğimiz Primlerden Payımıza Düşen Ne?
- Sağlık Sorunlarımız Kader Değil, Sınıfsal!
Son Eklenenler
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...