Buradasınız
Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Hangi emekçi kadına dokunsak bin ah işitiyoruz: “Yetişemiyoruz”, “Her şey ateş pahası” “Sonumuz ne olacak?”, “Çocuğun beslenme çantasına koyacak bir şey alamıyorum”… Emekçi kadınların sohbetlerinde dile gelen bu şikâyetler gün geçtikçe artıyor. Ekonomik sıkıntılarımızın bir dışa vurumu olan bu şikâyetlerimiz haksız ya da yersiz değil. Şikâyet etmek tepkinin bir biçimidir. Ancak tepkilerimizin sadece şikâyet etmekle sınırlı kalması, sorunun çözümü için adım atmamak, o soruna karşı bir kanıksama hali yaratır. Bu da sorunların çözümsüz kalması anlamına gelir.
Şikâyet etmenin ötesine geçememenin en önemli sebeplerinden biri çoğu zaman kendimizde sorumluluk hissetmememizdir. Örgütlü bir toplum olmadığımız için kendimizi çevresine etki edecek güçte olmayan tekil bir insan gibi düşünmemizdir. Doğru, bugün mutfaklarımızda yangın varsa, çocuklarımızı sağlıksız koşullarda büyütmek zorunda kalıyorsak, işyerleri işçilere mezar olmaya devam ediyorsa, her yerde haksızlıkla, hukuksuzlukla ve adaletsizlikle karşı karşıya kalıyorsak bunun en büyük nedeni örgütsüz bir toplum olmamızdır. Toplumun örgütsüz olması ve yaşanan devasa ortak sorunlara birlikte tepki gösterememesi sorunları gittikçe ağırlaştırıyor. Ama bir an durup düşünelim: Biz değişmesini istediğimiz bu toplumun bir parçası değil miyiz? “Bu insanlar duyarsız, bu toplumdan bir şey olmaz!” deyip bir kenara çekilmek, biz doğru ve anlamlı tepkiyi göstermeden başkasından bunu yapmasını beklemek doğru bir davranış mıdır? Bir birey olarak kendi duyarlılığımızı, tepkilerimizi ortaya koymanın bir yolunu aramadan toplumsal duyarlılığın gelişmesini bekleyebilir miyiz? Cevap çok açık: Önce kendimizden başlamalıyız.
Elbette neye, kime, nasıl tepki göstereceğimiz de önemli. Mesela geçtiğimiz aylarda İşçi Dayanışması’nın Emekçi Kadın köşesinde bir örnek aktarılmıştı. Bir okulda anneler birleşmiş, çocuklarının sağlıklı büyümesi için okuldan istenen beslenme listesine itiraz etmişler. Ekonomik durumlarının göz ardı edildiğini düşünen aileler, öğretmene listeyi değiştirmesi için baskı yapmışlar. Şöyle bir durup düşününce ne kadar acı bir durumla karşı karşıya olduğumuzu görebiliriz. Sorunun kaynağı evlatlarımızın beslenme ihtiyaçları değil, düşük ücretlerimiz, geçim sıkıntımızdır. Ek işlerde çalışmamıza, fazla mesailere kalmamıza rağmen o listeyi karşılayacak alım gücümüzün olmayışıdır. Dolayısıyla tepki göstermemiz gereken bizi çocuklarımız için sağlıksız, ucuz gıdalar almaya iten yoksulluğumuzdur. Çocuklarımız için sağlıklı beslenme çantaları hazırlamamızı isteyen öğretmenler değil, sağlıklı besinlerin erişemeyeceğimiz kadar pahalı olmasıdır. Her sorunun çözümü onu yaratan nedene karşı mücadeleden geçer. Ama sermaye sınıfı ve iktidar, bu örnekte olduğu gibi gerçek nedenleri gizlemeye, insanların zihinlerini bulandırmaya, mücadeleyi bastırmaya çalışıyor.
UİD-DER’in, emekçi kadınlardan ve toplumun pek çok kesiminden de yükseltilen, okullarda ücretsiz ve sağlıklı yemek talebini hatırlayalım. Kısa süreliğine anaokullarında uygulamaya konan bu talep, bir yıl sonra deprem bölgesi dışındaki tüm şehirlerde kaldırıldı. Oysa ihtiyaç olduğu gibi duruyor! O halde birleşip bu sorunu okullardaki diğer velilerin gündemine taşıyabilir, bir araya gelerek okul yönetimlerine başvurabilir, Bakanlığın bütçe ayırmasını isteyebiliriz. Bu hareket, sorunun çözümü için en doğru ve gerçek adım olur. Ama buna cüret göstermeden, “ne değişecek ki?” duygusuna kapılırsak, yukarıdaki örnekte olduğu gibi sorunumuzu çözümsüz kılan yanlış tepkiler veririz.
İçinde bulunduğumuz toplumun duyarlı, birlik ve dayanışma içinde olmasını istiyorsak, ilk adımı kendimiz atmalıyız. Öncelikle sorunlarımızın çözümsüz olduğunu düşünmekten vazgeçmekle başlayalım. Çözümü başkasından beklemenin sorunlarımızı daha da ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramadığını görmeliyiz. Uzak ve zor görünen ama adım attıkça gerisini pekâlâ getirebileceğimiz yoldan gitmeli, denemekten vazgeçmemeliyiz. Bir anne olarak, bir emekçi kadın olarak büyük küçük demeden neler yapabileceğimizi düşünelim. Bulunduğumuz her ortamda gerçek çözümlere odaklanarak etrafımızı bu temelde harekete geçirmeye çalışalım. Cüretimizi kuşanarak, çocuklarımızın lokmasına göz dikenlere karşı mücadeleyi büyütelim.
Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
Son Eklenenler
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.
- İzmir Gaziemir’deki Ege Serbest Bölgede bulunan Digel Tekstil’de işçiler, düşük ücret zammına tepki gösterdiler ve hakları için sendikalı oldular. Ancak Digel Tekstil patronları işçilerin zam talebini duymazlıktan geldi, sendika haklarını yok saydı...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarında çalışan işçiler, 10 Şubatta özelleştirmeye karşı Ankara’ya yürüyüş başlatmışlardı. 13 Şubatta Hazine ve Maliye Bakanlığı...
- 13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde siyanürlü toprak kaymış, 9 işçi toprak altında kalmış, cenazelerine aylarca ulaşılamamıştı.
- Antep'te direnişlerin yaygınlaşması, işçilerin ortak eylemler yapması, birlik içinde hareket etmeye yönelmesi ve pek çok örnekte mücadelelerini başarıya ulaştırmaya başlaması üzerine patronlar baskılarını arttırdı. Gaziantep Valiliği ise 13 Şubatta...